Harriet Tubman kısacık boylu, siyah bir kadındı. Kölelik karşıtı bir eylemci, Süfrajet, sivil haklar eylemcisi ve Amerikan iç savaşı sırasında Konfederasyona karşı çalışmış bir hemşireydi.
Tam tarihi belli olmamakla birlikte, 1820-22 yılları arasında doğduğu biliniyordu. Harriet güney Amerika’da köle olarak dünyaya gelmişti; tıpkı anne-babası ve sekiz kardeşi gibi. Asıl adı Araminta olup, evlendikten sonra annesinin adı olan Harriet’ı kullanmaya başlamıştı.
5-6 yaşlarına geldiğinde “sahibesi” onu, çocuklarına dadılık yapması için başka bir kadına kiralamıştı. Bu evde çocuklar uyanıp ağladıkları zaman bakıcı kırbaçlanırdı. O zamanlardan kalan yaralarını ömür boyu bedeninde taşıyacaktı Harriet. Küçücük yaşından itibaren yaşadığı şiddete karşı çıkmıştı, bir keresinde şiddet gördüğü evden kaçmış, beş gün boyunca dışarıda saklanmıştı. Yaşı büyüdükçe yaptığı işler de ağırlaşmaya başladı. Tarlada, ormanda çalışmak, çeşitli yükleri taşımak, öküzlerle ilgilenmek ve daha ağır işlerde çalıştırılmak için kiralandı. Bu dönemde dövülürken kafasına aldığı ağır darbe nedeniyle ömür boyu baş ağrıları, sanrılar ve epilepsi nöbetleri yaşadı.
Okuma-yazma bilmeden yetişti ve annesinin İncil’den aktardığı kıssalarla büyüdü. Yeni Ahit’te kölelerin itaatkâr olması gerektiğiyle ilgili söylemleri eleştirip Eski Ahit’teki kurtuluş kıssalarına önem verdi. Harriet daha genç yaşlarında, kölelere verilmiş olan bazı hakların köle sahipleri tarafından dikkate alınmamasına karşı önce yasal yollardan mücadele vermeye başladı. 1840 yılında, güney eyaletlerindeki yasalara göre 45 yaşına gelmiş olan kölenin azat edilmesi gerekiyordu. Bu hakkın yaşlanan annesi ve annesinin 45 yaşından sonra doğurduğu çocuklar için de geçerli olması için çalıştı. Bir avukat tutarak sonuç almaya çalışsa da bu talebi ciddiye alınmadı. Harriet’ın yasal yollarla hak arama çabaları sonuçsuz kalmıştı.
1844 yılında özgür bir siyah Amerikalı olan John Tubman’la evlendi. Yasalar baba özgür olsa da köle bir annenin çocuğunu köle kabul ettiği için Harriet çocuk doğurmama kararı aldı. 1849’da hastalandığında sahibesi ondan yeterince yararlanamayacağı için onu satmaya karar verdi. Harriet, gideceği yerde çok daha kötü koşullarla karşılaşacağı endişesi yaşamaya başladı. “Hakkım olabilecek iki şey vardı, özgürlük veya ölüm; biri olmazsa diğerine sahip olacaktım” deyip, eşinin aksi yöndeki telkinlerine rağmen bu kadere razı olmaktansa kaçmaya karar verdi. 1849 senesinde 27 yaşındayken, köle olarak doğduğu Maryland’dan Philadelphia’ya kaçarak kölelikten kurtuldu. O dönemde kaçan köleleri para ödülü için yakalamaya çalışan köle avcılarından da saklanarak kaçmayı başardı.
