Hak der, Hak ararız yüzlerce yıldır. Nasıl yaşanmazsa ekmeksiz, susuz… Biliriz ki, Ekmek ve su gibidir adalet de kuşkusuz. Fakat Ne yazar kutsal kitaplar? Kutsal adamlar ne der? Nakşetmiş midir mesela Kalem-ul Âlâ alnımıza? Yedi kat yerin altında mıdır, Zümrüdü Anka’nın kanatlarında mı? Tanrı kelamı mıdır göklerden inen, Yoksa Hayal-i Ruhsar mıdır Bir kaybolup bir görünen? Kim atar tohumunu? Hangi toprak yeşertir? Rahman ve rahim olanın dilinden midir bereketi? Yoksa;
Çeliğe su verenin elinden mi? Hani “Arayan, Mevla’sını da bulur, belasını da…” derler ya;
Bilir misin? Ne çileler çektiğini Yunus’un Hak için. Nesimi’nin derisini Bedreddin’in kellesini verdiğini? Eğer sen Nedir, nerededir adalet dersen? Büktüğün çeliğin Dokuduğun kumaşın Yardığın toprağın rahminden çıkandır, Alınterin, emeğindir senin adaletin. Ve fakat Sana yoktur Sana azdır Sana haramdır Yüzlerce yıldır tartıldığından terazisinde ticaretin.
5 Mayıs 2020
link: Ziya Egeli, Adaletin Terazisi, 5 Mayıs 2020, https://marksist.net/node/6925
... önceki yazı
Sosyal Medya ve Troller
Sosyal Medya ve Troller
sonraki yazı ...
Orban Koronavirüs Bahanesiyle Otoriterliği Arttırıyor
Orban Koronavirüs Bahanesiyle Otoriterliği Arttırıyor