AKP 2023, hatta 2071 yılı için planlar yapıyor. Bu planlarını hayata geçirebilmek için işçi sınıfının sorun çıkarmayacağını garanti altına almak istiyor. Onların planlarına çomak sokmamızı istemiyor. İsyan etmeyen ve itaat eden bir işçi sınıfı istiyor. AKP’ye oy verenlerin önemli bir kesimi de işçi ve emekçilerdir. AKP’ye oy veren emekçilerin, hükümetin işçi ve emekçilere dönük politikalarına tepkileri giderek artmaktadır. İşçilerin itaatkâr davranmayarak tepkisinin büyüme potansiyeli AKP’yi korkutuyor. Bu kesimin çocukları hızla yeni yaşama, işçiliğe uyum sağlıyor. Geleneksel yaşama başkaldırıyor. Bu başkaldırı düzene isyan şeklinde olmasa da sosyal yaşamına yansıyor, giyim kuşamıyla dışa yansıyor. Giyim tarzıyla aslında kendisine dayatılana isyan ediyor. Hem türbanı hem kot pantolonuyla “ben hem inanırım, hem de eski kuşağın bana dayattığı yaşam tarzını reddederim” diyor. İşte kendine oy veren tabanın çocukları hızla değişirken AKP yeni işçi kuşaklarının çalışma ve yaşam koşullarını, yaşadığı düzeni sorgulamasından korkuyor.
Korkuları AKP’yi giderek despotlaştırıyor. AKP her alanda baskıcı, dayatmacı yöntemlerle kendi arkasını sağlamlaştırmaya çalıştığı gibi eğitim kurumlarında da kadrolaşmasını sağlamlaştırıyor. 2014 yılının ortalarından bu yana eğitim kurumlarının yöneticilerine de bir operasyon çekip başta tüm müdürleri yeniledi. Hükümetin hizmetkârı Eğitim-Bir-Sen dışındaki herhangi bir sendikaya üye olan tüm müdürleri kadro dışı bıraktı. Müdür muavinliklerini de acele etmeden aşamalı olarak kendi sendikasından olanlarla doldurmaya başladı. Haziran ayına kadar da bu işini tamamlamış ve tam kadrolaşmasını sağlamış olacak.
İktidardan nemalanma peşinde olan bu hizmetkârlar ordusuyla AKP, daha ana sınıfına giden ağzı süt kokan çocuklara din dersi vermeyi düşünüyor. Zorunlu din derslerinin yanı sıra “seçmeli” aldatmacasıyla da din derslerini çeşitlendiriyor. Şimdiye kadar seçmeli dersler okul idarelerinin “inisiyatifine” bırakılmış durumdaydı. Yeni düzenlemeyle beraber AKP’li okul müdürlerinin “inisiyatifinin” ne anlama geleceği aşikâr!
Seçmeli ders dendiğinde genelde öğrencinin dersi seçtiği sanılıyor. Oysa birçok okulda bu okul idaresinin seçmesi anlamına gelir. Genelde seçmeli ders olarak dayatılan din derslerine karşı yapılan itirazlara, AKP cenahından “canım biz bunu seçmeli olarak veriyoruz, dayatmıyoruz, isteyen seçer, okur, istemeyen okumaz, diğer dersleri seçer” mazeretleri söylenir. Ama kazın ayağı öyle değil. Çünkü okul idareleri bu seçmeli dersleri istedikleri gibi ayarlayabiliyorlar. Birçok okulda seçmeli din dersleri çok pervasız bir şekilde öğrencilere “seçtiriliyor”. AKP’li okul yöneticileri öğrencilere zaten işaretlenmiş dilekçeler dağıtarak ailelerinin yerine imza atmalarını istiyorlar. Böylece ailelerin şikâyet edebilecekleri alanı da ortadan kaldırıyorlar. “Seçmeli ders bu, çocuklar ister seçer, ister seçmez” denilen bu dersler öğrencilere paşa paşa seçtiriliyor. Bu nedenle öğrenciler haftada 5 saat din dersi almış oluyorlar.
AKP örgütsüz gördüğü işçi sınıfına istediği doğrultuda biçim vermek istiyor. Karşısında örgütlü tepki veren, mücadele eden bir sınıf olsa, bu dayatmalar yerine, iktidarını kaybetmemek için ödün verirdi. Sermayenin saldırılarının ve hükümetin gerici politikalarının ancak işçi sınıfının örgütlü mücadelesiyle püskürtülebileceğine inanan ve bu örgütlenme için canla başla çalışan bizler, dillere, inançlara özgürlük istiyoruz, dinsel baskılar son bulsun istiyoruz. Devlet okullarından din dersleri kaldırılsın, devlet dinden elini çeksin, bireylerin ve toplulukların inisiyatifine bıraksın diyoruz.
link: MT okuru bir kadın işçi, İtaatkâr Bir İşçi Sınıfı Olmayalım, 23 Şubat 2015, https://marksist.net/node/3972
Daha Kaç Özgecan Ölecek?
Ukrayna’da İkinci “Ateşkes”