

Tarih, kazananların yazdığıdır; toplumsal hafıza ise unutturulmak istenenlerin kolektif bilincidir. Dünya tarihi boyunca birçok katliam, soykırım ve savaş suçu, çeşitli yalanlarla güzellemelerle çarpıtılmış, gerçekle ilgisi olmayan tozpembe hikâyeler olarak sunulmuştur.
Nazi Almanya’sında uluslararası kamuoyunun dikkatini çekmemek için toplama kamplarını “normal yaşam alanları” gibi göstermeye çalıştılar. Açlık, hastalık ve sistematik soykırıma rağmen, Terezin kampında sanat, tiyatro ve müzik gibi etkinlikler düzenleniyormuş izlenimi yaratılmaya çalışılmıştı. Ancak toplumsal hafıza, yaşananları unutmadı, unutturmadı. Dünyanın birçok yerinde anıtlar ve müzeler inşa edildi, yaşanan trajediler filmlere, kitaplara konu oldu. Sonuç olarak Hitler tarihe faşist, diktatör ve savaş suçlusu gibi utanç verici sıfatlarla kazındı.
İspanya da benzer bir süreçten geçmiş, Franco’nun faşist diktatörlüğü döneminde sayısız insan hakları ihlali, katliam yaşanmıştır. Bu dönemde basın özgürlüğü kısıtlanmış, Franco rejimine karşı direnenler katledilmiş ve mezarları dahi gizlenmeye çalışılarak “her şey yolunda” imajı yaratılmak istenmiştir. Bu durumu en çarpıcı şekilde gözler önüne seren olay ise Guernica trajedisidir. Guernica kenti, Nazi Almanya’sının da desteğiyle saatlerce bombalanmış; ardından da durumu “olağan bir iç savaş sonucu” gibi göstermek amacıyla bölge yangın uçaklarıyla kasten ateşe verilmiştir. Üstelik bu yangın, kamuoyuna bölgedeki sözde isyancıların çıkardığı bir isyan olarak yansıtılmaya çalışılmıştır. Ancak tüm bu çabalar, toplumsal hafızanın direnci karşısında başarısız olmuştur. Picasso’nun tablosu, Guernica’da yaşanan katliamı ilelebet insanlığa duyuran bir araç haline gelmiştir.
Benzer süreçler Türkiye tarihinde de yaşanmıştır. 1937-1938 yılları arasında gerçekleşen Dersim Katliamı, resmi söylemde “Dersim İsyanının bastırılması” olarak sunulmuş; ancak gerçekte bölgedeki sivil halk büyük bir şiddetle hedef alınmıştır. Binlerce insan öldürülmüş, köyler yakılmış ve sağ kalanlar sürgüne gönderilmiştir. Devlet, uzun yıllar boyunca bu katliamı gizlemeye, hafızalardan silmeye çalıştı; olaylar resmi tarih kitaplarında ya hiç yer bulmadı ya da çarpıtıldı. Ancak tıpkı Guernica’da olduğu gibi, toplumsal hafıza bu gerçekleri unutmadı. Bugün Dersim, Türkiye’nin en büyük tarihî yüzleşme alanlarından biri olarak hafızalarda yaşamaya devam etmektedir.
Resmi tarih iktidar sahiplerinin kaleminden çıksa da; bastırılmak ve unutturulmak istenen acılar zamanla daha net ve daha güçlü bir şekilde hatırlanıyor. Guernica’da, Dersim’de, Almanya’da ve dünyanın daha birçok yerinde yaşanan trajediler, belleğimizde yankılanmaya devam ediyor. Çünkü işçi sınıfının devrimci saflarında örgütlüyüz. Sadece hatırlamamız da yetmez elbette, bu trajedilerin hesabını işçi sınıfının örgütlü gücüyle soracağız.

link: İstanbul/Bahçelievler’den bir genç, Bizi Bileyleyen Bir Hafızamız Var, 8 Haziran 2025, https://marksist.net/node/8526
Deprem Tartışmalarının Gösterdikleri
Sudan’da Emekçiler Egemenlerin Kanlı Kapışmasına Kurban Gidiyor