İşçi sınıfının kadınları, emekçi kadınlar, ne zaman ki ezilen sınıfın bağrında fırtınalar kopmaya başlasa, ne zaman ki dalgalar “güvenli limanları” dövmeye başlasa hep sınıflarının safında yer aldılar. İşçi sınıfının ilk iktidar deneyimi olan Paris Komününe giden süreçte de emekçi kadınların rolü son derece büyüktü. Emekçi kadınların mücadele tarihinin en parlak, en görkemli sayfalarından biridir Paris Komünü.
Tıpkı bugün olduğu gibi o dönemde de egemenler, ekonomik ve politik olarak bulundukları sıkışıklıktan kurtulmanın yolunu savaş olarak görüyorlardı. Bunun sonucunda da Prusya’ya savaş açılmış, ancak en ağır faturayı yine emekçiler yoksullukla, açlıkla ödemişlerdi. Tüm bunlara rağmen bu duruma tepki gösterenlere karşı da tam anlamıyla bir cadı avı başlatılmıştı. Fransa işgal edilmişti. Ancak egemenlerin tek korkusu silahlanmış işçilerdi. Montmarte tepsindeki topları almak için harekete geçen askerlerin karşısına ilk emekçi kadınlar dikildiler. Kadınlar, silahları teslim etmeyeceklerini söylediler. Askerlere seslenerek “bize mi ateş edeceksiniz? Bize kardeşlerinize. Siz kocalarımız, çocuklarımız” dediler ve askerlerin kendilerinden yana saf tutmasını sağladılar.
Devrim başlamıştı bir kere ve suyun önünü emekçi kadınlar açmıştı. 72 günlük kısa bir sürede yıllarca konuşulacak, onlarca ders çıkarılacak koca bir destan yarattılar göğü fethe çıkan Komünarlar. Emekçi kadınlar da bu süreçte cephede en önde erkek sınıf kardeşleriyle Komün için omuz omuza çarpıştılar. Yıllarca erkek işi olarak görülen siyasete dâhil oldular. İşçi sınıfının siyasetini yaptılar. Kadınları ve erkek sınıf kardeşlerini Komün saflarına çağıran gazeteler çıkardılar. Concorde Meydanı artık kızıl bayraklı kadın Komünarların meydanı haline gelmişti. Kızıl bayraklarıyla yürüyen kadınlar, dosta güven düşmana ise korku salıyorlardı. Bu onurlu mücadelede pek çoğu hayatını yitirdi, pek çoğu ise yakınlarını. Ancak kendilerini acılara boğmak yerine inandıkları ve düşünü kurdukları dünya için bedenlerini siper ettiler.
Emekçi kadınlardı onlar, sıradan kadınlar. Ancak önlerinde özlemini duydukları dünyayı kurmanın yolu açılmıştı bir kere. O yoldan yürümeyi seçtiler ve geri dönmeyi reddettiler. Bu onurlu mücadeleye katılmak için çağırdıkları kadınlara şöyle seslendiler: “Ya kazanmak ya da ölmek zorundayız! «Sevdiğimi kaybedecek olduktan sonra davam kazanmış neye yarar?» diyenler, şunu iyi biliniz ki sevgililerinizi kurtarmanızın tek bir yolu vardır: onlarla birlikte mücadeleye katılmak.” 150. yılında Paris Komünü bizlere yol göstermeye, rehberlik etmeye devam ediyor. Selam olsun göğü fethe çıkan Komünarlara!
link: Kocaeli’den bir kadın işçi , Göğü Fethe Çıkanlara Selam Olsun, 20 Mart 2021, https://marksist.net/node/7318
Paris Komününün Sönmeyen Ateşi
Selam Olsun Tarihin İlk İşçi İktidarına, Paris Komününe!