Samsun’un Canik ilçesinde aşırı yağış nedeniyle Mert ırmağının taşmasıyla meydana gelen selde 12 kişi hayatını kaybetti. İnsanlar, TOKİ’nin dere yatağına inşa edilmiş konutlarının alt katlarında çaresizce ölüme teslim oldular. Araziye para vermemek ve daha fazla kazanmak uğruna feda edilen canların hesabını vermek yerine salına salına ortalarda gezen başta Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar olmak üzere AKP yetkilileri suçu doğanın üzerine yıkıverdiler. Buradan da anlaşıldı ki, gerçek sorumlular gizlenecek, gözümüzün içine baka baka aklanacak ve zeytinyağı gibi su üstüne çıkarılacaklardı. Öyle de oldu. Şimdilerde selde hayatını kaybeden insanlarımızı tıpkı Roboski katliamında olduğu gibi, iş cinayetlerinde vb. olduğu gibi üç kuruşluk kan parası ile susturmaya çalışıyorlar.
Olayın üzerinden çok zaman geçmeden AKP cenahından inciler hızla dökülmeye başladı. Çok yağmur yağmıştı! Ayrıca Rusya’da da sel olmuş, üstelik daha çok insan ölmüştü! Kaderden de kaçılmazdı ki canım! Hem bu kadarı da haksızlıktı, biraz insaflı olunmalıydı! Bu kadar insan konut sahibi yapılmıştı! Ayrıca sel vesilesiyle hayatını kaybeden kapıcı aileleri sayesinde kapıcı daireleri gözden geçirilecek ve bundan böyle kapıcılar da mutlu olacaktı! Daha ne yapsınlardı!
Selin yaşandığı Samsun başta olmak üzere birçok kentte TOKİ, şehir plancıları tarafından uyarılmasına rağmen, bildiğinden şaşmamıştı. TOKİ’ye Allah “yürü ya kulum” demişti. Kim tutabilir, kim denetleyebilir, kim hesap sorabilirdi? Bir gazetenin manşetinde yazdığı gibi “TOKİ direkt Allah’a bağlı” idi. Dere yatağı, sel yatağı, deprem bölgesi demeyip mantar gibi dikti binaları. Binlerce konut, binlerce bina, binlerce gökdelen yükseldi Türkiye’nin dört bir yanında. Bazı bölgelerde 1+1 dairelerin fiyatlarının 2,5 milyon liranın bile üzerine çıktığı bu projeler sözde dar gelirliyi konut sahibi yapmak için başlatılmıştı. Dar gelirliyi konut sahibi yapamadılarsa da, yaşanan bu sel sonrası mezar sahibi yapacaklarını garantilemiş oldular.
Söz konusu para kazanmak, daha çok zengin yaratmaksa kapitalizmde gerisi teferruattır. Bu kadar çok kazanan ve 30 milyar liradan fazla yatırım yaptığından söz edilen TOKİ’nin “başarı”sının sırrı açıktır. İstimlâk parası ödememek için dere yataklarına bile konut dikilmektedir. Emek, zaman ve paradan tasarruf etmek için, konut alanları görülmeden masa başında çizilen standart projelerle binalar yapılmaktadır. Rize Şehir Plancıları Derneği’nin açıklamaları ve uyarıları tehlikenin boyutunu ortaya koymaya yetiyor. Dernek başkanı, “siyasetin yön verdiği canımızı yakan projeler ortaya çıkıyor. TOKİ’den mesela bir imar planı geliyor. Bakıyorum o planı çizen kişi buraya hiç gelmemiş, belki de buranın fotoğrafını bile görmemiş” diyor. Selin ortaya çıkardığı gerçekler, yaşanan felâketin sadece buz dağının görünen yüzü olduğunu, daha büyük felâketlerin kapıda olduğunu kanıtlıyor.
Kamulaştırma yoluyla dar gelirli işçi ve emekçilerden ucuza kapatılan arazilere yapılan bina ve gökdelenlerden büyük bir rant elde edilmektedir. Geçmişte büyük kentlerin dış mahalleleri olarak bilinen yerlerde, şimdilerde gecekondular yıkılıyor ve fiyatları dudak uçuklatan lüks siteler yükseliyor. Giderek sayıları artan zenginler için korunaklı yaşam alanları kuruluyor. Yoksullar ise yine yoksul. Onlar kentin kalbinden sökülüp kent dışına doğru kurulan konutlara gönderiliyor. Verilen konutlar boy boy reklamlar eşliğinde, törenlerle veriliyor. Çekilişlerde ağlıyor insanlar, bütün bir ömür çalışıp sahip olamadığı dört duvara sahip olabildiği için sevinerek. Ama işte o insanlarımızın TOKİ konutlarından sahip oldukları evlerin anahtarları ne acıdır ki mezar anahtarı da olabiliyor.
AKP hükümetinin iktidar olanaklarından da faydalanarak yarattığı önemli rant kapılarından biri olan TOKİ, inşaat projelerinde dev adımlarla yürürken, AKP hükümetini de ihya etmeye devam ediyor. Her açılışını Başbakan Erdoğan miting şovuna dönüştürüyor. Sorgusuz, sualsiz ve hesapsız yürüyor TOKİ.
İnşaatlarında işçilerin kanı, canı vardı. Şimdi kan ve can pahasına yükselen binaların bodrum katlarında yine yoksullar ölüyor. Samsun’da yaşanan sel felâketinin sorumlusu doğa değildir. Bu felâketin sorumlusu AKP hükümetidir. Bu felâketin sorumlusu denetimsiz, sağlıksız, sağlam olmayan konutlarda insanlarımızı yaşamaya mahkûm eden açgözlü burjuvalardır. Bu ölümlerin sorumluları, yarın daha büyük felâketlere, katliamlara mimarlık edeceklerdir.
link: Derya Çınar, Samsun’da Sel ve TOKİ Felâketi!, 27 Temmuz 2012, https://marksist.net/node/3058
Karamsar Burjuvalardan Çöküş Senaryoları
Avrupa’da Ekonomik Kriz Siyasal Tabloyu Değiştiriyor