22 Ocakta İşçi Öz-Eğitim Grupları “DÖVÜŞENLER ÖLENLERİN TUTMAZ YASINI” başlığı altında bir etkinlik düzenledi. Sınıf mücadelesinin önderlerinin anıldığı etkinliğe yaklaşık 60 kişi katıldı. Hayatlarını işçi sınıfının mücadelesi uğruna adayan Lenin, Rosa Luxemburg, Karl Liebnecht ve Mustafa Suphi’nin yaşamları ve o dönemleri anlatan bir sunum yapıldı. İşçi Öz-Eğitim şiir grubu da Nazım Hikmet’ten şiirler okudu.
Dünden bugüne sınıf mücadelesini aydınlatan dört alev alev yanan meşale! Ocak ayı, yaşamlarını işçi sınıfının devrim davasına adayan ve bu uğurda son nefeslerine kadar mücadele eden bu dört yiğit önderin yaşama gözlerini kapadığı aydır. Ancak bu ayın ne karalar bağlayarak yas tutacağımız ne de umudumuzu yitirebileceğimiz bir ay olmadığı, aksine öfkemizi bileyerek biz genç kuşaklara devredilen bayrağı dalgalandırmamız gerektiği anlatıldı. Devrim savaşçılarının hayatını örnek alarak ve içselleştirerek, izledikleri yolu izleyerek yaşatmanın ve sınıf mücadelesini zafere kadar taşımanın biz gençlerin görevi olduğu ve onların mirasına ancak bu şekilde sahip çıkacağımız bir kere daha beynimize ve yüreğimize kazındı.
Sunumda dört büyük önderin yaşamı, yaşadıkları dönemler ve ölümlerinin ardından yaşanan süreçler anlatıldı. Lenin’in kapitalizmin en yüksek aşamasına yani emperyalizm çağına geçildiğini söylediği 20. yüzyıl, savaşların, devrimlerin ve karşı-devrimlerin yaşandığı bir süreç oldu. İnsanlık tarihi açısından keskin dönüşlerin yaşandığı bu yüzyıl, yengileriyle ve yanılgılarıyla nice derslerle dolu bir yüzyıldır. Bu yüzyılda Lenin, Rosa Luxemburg, Karl Liebnecht ve Mustafa Suphi, sınıf mücadelesinin ön saflarında Marksizmden asla ödün vermeyişleriyle belirleyici rol oynamışlardır.
İşçi sınıfının kurtuluşu yerel ya da ulusal değil uluslararası bir sorundur. Kapitalizm ancak dünya ölçeğinde yıkıldığı ölçüde nihai kazanımdan bahsedilebilir. Bunu sağlayabilecek tek güç de dünya ölçeğinde örgütlenmiş bir parti yani enternasyonaldir. Bu temelde hepsi dünya proleter devriminin başarısı için ve devrimci bir enternasyonal için mücadele ettiler. Etkinlikte, devrimci önderlerin Marksizmin temel görüşü olan enternasyonalizm ilkesinden asla ödün vermedikleri, enternasyonale olan inançları ve enternasyonal içinde varolan ihanetçilere karşı nasıl mücadele ettikleri yaşamlarından örnekler verilerek anlatıldı. Lenin 2. Enternasyonalin hainliğine karşı yeni bir enternasyonal kurmak için uğraş verdi. Ve 3. Enternasyonal, onun yaşadığı dönemde, dünya proleter mücadelesinin çıkarlarını başa aldı. Komünist Enternasyonalin tüzüğündeki şu satırlarda nasıl bir enternasyonal olmalıdır soruları cevaplarını buldu: “Komünist Enternasyonalin hedefi, silah dahil mümkün tüm araçlarla uluslararası burjuvaziyi yıkmak ve devletin tümden ortadan kaldırılışına geçiş aşaması olarak bir uluslararası Sovyet Cumhuriyeti kurmak için mücadele etmektir. Komünist Enternasyonale göre insanlığı kapitalizmin vahşetinden ancak proletaryanın diktatörlüğü kurtarabilir ve Sovyet iktidarı da bu proletarya diktatörlüğünün tarihsel olarak verilmiş biçimidir. (…) İşçilerin kurtuluşu yerel ya da ulusal değil, uluslararası bir sorundur. (…) Yeni Uluslararası İşçiler Birliği, tek bir amacı güden farklı ülkelerin proleterlerinin ortak eylemini örgütlemek için kurulmuştur: kapitalizmi yıkmak, sınıfları tümden ortadan kaldıracak ve komünist toplumun ilk evresi olan sosyalizmi kuracak proletarya diktatörlüğünü, bir uluslararası Sovyet Cumhuriyetini inşa etmek.”
