Savaş, yoksulluk, açlık, sömürü… Bütün sorunlarımızın kaynağı kapitalizmdir. Kapitalizm ortadan kalkmadıkça toplumsal özgürlük asla mümkün olamayacak! Kapitalizmi ortadan kaldıracak olansa devrimci işçi sınıfıdır! İşçi sınıfı iktidarı bütün ülkelerde ele alacak ve sınıfsız topluma geçişi sağlayacaktır! Bu konuda tarihteki somut en büyük adımsa 1917 yılında yani Birinci Emperyalist Dünya Savaşı devam ederken gerçekleşen Ekim Devrimidir! Ekim Devrimi gerçekleşti ve savaş da burjuvazinin devrimin yayılmasına dair haklı endişesi sayesinde sonlanmak zorunda kaldı. Ekim Devrimi bugün 106 yaşında! Tarihte ilk kez işçi sınıfı iktidarı ele geçirdi ve sınıfsız bir dünyaya giden yolu araladı. O yol tamamlanamamış olabilir fakat Ekim Devriminin bizlere bıraktığı muazzam deneyimler bugün hâlâ canlılığını koruyor ve tamamlanması gereken yolun nasıl bir mücadelenin ürünü olduğunu anlatıyor!
Bugün yeniden bir emperyalist paylaşım savaşının içinden geçmekteyiz. Kapitalizm tarihsel bir kriz yaşamakta ve burjuvazi bu krizi aşmak için her yeri cehenneme çevirmeye ant içmiş gibi davranmaktadır. Yakın tarihte emperyalist savaşın cephesi haline gelen Suriye ve Ukrayna’da sorunlar çözülebilmiş değil. Yüz binlerce emekçinin bu savaşlarda ölmesi, milyonlarcasının yerinden yurdundan edilmesi, göç etmesi egemenlerin umurunda değil! Gerek Asya gerek Afrika gerek Ortadoğu… Bütün dünyada sular ısınıyor ve giderek savaş derinleşiyor.
Bugünlerdeyse bu savaşa yeni bir halka eklenmiş durumda. Kangren haline dönen Filistin sorunu üzerinden emperyalistler hesaplaşıyorlar. Gazze’deki insanlar, bütün dünyanın gözleri önünde bombaların hedefi olmakta ve çoluk çocuk demeden, hastane, okul fark etmeksizin bombalarla, kimyasal silahlarla yaşamdan koparılıyor! Kimi egemenler İsrail egemenlerine bu konuda açıktan destek verirken kimileri ise timsah gözyaşları döküyor ya da kınamayla yetiniyor. Burjuvazinin ikiyüzlülüğü bütün çıplaklığıyla bu sorunda gösterdikleri tutumlarda ortaya çıkıyor. Kürt sorununda olduğu gibi Filistin sorununda da bu ulusların en temel siyasi hakları tanınmıyor, bu halklara en haklı talepleri için büyük bedeller ödetiliyor. Elbette ki bütün insanlar esas özgürlüğü sınıfsız toplumda, komünist toplumda göreceklerdir; fakat kapitalizme içkin sorunların çözümünde bile egemenler halkları birbirine düşmanlaştırmaktan ve yaşam hakkını ihlal etmekten imtina etmiyorlar. Ezilen ulusların sorunu çözülmedikçe ezen ulusun da özgür olamayacağı gerçeği gün gibi ortada.
Bu sorunda da ezilen halklara büyük bedeller ödetmeyecek çözümün yine devrimci işçi sınıfıyla olacağını Ekim Devrimi bize örnekledi: “…Yıllar boyunca Çarlığın halklar hapishanesinin mahkûmu ve kurbanı olan bu uluslar, nihayet 1917 devrimiyle birlikte özgürlüklerine kavuşmuşlardı. Devrimle birlikte tüm uluslara bağımsızlık hakkı verilmiş, bunlardan başta Polonya ve Finlandiya olmak üzere bir kısmı kendi bağımsız burjuva ulus-devletlerini kurmuşlardı.”[*] Ekim Devriminin yıldönümünde, Filistin bugün yangın yeriyken bu gerçeği hatırlamanın, hatırlatmanın çok önemli olduğu ortada.
Birinci ve İkinci Dünya Emperyalist Paylaşım Savaşında burjuvazi içine düştüğü köklü krizleri aşmak için savaş seçeneğine sarılmıştı. Milyonlarca emekçi bir avuç azınlığın çıkarları uğruna ya cephelerde ya da yaşadığı evinde tepesine bombalar düşerek yaşamını yitirmişti. Savaş işçi sınıfı için daha fazla açlık, yoksulluk daha fazla ölüm demekti. Rusya’da Birinci Dünya Savaşı sürecinde milyonlarca yoksul Rus köylüsünün, işçisinin ölmesiyle bu savaşın işçi sınıfının savaşı olmadığı ve savaşın egemen sınıf olan burjuvaziye yaradığı anlaşılıyordu. Fakat bu anlaşılma kendiliğinden ortaya çıkan bir durum değildi. Rus işçi sınıfı öndersiz değildi. Yıllarca fabrikalarda, evlerde, mahallelerde örgütlenen Bolşevikler, yaşanan savaş sürecinde de gerek cephelerde gerekse fabrikalarda savaşın bizim savaşımız olmadığını bıkmadan, usanmadan anlatıyordu. Kitlelerin bu fikirleri kavraması, sabırlı, sebatlı bir mücadelenin ürünüydü. Ve yaşanan süreçte işçi sınıfı başka uluslardan işçileri öldürmek için verilen silahları böylece “Baş Düşman İçeride!” diyerek Rus egemen sınıfına yöneltmeyi bildi.
Devrimci durumu devrime götüren süreçte Ekim Devrimi bize muazzam dersler veriyor. Savaşa son verecek olan ve uluslara barış getirecek olan sosyalist devrimin anlaşılması, özümsenmesi konusunda Ekim Devrimini içselleştirmek ve Bolşevik mücadeleyi kavramak gerek!
Devrimci işçi sınıfı Bolşevikler önderliğinde savaşın gidişatını belirlemiş ve barışı sağlamıştı, uluslara kendi kaderini tayin hakkını da kayıtsız şartsız yine Ekim Devrimi sağlamıştı. Bugün de yürüyen ve büyüyen emperyalist paylaşım savaşını durduracak olan devrimci işçi sınıfıdır. Arap-Yahudi, Türk-Kürt, siyah-beyaz fark etmeksizin işçi sınıfı enternasyonal birliğini oluşturup hareket etmelidir. Bizler dünya işçi sınıfı olarak kaderimizin tamamıyla ortak olduğu bir durumdayız ve ortak hareket edip, kapitalizmi yıkıp, sınıfsız, sömürüsüz, savaşsız, özgür bir dünyayı kurmalıyız! Gelecek bizim ellerimizde!
Yaşasın Ekim Devrimi!
Yaşasın İşçilerin Birliği, Halkların Kardeşliği!
link: Mersin’den bir MT okuru, Emperyalist Savaşa Karşı Ekim Devrimi , 8 Kasım 2023, https://marksist.net/node/8112
Rejim Yargısı Keyfi Zorbalıkta Sınır Tanımıyor