Kapitalist sistem kendini topluma olabilecek en ideal sistem olarak pazarlıyor. Sınıfsal ayrımları gizleyerek, üretilen tüm değerlerin insanlık için olduğunu söylüyor. Oysa gerçek hiç de böyle değildir. İçinde yaşadığımız kapitalist sistem insanlık için değerli olan ne varsa içini boşaltarak onu sırf para ilişkisine indirgemektedir. İnsanların temel ihtiyaçları da (barınma, gıda, sağlık hizmetleri vs.) bu durumun dışında değildir.
2015 yılında ABD’de üç bin AIDS hastasının düzenli olarak kullanmak zorunda olduğu Daraprim denilen bir ilaç vardı. Bağışıklık sistemi olmayan AIDS hastalarını parazitlerden koruyan bu ilaç hastalar için hayati öneme sahipti. Martin Shkreli adında bir kapitalist Daraprim’in haklarını satın aldı. İlacın fiyatını bir gecede 13,5 dolardan 750 dolara çıkarttı. Fiyatın yükselmesi piyasada ilacın bulunmasını zorlaştırdı. Sigortası olanlar ve ilacı alabilecek parası olanlar ilacı almayı başardı. İlacı alacak parası olmayan yoksul emekçilerin bazılarıysa bu süreçte hayatını kaybetti. Shkreli’ye bu olayla ilgili dava açıldı. Bunu neden yaptığını soran savcıya sırıtarak “çünkü yapabilirim” diyen Shkreli dava sonunda ceza aldı. Ancak aldığı ceza daha sonra kefalete çevrildi ve Shkreli serbest bırakıldı.
Bu olay şımarık ve açgözlü bir kapitalistin sebep olduğu münferit bir olay gibi görünebilir. Ancak durum çok başkadır. Shkreli’nin bir küfür gibi sarf ettiği “çünkü yapabilirim” cümlesi kapitalizmin adeta bir özetidir. Şimdilerde birçok kapitalist tarafından utanmazca dillendirilen “vicdanlı kapitalizmin” vicdanı işte bu kadardır. Bu bakımdan Martin Shkreli’yi serbest piyasa ekonomisinin en samimi savunucusu sayabiliriz. Yani yaşadığımız tüm bu sıkıntılar kapitalizmin bunları “yapabilmesinden” ileri gelmektedir. Nedeni çok basittir “çünkü yapabilir”!
Parası olmadığı için özel hastanelerin acil kapılarından geri çevrilen insanlar, pahalı kanser ilaçları nedeniyle tedavi olamayan kanser hastaları, yüksek fiyattan satabilmek için stoklarda bekletilen ilaçlar; tüm bu olgular sağlığın kapitalizmin tekelinde bulunmasından kaynaklanmaktadır. Kapitalizm sağlığı parayla alınıp satılabilen basit bir metaya dönüştürmekte. Kapitalistin motivasyonu kârdır. Para ile alınıp satılan ve artık metalaşmış olan şeyin insanlar için ne ifade ettiği, onun insanlar için önemi, parası olmayan insanların ona ulaşıp ulaşamaması bu motivasyonu etkilemez.
Her şeye kâr gözüyle bakan kapitalizm, insanlık için hayati öneme sahip tıbbi konuların araştırılmasına değil insanların uzun süreli kullanacakları ilaçların araştırılmasına ve üretimine yönelmiş durumda. Bilimsel ve teknolojik imkânların bu denli gelişmiş olduğu günümüzde kolayca tedavi edilebilecek birçok hastalık çözümsüz bırakılmakta. Hastalıkları tedavi etmek yerine hastalıkla yaşamayı sağlayan ilaçların yüksek kâr getirisinin esas amaç olmasına, bu amacın ilaç endüstrisinde ilk sıralarda yer almasına şaşmamak gerek. Tüm bilimsel ve teknolojik gelişmeler insanlığın ihtiyaç duyduğu ölçüde değil kâr güdüsünün izin verdiği ölçüde oluyor. Günümüz dünyasında milyonlarca yoksul emekçi çeşitli hastalıklarla boğuşuyor. İnsanların yaşam kalitesi düşüyor. Yoksul işçi-emekçiler sürekli almak zorunda kaldıkları ilaçlara para yetiştirmeye çalışıyor. Ölümü gösterip sıtmaya razı eden bu bataklıkvari sistem aslında sıtmanın da ölümün de tek kaynağıdır.
Ancak bizler ne sıtmaya ne de ölüme razıyız. Tüm değerleri üreten bizler bu çileleri çekmek zorunda değiliz. Şu anda dünyada sağlık dâhil insanlığın bütün ihtiyaçlarını karşılayacak teknolojik, bilimsel imkânlar bulunmaktadır. İnsanın, insanca yaşadığı, bilimin ve teknolojinin gerçekten insanlığa hizmet ettiği bir dünya hayal değil. Bu dünyanın inşası ancak kapitalizm bataklığını kurutmakla mümkündür. İnsanlığın tüm zincirlerini kırdığı, bilimin, teknolojinin özgürce tüm insanlığın hizmetine sunulduğu sosyalist bir dünya kurmak bizlerin elinde. Bu dünyayı gerçekten yaşanılabilir bir yer yapmanın tek yolu kapitalizme karşı örgütlü mücadeleden geçiyor.
link: Mersin’den işsiz bir eczacı, Her Şey İnsanlık İçin mi?, 16 Ekim 2017, https://marksist.net/node/5950
Las Vegas Katliamı ve Kapitalist Toplumun Cinneti