Gazetelerde, televizyon kanallarında ilan ediliyor: “2015 yılı teknolojinin insanlar için en güzel icatlara imza attığı bir yıl olacak!” Evet, gerçekten de teknoloji gelişiyor. Meselâ geçenlerde, görme engelli bir kadının bir çeşit gözlükle yeni doğan bebeğini görebildiğini okudum gazetede. Habere göre bu gözlükleri üreten şirket görme engelli kadına gözlüğü ödünç vererek bebeğini görmesini sağlamış. Gözlükler, kamera ve görüntü teknolojisini kullanarak gelişmiş bir bilgisayarla görme kaybı yaşayanlara gerçek zamanlı bir video sunuyormuş. Başka bir haberde de zihin kontrolüyle hareket ettirilebilen protez el üretildiğini okudum. Daha pek çok teknoloji haberini böyle sıralamak mümkün. Ama dikkat çekilmesi gereken nokta şu: Teknoloji kimler için geliştiriliyor?
Ne yazık ki yaşadığımız kapitalist sistemde teknolojik gelişmeler işçi-emekçi kesimi ya teğet geçiyor ya da can evinden vuruyor. Yeni icatlara ulaşabilmek bizim için bir hayalin ötesine geçmiyor. Fabrikalarda çalışan işçiler iş kazalarında ellerini, kollarını kaybediyorlar. Fakat işçiler, bırakın zihin kontrollü protezleri, tazminatlarını bile alamadan kapının önüne koyuluyorlar. Gelişen teknoloji haberlerine bakmaya devam ettiğimizde teknolojik gelişme sayesinde fabrikalarda daha hızlı ve verimli üretim yapılabildiğini görüyoruz. “Ne iyi bir gelişme” diye düşünebiliriz. Çünkü makineler daha hızlı üretmeye yardım ediyorlarsa o zaman işçiler 12 saat, hatta 8 saat yerine daha kısa süre çalışıp sevdiklerine zaman ayırabilirler, yeterince dinlenebilirler. Tabii bu bizim düşüncemiz. Kapitalistlerin düşüncesi sonucunda ise ortaya şu haberdeki durum çıkıyor: “American Express’ten yapılan açıklamada, sürdürülen verimlilik kampanyası çerçevesinde 4 binden fazla kişinin işine son verileceği bildirildi. Firmadaki işten çıkarma kararının arkasında teknolojik değişimin payının büyük olduğu belirtildi.” Yani işçilerin bir kısmını uzun saatler boyunca çalıştırıp diğerlerini de kapının önüne koyunca mesele çözülüyor sermaye sınıfı için.
Patronlar için teknolojik gelişme kârlarına kâr katmak demektir. Haberlere devam edince karşımıza savaş teknolojileri çıkıyor. Ne yazık ki imha edici lazer silahlar, 2 km ilerideki hedefi kendisi vurabilen keskin nişancı mermiler de teknolojik gelişmeler arasında yer alıyor. Kana doymayan kapitalistler atom bombası gibi bir “teknolojiyle” insanlara cehennemi yaşattıkları gibi, şimdi de yaşatacakları acıların tatbikatını yapmaya devam ediyorlar. Hastalıkları önlemek mümkünken, teknolojileriyle laboratuvarlarda yeni hastalıklar icat edip insanları katlediyorlar. Bu nasıl bir çelişkidir! Bir tarafta zenginlik tüm insanlığın olabilecekken bir avuç kan emicinin hizmetine sunulmuş; öbür tarafta yoksulluğu, sefaleti, acıyı, savaşı paylaşıyoruz. Dünyanın çoğunluğunu oluşturan işçi sınıfının payına neden hep gözyaşı düşüyor? Her şeyi üretebilen işçiler teknolojiyi de tüm insanlığın mutluluğu için geliştirip dönüştürebilirler. İşçilerin, kardeşlerinin kanını akıtacak savaş teknolojilerine değil, kapitalizmin mezarını kazacak bir savaş için örgütlenmeye ihtiyacı var. İşçi sınıfı örgütlü gücüyle kapitalizmi yerle bir ettiğinde, işte o zaman, cehenneme dönen dünyayı cennete çevirecektir!
link: İstanbul’dan MT okuru bir öğrenci, Teknoloji Kimin İçin Gelişiyor?, 15 Şubat 2015, https://marksist.net/node/3961
Türkiye’nin Dört Bir Yanında Okullar Boykot Edildi
Birinci Dünya Savaşından: Bu Bizim Savaşımız Değil!