Kapitalist sistem krizi devam ediyor. Kriz sürdükçe patronlar sınıfının işçi-emekçilere yönelik saldırıları da katmerli bir şekilde artıyor. Biz işçilerin yararınaymış gibi medyada demeç üzerine demeç verdikleri “torba yasa” mecliste görüşülmeye başlanıldı. Bu yasa gündeme geldiğinde patronlar sınıfının gündemi nasıl başka konulara çekip dikkat dağıttıklarını biliyoruz: “Ucube” heykel tartışmaları, içki yasağı tartışmaları vb. Milyonlarca işçiyi ilgilendiren bu yasa gündemde yer almadı diyebiliriz. Aldığı kadarıyla da istihdamın artacağı, işsizliğin azalacağı şeklinde oldu. Şunu çok iyi bilmeliyiz ki patronlar sınıfı bir yasa çıkarıyorsa ve işçi-emekçiler için iyi diyorsa mutlaka tersini düşünmek gerekiyor.
Bugün resmi işsizlik rakamları 3 milyonun üzerinde. Gözümüzün içine bakarak utanmadan istihdamı arttıracağız diyorlar. Nasıl sorusunu sorduğumuzda, meslek edindirme kurslarından, mevsimlik işçilik, geçici işçilik, uzaktan çalışma, esnek çalışma vb. uygulamalardan söz ediyorlar. Ve genellikle işsizliğin temelinde eğitimsizliğin ve vasıfsızlığın yattığı söyleniyor. Düşünüyorum da gerçekten doğru mu diye. Hayır! Resmi kayıtlardaki işsizlerin özellikle belirli yaşın üzerindekilerin çoğu kalifiye işçi, yani bir meslek sahibi. Meslek edindirme kursları aracılığıyla genç işsizlerin meslek edinmeleri güzel de, mesleği olduğu halde işsiz kalanları neyle açıklayacaklar? Şunu çok iyi biliyoruz ki, bu sistem kâr üzerine kurulu bir sistem. Kârı artırmanın yollarından birisi de düşük ücrete işçi çalıştırmak değil mi? Patronların amacı, kalifiye işçiye vereceği aylık ücretin yarısını 3 aylık kursla yetişmiş genç işçiye vererek aynı işi yaptırabilmektir.
AKP hükümeti, Beceri’10 Uzmanlaşmış Meslek Edindirme Merkezleri Projesi aracılığıyla Türkiye’nin işsizlik sorununa çözüm bulacağını söylüyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve TOBB tarafından ortaklaşa yürütülen bu proje 19 ilde hayata geçirilecekmiş. Bu kapsamda kurulan internet sitesi bir günde 945 bin kez tıklanmış. Bunu TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu bakın nasıl değerlendiriyor: “Bu müthiş bir rekor. İşsizlik Türkiye’nin bir numaralı meselesi. Bu bir kez daha ortaya çıkmış oldu”. İnsanın yuh dememesinin imkânı yok. Milyonlarca işçinin işsiz bırakıldığını, işsizliğe, açlığa, yoksulluğa mahkûm edildiğini yeni mi öğreniyorsun?
Beceri’10 UMEM projesinin işleyişi ve hedefi neymiş bir bakalım: 5 yılda 1 milyon kişiyi meslek sahibi yapmak, gençlerin meslek sahibi olması sağlamak ve işsizliğin ana damarını tıkamak, işgücünün kalitesini arttırmak! İşgücünün eğitim düzeyinin düşüklüğü teknolojik gelişmeler karşısında yetersiz kaldığı ve bu kurslarla tamamlanacağı, böylece işsizlerin iş imkânına kavuşacağı söylenirken, stajyerlik adı altında yapılacak katmerli sömürüden hiç bahseden yok.
Bakın Hisarcıklıoğlu bu projenin reklamını nasıl yapıyor: “Bu projeyle sağlanacak işin ve aşın, insanımız için ne kadar önemli olduğunun farkındayız. Bu projeye başlarken hedefleri de büyük koyduk. İşverenlere, ‘aradığınız elemanı siz seçin, biz yetiştirelim’ dedik, işsizlere, ‘piyasada geçerli bir meslek öğrenin, tercih edilin’ dedik, işverenlere, ‘yetiştirdiğimiz kursiyeri staja al, sen de eğitimine katkı ver, hem de bu dönemde tek bir kuruş masrafın olmasın’ dedik, işsizlere ‘her beceri bir altın bilezik, hem de eğitim süresince 15 TL harçlık alacaksın, sigortan yatacak’ dedik, işverenlere, ‘yetiştirdiğimiz elemanları işe alırsanız, belirli sürelerde işveren sigorta primi ödemeyeceksiniz’ dedik, işsizlere, ‘kurslarda başarılı olursan, yüzde 90 işin garanti’ dedik.”
Bu proje kapsamında, pratik eğitim süresince iş kazası, meslek hastalığı ve sigorta prim giderlerinin karşılanacağı da belirtiliyor. Peki bu projenin maliyeti nereden karşılanacak dersiniz? İşsizlik Fonundan! Biz çalışanlardan yapılan kesintiler yeni bir projeyle patronlara peşkeş çekilecek. Yıllardır o fonda biriken paraları işsizlere vermemek için elinden geleni yapan sermaye hükümeti, çeşitli projeler için buradan sermayeye para akıtmanın yollarını da buluyor. Patronlar bu yöntemle hem giderlerini azaltacak, hem ucuz işgücüne sahip olacak, hem de kârlarını arttıracaklar.
Krizin faturasını işçilere kesen sermaye sınıfı, yine kendilerinin yarattığı işsizlik sorununun faturasını da biz işçilere kesmek istiyor. İşsizliğin temel nedeni olarak gösterilen eğitimsizlik ve meslek sahibi olmama yalanına kanmamalıyız. Sorun eğitimsizlik olsaydı on binlerce üniversite mezununun işsiz kalmaması gerekirdi. Bu sorunun temel kaynağı yine içinde yaşadığımız kapitalist sömürü düzeni ve önlenemez kâr hırsıdır. Kapitalizm var olduğu sürece işsizlik sorunu var olmaya devam edecektir. Fakat işsizliğin olmadığı bir dünya elbette mümkün. Biz işçiler sermaye sınıfına karşı örgütlü mücadele edip “üreten biziz, yöneten de biz olacağız!” şiarıyla, insanın insanı sömürmediği bir dünyayı kurduğumuzda, ne işsizlik olacak ne de işsizliğin yarattığı toplumsal sorunlar. Sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya için örgütlenmeli ve örgütlü mücadele etmeliyiz.
link: İstanbul’dan bir işçi, İşsizliğin Nedeni Eğitimsizlikmiş!, 4 Şubat 2011, https://marksist.net/node/2577
Arap Halkları İsyanda, Çözüm İşçi İktidarında
Köle İbrahimler Tuhaf Konuşuyor!