

Erdoğan ve şürekâsı, Goebbels’in propaganda yöntemlerini hatırlatır biçimde, yalanları üst üste sıralıyor. Hitler’in yalanları Alman halkını nasıl kör ettiyse, bugün de Erdoğan’ın yalanlarıyla yoksulların bilinci köreltiliyor. Ancak kendi canları yandığında gerçekleri fark edebiliyorlar.
Erdoğan bir gün “1+1 evler tehlike” derken, ertesi gün “1+1 sosyal konut müjdesi” veriyor. 1150 odalı saraylarda yaşayanlar, halkı aşağılarken “itibardan tasarruf olmaz” diyorlar. Bu pervasızlık, işçi sınıfının örgütsüzlüğünden güç alıyor.
AKP iktidarı, çeyrek yüzyıldır yoksulların ensesinde boza pişiriyor. Semirttikleri burjuvalara isyan etmeyecek, hizmet edecek “dindar, kindar, itaatkâr” nesiller yetiştirmek için toplumun her alanına müdahale ettiler. Kadınların doğum biçiminden çocukların eğitimine, çiftlerin yaşamına kadar her şeye karışıyorlar. Kadın cinayetleri, çocuk istismarları, iş cinayetleri ise sıradanlaştırılıyor.
Konut meselesi de bu yalanların merkezinde. İzbe evlerin kirası bile asgari ücretin üstünde. TOKİ ve inşaat baronları insanları borç batağına sürüklüyor. Alınan krediler ömür boyu çalışmayı zorunlu kılıyor. Taksitler aksadığında ise evler ellerinden alınıyor, yoksullar kira öder gibi ömürlerini tüketiyor.
6 Şubat depremini unutmadık. Binlerce insan çürük binalarda can verdi. Hayatta kalanlar hâlâ konteynerlerde yaşam mücadelesi veriyor. Erdoğan ve müteahhitler yeniden aynı çürük temellerle inşaata başladılar. Zeytinlikler kamulaştırma bahanesiyle talan ediliyor.
İnşaat baronlarının elindeki konutlar satılsın diye şimdi de 4+1, 3+1 daire reklâmlarıyla “çocuk yapın” çağrıları yapıyorlar. Ama işçi sınıfının gençleri artık egemenlerin sorulmasını istemediği soruları da soruyorlar. Geleceklerini düşünüyor, doğacak çocuklarının nasıl büyüyeceğini hesaplıyorlar. Yoksullar, Erdoğan’ın “üç çocuk” siparişlerine inat, bir çocuk için bile defalarca düşünüyorlar.
Gerçek şu: İşçi sınıfı henüz bütünüyle örgütlü değil ama aptal da değil. Bu yalanlara karşı en büyük panzehir, sınıf temelinde örgütlü mücadeledir. Gerçekleri ancak mücadele içinde öğreniyoruz. Tek tek bireyler değil, birleşmiş bir sınıf olarak hareket ettiğimizde, gözümüz de, kulağımız da, yumruğumuz da ortaklaşır. Ve o yumruk kapitalizme indiği zaman, insanca, eşit, özgür bir yaşamın yolu açılmış olur. O yaşamın adı sosyalizmdir. Bugünden bunun için mücadele eden her işçi, insanlaşma yolunda yürüyen onurlu bir emektardır.

link: İzmir’den emekli bir işçi, Yalanlara Kanmamak İçin Örgütlü Mücadeleye!, , https://marksist.net/node/8502
Yalanlara Kanmamak İçin Örgütlü Mücadeleye!
Güvenceli Bir Yaşlılık Ancak Mücadeleyle Gerçek Olur