1850’de ABD’de kaçan kölelerin ağır cezalara çarptırıldığı bir yasa kabul edilmişti. Böyle bir riske rağmen kaçtıktan kısa bir süre sonra doğduğu yere dönüp ailesini de kurtardı. Kendisinin ve ailesinin özgürlüğünü elde etmekle yetinmeyip, kardeşlerini de kölelikten kurtarmak için mücadele verdi. Halkının Musa’sı olarak bilinen bu ufak tefek kadın, güneyli köle sahiplerini öylesine korkutmuş ki o dönemde başına 25 bin dolar ödül konmuştu. Underground Railway (Gizli Demiryolu Örgütü) adını verdiği örgütlenmeyle, köleleri köle sahiplerinin elinden kurtarmak için gizli yollar, güvenli evler ayarlayıp, kölelik karşıtı bir ağ yaratarak eylemlerini sürdürdü. Aile üyelerinden başlayıp, defalarca aynı riskleri göze alarak 300 civarında kişiyi özgürlüğüne kavuşturdu. Köleleri özgürlüğüne kavuşturmak için yaptığı bu seferlerden dolayı ona halkını esaretten kurtaran Tubman Moses (Musa) lakabı takıldı. Amerikan iç savaşı sırasında beş oğluyla kölelerin özgürlüğü için ölümüne mücadeleyi seçmiş olan John Brown’ın güneydeki çiftlik sahiplerine kölelik karşıtı baskınlar yapması için yardım etmişti. Amerikan iç savaşı sırasında, kölelik yanlısı olan Güney’le savaşa giren Kuzeylilerin (Birlik) saflarında hemşire olarak çalıştı. Bu savaş boyunca kölelerin kurtarılması için yapılan bazı baskınları yönetti.
Kölelerin büyük bir kısmının okuma-yazma bilmediği, dağları, ormanları yürüyerek aşmak zorunda olduğu bir dönemde Harriet tüm zorlukları aşmak için çabaladı, yöntemler geliştirdi, tecrübelerden dersler çıkardı. Underground Railway’in destekçileri iletişim için gizli kodlar kullandılar. Mektuplar, yakalanma riskine karşı şifreli yazılıyordu. Bu kodlar, okuma-yazma bilmeyen köleler için yine yalnızca kölelerin anlayacağı özel anlamı olan sözcüklerle, şarkılarla anlatılıyordu. Bunlar genelde Tanrıyı öven şarkılardı. Kodlar içeren şarkılar nasıl kaçılacağı, nerede buluşulacağı konusunda talimatlar veren kelimeler içeriyordu. Örneğin “Kenan ülkesine bağlı olmak” cümlesi, bir köle için Kanada’ya gitmek üzere hazırlanmak anlamına geliyordu.
Harriet köleleri kurtarmak için taktikler geliştiriyordu. Kaçaklara dair bildirimler Pazartesi gününe kadar yapılamadığı için köleleri Cumartesi kaçmaya çağırıyordu. Pazar günü çalışma olmadığı için sahipleri Pazartesi sabaha kadar durumu fark edemiyordu. Harriet her zaman geceleri yolculuk yapıyor, gün boyunca da dinleniyordu. Yazın günler çok uzun olduğu için, gecelerin uzadığı sonbaharı sonbaharı tercih ediyordu. Böylece geceleri daha uzun yol alabiliyordu. Yollarda yönünü bulmak için Kuzey yıldızını takip ediyor, hava bulutlu olduğu zaman ise ağaç gövdelerinin kuzey yönündeki yosunları takip ediyordu. Köle avcılarını atlatmak için su yollarını, dağları ve bataklıkları kullanıyordu. Kendini ve köleleri korumak için yanından silahı eksik etmiyordu.
Harriet Tubman, Amerikan iç savaş sonrası kadın hakları konusunda eylemlere devam etmiştir. Büyük çoğunluğu okuma-yazma bilmeyen siyah erkeklere bile oy hakkının Amerikan Anayasasının bir maddesini okuyup açıklama şartıyla verildiği Amerika’da kadınlara da oy hakkı verilmesini savunmuştur. Süfrajet hareketinin önde gelen isimlerinden olan Tubman, Amerikan toplumunda cesaret ve özgürlüğün sembol isimlerinden biri olmuştur.
link: Tuzla’dan bir kadın işçi, Özgürlük Savaşçısı Küçük Siyah Kadın: Harriet Tubman, 1 Aralık 2018, https://marksist.net/node/6541
Sri Lanka’da Burjuva Kapışmanın Gösterdikleri
Biz mi Bedavacıyız?