İsrail Gazze’yi üç yıldır abluka altında tutarak ve buraya hiçbir insani yardım malzemesinin ulaştırılmasına izin vermeyerek, 1,5 milyon Filistinliyi en temel ihtiyaç maddelerinden mahrum, ölümle burun buruna yaşamaya mahkûm ediyor. Hamas’ı kitlelerin gözünden düşürmeye ve destek kaybettirerek hükümet etmekten alıkoymaya zorlamak için gerçekleştirilen bu insanlık dışı abluka, çeşitli uluslararası girişimlerle delinmeye çalışılıyor. Geçtiğimiz yıl Mısır üzerinden, karadan götürülmeye çalışılan yardımlar da, Mısır’ın sınır kapısını açmaması sonucunda, yine çatışmalı bir şekilde engellenmişti. Bu girişim başta Türkiye olmak üzere çeşitli ülkelerden yardım gönüllülerinin katılımıyla İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı (İHH) tarafından organize edilmişti.
Bu kanlı saldırı nedeniyle İsrail içinden de hükümete yönelik sert tepkiler gelirken, İsrail tarihinin en sağ hükümeti olan mevcut hükümetin önemli ölçüde değişmesi ve erken seçime gidilmesi gündemde. BM’nin bir bildiriyle geçiştirdiği sözde “kınama”sı, AB’nin bu doğrultudaki açıklamaları, ABD’nin satır aralarında İsrail’e hak verdiğini gösteren beyanları Batılı büyük emperyalist güçlerin aslında İsrail’i nasıl da sahiplendiklerini bir kez daha gösterirken, başta Türkiye olmak üzere dünyanın dört bir yanında emekçi kitleler sokağa dökülerek İsrail’e ateş püskürüyorlar. Avustralya’dan ABD’ye Avrupa’dan Asya’ya pek çok ülkede, aralarında Musevilerin ve hatta Musevi din adamlarının da bulunduğu on binler, İsrail terörizmini lanetlediler ve Gazze’de ablukanın derhal sona erdirilmesi çağrısını yükselttiler. İsrail’deki Araplarsa başta İsrail işçi sınıfı olmak üzere dünya işçi sınıfına, en güçlü ve en etkili protestonun hangi yöntemle yapılması gerektiğinin yolunu gösterdiler: genel grev! İsrail’de yaşayan ve çalışan Arapların bu bir günlük grevine katılımın %100 olduğu ifade ediliyor.
İsrail faşistçe uygulamalarla, gözü dönmüş bir baskı ve şiddetle, katliamlarla Filistin halkını yıldırmaya çalışsa da on yıllardır bunu başaramamaktadır. Aksine o baskının dozunu arttırdıkça Filistinlilerin direnme azmi artmakta ve Filistin davası tüm dünyada çok daha geniş bir destek bulmaktadır. Filistin halkının özgürlük mücadelesini desteklemek ve İsrail’in uyguladığı barbarlığa dur demek dünya işçi sınıfının önemli görevlerinden biridir.
Emperyalist-kapitalist egemenler Ortadoğu halklarına ancak daha fazla savaş, daha fazla kan, daha fazla gözyaşı getirebilirler. Çözüm, tüm halkların ve azınlıkların ayrılma hakları da dahil olmak üzere bütün demokratik haklarını güvence altına almış, gönüllü birlik temelinde oluşturulmuş bir Ortadoğu İşçi ve Emekçi Sovyetleri Federasyonunun kurulmasındadır. Buna yol açacak bir Ortadoğu devrimi olmaksızın, bölgedeki sorunlar yumağına kalıcı, yaşayabilir, adil ve demokratik bir çözüm bulmak olanaksızdır. Bu ise ancak işçi sınıfının enternasyonalist bilinç ve örgütlülük düzeyinin yükseltilmesiyle mümkündür.
Kahrolsun Siyonist İsrail Devleti!
Filistin’e Özgürlük!
Ortadoğu’ya Barış, Özgürlük ve Kardeşlik İşçi Devrimiyle Gelecek!
link: Marksist Tutum, Siyonist Vahşet Sınır Tanımıyor, 3 Haziran 2010, https://marksist.net/node/2445
Yardım Filosuna Saldıran İsrail Eylemlerle Lanetlendi
Kürt Halkına Karşı Artan Baskılar Protesto Edildi