Emperyalist savaş, ekonomik kriz ve sefalet koşulları emekçileri yaşadıkları topraklardan kaçmaya, iyi bir yaşam umuduyla uzak ülkelere göç etmeye zorluyor. Bir ülkeden diğerine daha iyi yaşam kurmak umuduyla kadın-erkek, çocuk-yaşlı milyonlarca insan göç yollarına düşüyor. Göç yollarında binlercesi, gitmek istedikleri ülkelere varamadan, kimi zaman bir kamyon kasasında kimi zaman da derme çatma botlarla Akdeniz’in karanlık sularında umutlarıyla birlikte yok oluyor. Ya cehennem ıstıraplarından geçerek hayatta kalmayı başaran, hayal ve ümit ettikleri ülkelere ulaşan göçmenler ne yaşıyor?
Göçmen işçi ve emekçiler gittikleri ülkelerde aşağılanıyor, horlanıyor ve egemenlerin kışkırtması sonucunda ırkçı saldırıların hedefi oluyor. Egemenlerin yürüttüğü propagandanın etkisiyle göçmen işçiler ülkenin kaynaklarını sömürenler, yerli işçilerin işlerini elinden alanlar, düzeni bozan ve huzur kaçıranlar, hatta “teröristler” olarak suçlanıyor, damgalanıyor. İşsizliğin, hayat pahalılığının, neredeyse yaşadığımız tüm sorunların kaynağı göçmenler olarak yansıtılıyor. Bu haliyle göçmenler dünyanın her yerinde egemenler açısından kapitalizmin suçlarının üzerini örtmek, sorunlar karşısında işçi sınıfının tepkisinin hedefini saptırmak için kullanılıyor. Göçmenlere duyulan öfke ve nefret faşist partilerin tabanlarını genişletmek için de uygun zemin yaratıyor. Tüm dünyada yükselen ırkçı hareket ve faşist partiler, temel söylemlerini göçmen karşıtlığı ve yabancı düşmanlığı üzerine kuruyor ve güçleniyorlar.
Ancak hayatta her şey karşıtı ile birlikte var. Tüm propagandalara rağmen göçmenlere kardeşlik elini uzatan, “yere batsın sınırlarınız” diyerek göçmenlere yapılanlara karşı harekete geçen insanlar da çoğalıyor. Vicdanı körelmemiş insanlardan biri de 31 yaşındaki kaptan Carola Rakete. Carola Rakete, See Watch 3 adlı yardım gemisinin kaptanıydı. Geçtiğimiz ay 20 mürettebat ile birlikte Akdeniz’de seyrederken İtalya açıklarında 53 göçmenin hayatını kurtardı. 17 gün boyunca bu insanların karaya çıkarılabileceği güvenli bir liman aradı. Gemide yiyecek içecek kalmayıp koşullar ağırlaşınca İtalya izin vermemesine rağmen, gemisini Lampedusa adasına yanaştırdı. Sağlık durumu ağır olan 12 sığınmacı karaya çıkarıldı, ama teknenin limana demirlemesine izin verilmedi. Carola 60 saat daha bekledikten sonra hapis ve para cezasını da göze alarak yasağa uymadı ve tekneyi limana yanaştırıp yolcuları indirdi. Önce “yasadışı göçe yardım ve İtalya karasularını ihlal etmek”ten 10 yıla kadar hapsi istendi. Gözaltına alınan ve ev hapsinde tutulan Carola, verilen karara pek çok ülkeden gelen tepkinin yükselmesi üzerine serbest bırakıldı.
Carola sadece göçmenleri kurtarmakla kalmadı. Tüm dünyaya insan olmanın gereklerini de hatırlattı. Bir kaptan olarak bugün yaşadığı sorunların hiçbiri ile uğraşmak zorunda olmayabilirdi. Hatta kazandığı paralarla rahat bir yaşam sürebilirdi. Ancak “bir yerde zulüm varsa orada direnenler de olacaktır” sözünü haklı çıkartarak egemenlere “buradayım” dedi. İtalya hükümeti göçmenleri Libya’ya geri göndermesini istediğinde şu cevabı verdi: “Benden bu insanları Libya’ya geri götürmemi istediler. Yani savaş olan bir ülkeye. Ben de bana verilen emirlere uymama hakkımı kullandım. Benim hayatım kolay oldu. Üç üniversiteye gittim, 23 yaşında mezun oldum. Beyazım, Almanım, zengin bir ülkede ve doğru pasaportla doğdum. Bunu fark ettiğimde, benimle aynı fırsatlara sahip olmayanlara yardım etmenin ahlâki zorunluluğunu hissetim.”
Egemenlere verilen bu cevap yüreği taşlaşmamış, vicdanı kurumamış insanların sesi olup yankılandı İtalya ile birlikte dünyanın pek çok yerinde. Kaptan, tekneyi yanaştırdığında limanda bekleyen insanlar göçmenleri sevinç gösterileri ve alkışlarla karşıladı. Aslında hem Carola’nın açıklamaları, hem göçmenler limana inerken yaşananlar, hem de Carola’nın serbest bıraktırılması ve para cezasının ödenmesi için yapılan bağış kampanyası kapitalizmin insanları sokmak istediği biçime karşı da bir başkaldırıştı. Burjuva iktidarlar, karşılarında sinmiş, moral olarak dağılmış, haksızlıklara ses çıkaramayan insanlar isterler. Ama bu eylem, insanlık üzerinde beliren kara bulutların arasından sızan ışık huzmelerinden biridir.
Bu olay, egemenlerin Batı dünyası için “demokrasinin ve özgürlüklerin beşiği” şeklindeki propagandalarının nasıl da kof olduğunu bir kez daha gösterdi. Carola, 53 insanın hayatını kurtardığı için yıllarca hapis istemi ile yargılandı. Evet, hayat kurtardığı için! Aynı günlerde bir baba ve 11 aylık kızının Meksika ile ABD’yi ayıran Rio Bravo nehrinden ABD’ye geçmek isterken boğulma görüntüleri “uygar” dünyanın resmini bir kez daha çiziyordu!
Egemenler, kilometrelerce duvar örüyor, milyon dolarları bulan sahil güvenlik sistemleri kuruyorlar. Çünkü Avrupa 2. Dünya Savaşından sonra en büyük göç dalgası ile karşı karşıya. Krizin daha da derinleşmesi ve emperyalist savaşın daha geniş coğrafyaları sarmasıyla göç sorunu daha da büyüyecek ve büyük olasılıkla insanlık daha nice acılar yaşayacak. Bu düzen yıkılmadan acılarımız son bulmayacak. İnsanlık kendisine tarifsiz acılar yaşatan bu çürümüş sisteme eninde sonunda son verecek. O mutlu günleri getirecek mücadeleyi büyütmek için çalışalım.
link: İstanbul’dan bir MT okuru, Göç Dalgası ve Yürekli Bir Kaptan, 15 Temmuz 2019, https://marksist.net/node/6701
Colorado Madenleri ve Ludlow Katliamı