Bizlere bırakılan bu tarihsel gelenek yıllardır çarpıtıldı ve bulandırıldı. İşçi sınıfının enternasyonal mücadelesi Stalinist bürokrasinin çıkarlarına egemen kılındı. Etkinlikte, bugün de aynı yanılsamaların devam ettiği, gerici ve milliyetçi ideolojilerin işçi sınıfının bilincini nasıl bulandırdığı anlatıldı.
Bolşevik Partiyi kurarak Marksizmi ete kemiğe büründüren Lenin Ekim Devriminin önderidir. Sınıf mücadelesini devrimle taçlandıran Lenin’in devrimci teori olmadan devrimci pratik olmaz ilkesini izlemesi ve Marksizmin ilkelerinden ödün vermeyerek işçi sınıfının iktidarını nasıl ilmik ilmik ördüğü anlatıldı. Bolşevik Parti devrime giden yolda kitlelere önderlik edecek devrimci bir partinin devrimde nasıl kilit bir öneme sahip olduğunu göstermiştir. Lenin 2. Enternasyonal’in karşısında yer alarak 3. Enternasyonalin kuruluşu için mücadele etmiştir.
Etkinlikte anlatılan bir başka konu da, Alman Sosyal Demokrat Partisinin çürümüşlüğünü ortaya koyan ve onunla mücadele eden Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht’in devrimci Marksizmin mirasına sahip çıkıp “emperyalist savaşa karşı asıl düşman içerde, silahları burjuvaziye yönelt” diyerek kitleleri nasıl doğru yola kanalize etmek için mücadele ettikleriydi. Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht 2. Enternasyonalin ihanetçilerine karşı savaş açtı, ancak ne acıdır ki sınıf mücadelesinin önderliğini yapan ve Marx’ın peşinden gidiyor gibi görünenlerin ihaneti Rosa ve Karl’ın katledilmelerine ve Alman devriminin yenilmesine neden oldu.
Mustafa Suphi ve on dört yoldaşı Kemalizmin entrikaları sonucunda Karadeniz’de boğduruldu. Mustafa Suphi, Türkiye Komünist Partisinin kurulması ve devrimci Marksizmin yaşadığımız topraklarda yayılması için kavga verdi. TKP’nin kuruluş kongresindeki tüzük ve program Ekim Devriminin ve Komünist Enternasyonalin devrimci ruhunu yansıtıyordu. Etkinlikte Mustafa Suphi’nin TKP’si ve bugün onun mirasçısıyız diyenler arasındaki farklar da vurgulandı. Enternasyonalizm mücadelesinin Stalinizm tarafından nasıl yozlaştırıldığı anlatıldı.
Bugün bizlere düşen görev bu devrimci önderlerin hayatlarını öğrenmek, hataları ve sevaplarıyla dersler çıkararak bu mirasa sahip çıkmak ve emanet ettikleri bayrağı taşımaktır. Kapitalist sistem bütün dünyada işçi ve emekçilere yönelik saldırılarını sürdürüyor ve varolduğu günden bu yana yaşamımızı zehir ediyor. Sömürü, açlık, yoksulluk ve savaşlar devam ediyor. Tüm bunlara karşı onurlu bir insan olabilmek ve yaşadım diyebilmek için mücadele etmemiz gerekiyor. Tıpkı bunun nasıl olacağını bize gösteren Marksist devrimci önderlerimiz gibi.
Ölenler dövüşerek öldüler, güneşe gömüldüler.
Vaktimiz yok onların matemini tutmaya!
Akın var güneşe akın, güneşi zaptedeceğiz!
Güneşin zaptı yakın!
link: Kartal’dan MT okuru bir işçi, Kalbim Yine Çarpıyor, Kalbim Yine Çarpacak!, 22 Şubat 2006, https://marksist.net/node/930
İran Hedef Tahtasında
Geçiş Sorunu ve Geçiş Programı / 2