Taksim Gezi Parkı’nın yerine Topçu Kışlası görünümü altında AVM-rezidans inşa edilmesi girişimine gösterilen tepki, parkın ağaçlarının kesilmeye başlanmasıyla birlikte giderek kitleselleşen bir direnişe dönüştü. Beyoğlu’ndaki tek yeşil alan olarak kalan Gezi Parkı’nın tahrip edilmek istenmesine karşı çıkan işçiler, emekçiler, öğrenciler, sanatçılar, aydınlar, her gün daha da kalabalıklaşarak, iş makinelerine engel olmaya çalışıyor, polisin azgın saldırılarına karşı kararlılıkla direniyor. Polisin 1 Mayıs’tan bu yana işçilerin, emekçilerin ve sosyalistlerin Taksim’de gerçekleştirmek istedikleri her türlü gösteriye azgınca saldırılmasına rağmen mücadele sürüyor.
İş makinelerinin ağaçları kesmek üzere parka girdiği ilk gün, kitleyle beraber HDK milletvekili Sırrı Süreyya Önder de iş makinelerinin karşısında durmuş ve bu direniş karşısında belediye ekipleri yıkıma ara vermek zorunda kalmışlardı. Ancak gece çadırlar kurarak parkı savunan kitleye polis azgın bir şekilde saldırdı, Vali’nin emriyle kitle gaza boğuldu, TOMA araçlarından sıkılan kimyasal bileşimli tazyikli suya maruz bırakıldı, çadırlar zorla yerinden söküldü...
Bu andan sonra 24 saat boyunca nöbetler tutulmaya başlandı. Gezi Parkı, yeniden kurulan çadırlarla yıkıma engel olmaya çalışanların direniş alanı haline geldi. Gezi Parkı’nın talan edilmek istenmesi karşısında mücadele eden her yaş ve meslek grubundan oluşan topluluk, gazdan etkilenenlere ilk müdahaleyi kendi yöntemleriyle gerçekleştirdi. 31 Mayıs sabahı saat 5’te, gün yeni aydınlanmışken, polis Emniyet Müdürlüğü’nün envanterindeki gaz kapsüllerini bitirmek istercesine çadırların üzerine atmaya başladı. AKP hükümetinin emrini büyük bir hevesle yerine getirmek isteyen polis, karşılarındakinin insan olduğunu hiç dikkate almadan vahşi bir şekilde kitleye saldırdı.
Bu saldırıda üç kişinin vücutlarının çeşitli yerlerinde kırıklar meydana geldi, 100’den fazla kişi gazdan etkilendiği için hastaneye kaldırıldı. Bu saldırının ardından toplanmaya çalışan kitle her defasında polis şiddetine maruz kaldı. Gezi Parkı’ndan zorla uzaklaştırılan kitle bu defa Taksim Meydanı’nda Divan Otel önünde toplandı ve saat 13’te yapılacağı duyurulan basın açıklamasını beklemeye koyuldu. Oturma eylemi eşliğindeki bekleyiş boyunca, AKP’yi eleştiren nükteli sloganlar atıldı, parkın talan edilmek istenmesi protesto edildi.
Saldırıyla birlikte birçok kişi güçlükle gazdan korunabileceği alanlara sığındı. Bunlardan biri de metro istasyonuydu. Gözleri kızarmış, gözyaşları akmakta olan, soluk almakta güçlük çeken birçok insan küçük yaştaki çocuklarıyla birlikte metro istasyonuna sığındı. Çevrede bulunan ve gazdan etkilenen onlarca insan AKP’nin zulmüne isyan etti.
İlerleyen saatlerde yapılan çağrı üzerine, saat 19’da on binlerce insan Taksim’e açılan caddelerde biraraya gelerek Gezi Parkına ilerlemeye çalıştı. Ancak polis saldırısı hiç sona ermedi. Buna rağmen kitle her geçen dakika daha da kalabalıklaşarak direnişine devam ediyor.
Taksim çevresinde on binlerin direnişi sürerken, Antep’ten İzmir’e, Adana’dan Ankara’ya, Hopa’dan Zonguldak’a, yurdun dört bir yanında, İstanbul’daki polis saldırısını ve Gezi Parkının talan edilmesini protesto eden on binler çeşitli gösteriler düzenliyorlar.
Burjuvazi, AKP hükümetinin ve belediyelerinin şemsiyesi altında İstanbul’u AVM çöplüğüne çevirirken, gökdelenler göğü kapatırken, çeşitli projelerle ormanlar, parklar katledilmeye devam ediliyor. Kentsel dönüşüm adı altında İstanbul başta olmak üzere pek çok kent yağmalanıyor, yoksul emekçiler kent dışına sürülüyor. Kâr hırsından gözü kararan sermayenin, ne kültürü, ne doğayı, ne de insanı kaale aldığı var. Ancak unuttuğu bir şey de var: emekçi kitlelerin gücü! AKP hükümeti de, temsil ettiği sermaye sınıfı da er geç bu güce toslayacak. Kaçışı yok!
link: Marksist Tutum, Gezi Parkı Direnişi Devam Ediyor, 31 Mayıs 2013, https://marksist.net/node/3256
THY Grevi Üzerine
Ankara’da Demokrasi ve Barış Konferansı