Emperyalist-kapitalizmin ta kendisi olan küreselleşmeye karşı gelişen hareketlerin çoğunun anti-kapitalist olmaya “ihtiyaç duymadığı” günümüzde, sosyal forumlar da aynı çizgiden ilerlemekte. Sosyal forumlarda kendini sosyalist olarak tanımlayan binlerce insan bir araya gelmekte ve atölye çalışmaları, paneller ve tartışmalar yapmakta. Bu “sosyalist” çevrelerin forumlarda dile getirdikleri talepler incelendiğinde, hiçbirinin sosyalist bir program öne sürmediği, reformizmin ötesine geçmediği görülür. Bu işteki garipliği anlatabilecek en güzel örnek son sosyal forum sırasında düzenlenen 150’den fazla atölye çalışmasından sadece 9 tanesinin Marksizm ve sınıf mücadelesi ile bağlantılı başlıklar olması. Dolayısıyla birilerinin sosyal forumlara sosyalist oldukları noktasından yaklaşılmasını istemelerinin ardında başka bir çaba yatmakta. Reformist ve aslında kapitalist sistemle bir derdi olmayan çevrelerin kendilerini ve emekçileri oyalama biçimlerinden biri de bu olsa gerek.
İmparatorluk kitabı, 2000 yılında basıldığında bu tür çevrelerde bir sansasyon yarattı. Kitapta sınıf kavramının yerini çokluk alıyor ve “çokluğun emperyal iktidara nasıl karşı koyacağı” formüle ediliyor. Eğer sınıfın yerini çokluk alırsa sınıf savaşımının yerini de çokluğun iktidara karşı savaşımı alacaktır. Dolayısıyla devrimci Marksist mücadelenin yerine başka bir şey oturtmak gerekecektir. Kitabın yazarları aslında şunu ima etmektedirler: Marx’ın tanımladığı yapı değişmiştir, dolayısıyla mücadele alanı ve biçimleri de değişmelidir! 2001 yılında kitap Türkiye’de basıldığında sol içinde kafa karışıklığı daha da artmıştı. Hartd ve Negri Türkçe önsözün sonuna “masa donatılıyor, şenliğe hazırlanın!” yazarken donattıkları masanın farkındaydılar ve kastettikleri şenlik şüphesiz ki işçi sınıfının şenliği değildi!
Geçtiğimiz günlerde yapılan Barışarock festivali ilk defa bundan üç yıl önce Rockncoke festivaline alternatif olarak onunla aynı günlerde düzenlenmişti. “Kola içen top olsun” diye sloganlar atılarak “eğlenildi” alanda. İçinden, Barışarock sadece bir festival, amaç müziği paylaşmak diye geçirenler olabilir. Ancak unutulmaması gereken şu ki bu aynı zamanda ideolojik bir silahtır. Sadece festivalin sloganlarını inceleyerek de bunu anlayabiliriz: çoksesliliğin, barışın ve savaş karşıtlığının şarkıları. Bu sloganlar size de bir yerlerden tanıdık gelmedi mi, örneğin sosyal forumlardan ya da savaş karşıtı pasifist örgütlenmelerden. Festivalimizde herkesin sesine yer var, biz haklı haksız gözetmeden her savaşa karşıyız demek, aslında sınıf savaşına da karşıyız demek olmuyor mu?
Sosyal forumlar siyasal alanda bu reformist yaklaşımı dillendirirken, ideolojik altyapı imparatorluk gibi kitaplarla oluşturuluyor. Ve sonra da binlerce genç “kola içen top olsun” diye slogan atıp “sosyalist” oluyor, olduklarını sanıyor. çünkü böylesi birilerinin işine geliyor.
Bütün bu ideolojik bombardımana karşı bizim yanıtımız devrimci Marksizm olmalıdır. Ancak o zaman komünistlik salt bireysel bir kimlik olmaktan çıkıp kişinin kendisini, çevresini ve dünyayı dönüştürme eylemi haline gelebilir.
link: MT okuru bir öğrenci, Sosyal Forumlar, "İmparatorluk" ve Barışarock, 4 Eylül 2005, https://marksist.net/node/419
Zorunluluklar Dünyasının Uzun Çalışma Saatleri
Niçin Enternasyonal ve nasıl bir Enternasyonal?