Dalgalar döverken kıyıları, Taş mı çıkacak karşılarına, Toprak mı, yoksa kaya mı diye düşünmezler. Bilirler çünkü Bunu düşünmesi gereken kıyıdakiler. Çünkü, Kopup gövdeden kaybolmamak için Onlar direnecekler. Damla mısın denizde, Dalga mı? Yoksa deniz misin; engin, mavi ve ihtişamlı? Taş mısın Dalgaların değe dokuna Cilalayıp zümrüt gibi parlattığı? Yoksa kaya mısın; Cayır cayır yanarken başı güneşin altında gövdesi denizin içinde serin Ve yosun yeşili ayakları? Ya da toprak mısın Avuç avuç denize karışan? Damla damla birikmemişsen Dalgalanmak için; Dalga dalga yürümemişsen dağların üstüne Deniz deniz coşup köpürmemişsen dövmek için kıyıları, Damla olsan ne, Dalga olsan ne, Deniz olsan ne. Yan yana ve omuz omuza verip Yükseltmemişsen kavgamızın siperlerini Dostun omuzları gibi sağlam ve güvenilir değilsen Bire on Bire yüz vermemişsen kavganın fidanlarını Taş olsan ne, Kaya olsan ne, Toprak olsan ne! Eyy yaşamın toprağına tutunup çiçeklenmeye çalışan! Gün gün saat saat akıp giderken hayat Tutup paçasından Çekerken anaforuna milyonları Kolları kollara dolayıp Çomak sokmamışsan çarkına bu düzenin Kim olduğundan Ne olduğundan Ona ne? Bana ne? Kime ne?
15 Ağustos 2022
link: Ziya Egeli, Nesin?, 15 Ağustos 2022, https://marksist.net/node/7728
... önceki yazı
“Huzur Adası” İmroz’dan “Hüzün Adası” Gökçeada’ya
“Huzur Adası” İmroz’dan “Hüzün Adası” Gökçeada’ya
sonraki yazı ...
Şeytan Işığı
Şeytan Işığı