Kapitalist krizle boğuşan burjuvazi yeni atılımlar yapmanın, yeni yollar açmanın yöntemlerini arıyor. İşini incelikleriyle bilen mahir burjuva kesimler yalanlarını kitlelere türlü taklalar atarak aktarıyor. Ancak deyim yerindeyse Çin burjuvazisi kaş yapayım derken göz çıkartıyor. Ucuz işgücü cennetine dönüşmüş olan ve işçilerin kölece çalıştırıldığı bir yer haline gelen ülkede egemenler “halkı temsil eden sosyalist milyarderler”den bahsediyor.
Ülkede halk arasında “996” olarak bilinen ve sabah 9’dan akşam 9’a haftada 6 gün çalışmayı ifade eden bir sistem yaygınlaştırılmaya çalışılıyor. Özellikle e-ticaret ve teknoloji şirketlerinde (JD.com, Alibaba, Huawei, Xiaomi vb.) uygulanan bu sistem 2016’dan beri yürürlükte. Nisan 2019’da bir e-ticaret devi olan Alibaba Group’un kurucusu Jack Ma’nın şirket içi toplantıda “996” hakkında söyledikleri internete sızdı. Ma “996’ya sahip olmak büyük bir nimet. Birçok şirket ve insan 996 çalışma saatlerini istedi, ama bunu yapacak şansları yoktu. Baidu, Tencent ve Alibaba gibi büyük şirketler 996 için çabaladı ve şanslıyız ki biz bunu yaptık. Ben yalnızca 996 değil, 12x12 (Günde 12 saat, yılda 12 ay) üzerine de çalıştım” diyordu. İşçilerle dalga geçer nitelikteki bu sözler özellikle gençler arasında büyük tepkiye neden oldu. Mart 2019’da yaklaşık bir hafta arayla ortaya çıkan “996.icu” isimli internet sitesi ve bilgisayar programı, insanların korkunç çalışma koşulları altında hastalandıklarına gönderme yapıyordu.
Aynı dönemlerde Zizi adında hükümet yanlısı bir gazetecinin yayınladığı makale dizisinde Ma’dan bahsederken “halkın milyarderi”, “sosyalist milyarder” gibi terimler kullanmasıyla mevcut öfke katlanarak internet kullanıcılarının protestosuna dönüştü. Zizi’nin iddiasına göre Çinli girişimciler Batılı burjuvalardan farklıydı. “Çünkü bu girişimciler hükümeti kontrol etmediğinden ekonomik olarak zengin olmalarına rağmen politik olarak halkı temsil ediyorlar”dı. Gençler bu saçma açıklamaların emekçi halkın sırtından kazanılan milyarları meşrulaştırmak ve sömürü düzeninin üzerini örtmek için üretildiğini dile getirmekten korkmadılar. Çin’de hüküm süren baskı ortamından dolayı rejime ve kapitalizme yönelik tepkiler meydanlarda gösterilemiyor. Ne var ki gençler haykırışlarını duyurmak için özellikle sosyal medya üzerinden çeşitli yollara başvuruyorlar.
İşçi sınıfının öfkesini arttıran olaylar Çin’deki totaliter rejimin niteliğini ortaya koyuyor. 12 yıl boyunca büyük bir teknoloji devinde çalışan Li Hongyuan adında bir işçi, şirketten ayrılırken ayrılma ikramiyesi için yaptığı pazarlık sonucu şirkete şantaj yaptığı gerekçesiyle 251 günlük hapis cezasına çarptırılmıştı. Devletin açıkça sermayenin yanında yer aldığı bu durum internette yeni bir kitlesel akım başlattı. Hızla yayılan tepkiler 35 yaşına kadar uzun çalışma saatleri boyunca patronların sömürü tezgâhında çalışan ve hakkını aramaya kalkıştığında 251 gün hapisle cezalandırılan Hongyuan’ı temsilen tüm işçilerin karşı karşıya olduğu tehlikeyi belirtiyordu. Bu tehlikeyi gizlemek ve süslü kelimelerin gerisine saklanmak isteyen büyük firmalar mızrağın çuvala sığmadığı görüntüler vermeye devam ediyor. Örneğin Bilibili adlı bir video paylaşım sitesi, Çinli işçiler ve gençler için önemli tarihlerden olan, emperyalizme karşı militan bir mücadelenin ortaya konulduğu 4 Mayıs 1919’un yıldönümünde bir video paylaştı. Videoda mutlu bir kişi izleyiciye yeni neslin nasıl zengin ve başarılı olacağı konusunda ders veriyor. Başarıya ulaşma konusundaki küçük-burjuva anlatısına ek olarak videoda zengin gençlerin göz alıcı hayatları sergileniyor. Gençler dünyayı özgürce dolaşıyor, yeni diller öğreniyor, ekstrem sporlar yapıyor. 1,1 milyar insanın hiç uçakla seyahat etmediği ülkede yoksul çoğunluğun asla ulaşamayacağı imkânlar adeta insanların gözlerine sokuluyordu. Bu görüntüler de gençler arasında ciddi bir tepki yarattı.
Tüm bu gelişmelerin sonucunda, ülkedeki baskıcı totaliter rejimin uygulamalarına rağmen işçiler, gençler akıllarıyla dalga geçildiğini görüyor, mücadele etmenin yollarını arıyorlar. O yüzden yeni jenerasyon işçiler sosyal medya hesaplarında sömürülen işçilerin, fakir çocukların fotoğraflarını paylaşıyorlar. 1920’lerde yoksullar adına baskıcı toprak ağalarını deviren kişilerin anlatısına yer verilen ve kurgusal bir film olan “Let Bullets Fly (Mermiler Uçuyor)” gibi filmler tekrardan gündem olmaya başlamış durumda. O yüzden “ticaret başlı başına en büyük kamu yararıdır” diyen Jack Ma’nın paylaşımlarının altına “sınıf mücadelesi” veya “Dünyanın Bütün İşçileri Birleşin!” şeklinde yorumlar yazılıyor…
Çin burjuvazisinin adeta bir servet olarak gördüğü muazzam büyüklükte emek gücü barındıran kitleler yıllardır sürdürülen ağır sömürü ve baskı koşullarında yaşamayı sorgulamaya başlıyor. Hayatını anlamlandırma döneminden geçen işçi sınıfı gençliği, yaşadığı koşulların da zorlamasıyla çevresinde gelişen olaylara daha duyarlı hale geliyor. Çin’in “halkçı” burjuvaları işçi sınıfı üzerinden sermayelerini büyütürken mayalanma süreci hızlanarak devam edecektir. Dünyada isyanların gerçekleştiği, ezilen sınıfların kaderinin ortak olduğunun giderek daha fazla anlaşıldığı bugünlerde Çin işçi sınıfının ve onun geleceği olan işçi sınıfı gençliğinin hareketlenmesi muazzam bir umuttur. Çin’deki dev uyanır, işçi sınıfı mücadelesine boylu boyunca atılırsa sömürüsüz bir dünya geleceği için mücadelemiz de muazzam ölçüde büyüyecektir.
link: Beylikdüzü’nden bir eğitim emekçisi, Çin: Gençliğin Kapitalizme Öfkesi Mayalanıyor, 16 Kasım 2020, https://marksist.net/node/7110
Diziler, Menkıbeler ve Gerçekler
Emperyal Dış Politikanın Uçurum Yolculuğu