Hiç mi umudun yok? Şu kadarcık da mı yani? Hani Çiçeğini döküp de meyveye durur ya erik, Boncuk boncuk taneleri olur ya minik minik, O kadarcık da mı yani? Yazık ya sana! Yazık! Seninki de ne katlanılmaz bir fukaralık. Hani dereler Bir deri bir kemik İğne iplik gibi kalır ya incecik Fakat Erişmek için murad-ı maksuda Usul usul, azala azala akar ya son damlasına kadar. Bir damlacık da mı yani? Yazık ya sana! Yazık! Senin ki de ne katlanılmaz bir fukaralık. Aşılmaz sanıyorsun dağları öyle mi? Denizleri geçilmez... Git git bitmez sanıyorsun yolları değil mi? Zalimin çarkı ilelebet döner sanıyorsun. Hele çık yola bir. Hele çek kılıcını, gerisi gelir. Sakın ha! Yanlış anlama. Bir adımcık yol demiyorum şunun şurası Bir solukta varırsın demiyorum ahtettiğin yere. Tek darbede yenersin demiyorum düşmanı. Biliyorum “ha” deyince aşılmayacağını dağların, Denizlerin iki kulaçta geçilmeyeceğini, Üç adımda bitmeyeceğini uzun ince yolların, Ve Tek darbede yenilmeyeceğini düşmanın. Hele bir düş yola, Hele bir at ilk adımını, gerisi gelir Ama el insaf be kardeşim Senin ki de iş değil! Daha “Bismillah” demeden vazgeçiyorsun sen de. Hiç mi umudun yok? Bir adımcık da mı yani? Yazık ya sana! Yazık! Seninki de ne katlanılmaz bir fukaralık.
13 Mart 2022
link: Ziya Egeli, Fukara, 13 Mart 2022, https://marksist.net/node/7595
... önceki yazı
Durmak Yok, Talana Devam!
Durmak Yok, Talana Devam!
sonraki yazı ...
Savaş Karşıtlığı Kılıfında Nefret ve Milliyetçilik Tuzağı
Savaş Karşıtlığı Kılıfında Nefret ve Milliyetçilik Tuzağı