Ben ki neolitik zamanlarda bir megaronda Kapalı kapılar ardında, kaçak Akşamları baykuşlar tünüyor karanlık toprak damlara Çığlıkları doluyor uykularıma Sokaklara ilişen kanlı bir savaş sürüyor Sürüyor vahşi avcılar atlarını Çocuklar kaçıyor dağlara Çıkamıyorum saklanıyorum Bir megaronda saklanıyorum düşümde Çivilerden kalemler tutuyorum ellerimde Duvarlara şiirler yazmayı düşünüyorum ama Yazmayı unutuyorum, Düşünmeyi ve konuşmayı da Susmayı da bilmiyorum Yalancı kelimeler dönüp duruyor dudaklarımda Susmalar çoğalıyor kelimeler çekildikçe Ki ben öyle bir çağdayım, Yalnız silahlar kuşanıyor kavimler, dişlerinde kan Ben mi? Yalınayak kaçıyorum zamandan Bir coğrafyada ki, boylu boyunca toprak Kayıyor ayaklarımın altından Üst üste kurulan şehir cesetleri Ve Hades’in korkunç gözleri Ve çocukların, güneş lifleri kirpiklerinde Saçlarında güneş kursları Ve umut ellerinde Hitit mayını… Ben bir yerlerde bir megaronda Ölüyorum dört duvar arasında… Görüyor musunuz?
3 Ekim 2008
link: Antalya'dan bir kamu işçisi, Neolitik Son..., 3 Ekim 2008, https://marksist.net/node/1894
sonraki yazı ...
Yoksulluğun Bitmeyen Çilesi
Yoksulluğun Bitmeyen Çilesi