Parlatın parlatın satın. Sizin işiniz bu; parlatmak... Ne geçerse elinize; Din, iman, ar, namus, vatan bayrak, Parlatıp parlatıp satmak. Savaş satarsınız altın tepsi içinde çeşit çeşit Din için, Vatan için, Bayrak için... Okunmuş üflenmiş ulusal ambalajlı savaş... Öyle bir satarsınız ki Ballandıra ballandıra Dirilip dirilip ölesi gelir insanın. En çok da Aşı ekmeği olmayana Çoluğu çocuğu doymayana satarsınız. Doysun diye değil Alnının ortasından vurulup sizin için ölsün diye... Pençeleriniz kanatırken bağrımızı Bulduğunuz her delikten uzatıp kopasıca başlarınızı Leş gibi kokan ağızlarınızla “Vatan Anamızdır, Namusumuzdur ey millet! Ölünmez mi vatan için! Vatan için ölenlerin ayaklarının altındadır cennet” diye Leş kargaları gibi bas bas bağırırsınız. Dünyada cehennemi yaşattıklarınıza Ahretteki cenneti satarsınız. Vatan ha? Demek vatan! Ulan leş kargaları! Ulan soysuzlar! Siz değil vatanı ananızı bile satarsınız! Din ile yıkarsınız sonra kanlı katil ellerinizi. Suçlarınızın üzerini örtmek içindir bayraklarınız. İnsan için ne varsa, İnsana dair, Size yabancıdır, size düşman. Ve siz ona düşmansınız asırlardır.
16 Şubat 2022
link: Ziya Egeli, Parlatın, 16 Şubat 2022, https://marksist.net/node/7575
... önceki yazı
Yayılan İşçi Eylemleri ve Mücadele Dinamikleri
Yayılan İşçi Eylemleri ve Mücadele Dinamikleri
sonraki yazı ...
Davos’u Derin Endişeye Sürükleyen Tarihsel Gerçeklik
Davos’u Derin Endişeye Sürükleyen Tarihsel Gerçeklik