Kapitalist sistemin sigortaları attıkça gerçek yüzü daha da açığa çıkıyor. Tüm dünyayı sarsan ekonomik bunalımın faturası ezilen ve sömürülen kitlelere kesiliyor. Açlığa, yoksulluğa, işsizliğe terk edilen emekçi kitleler yaşamla ölüm arasında ince bir çizgide bulunuyorlar. Her geçen gün istatistik verileri işsizliğin, açlığın, yoksulluğun arttığını gösteriyor. Kapitalist sistemin içine girdiği kriz ve emperyalist savaşlar nedeniyle birçok insan ölüm kalım mücadelesi veriyor.
Afrika’da, Asya’da milyonlarca insan, yiyecek bir parça ekmek, içecek bir damla temiz su bulamadığı için hayata gözlerini yumuyor. Oysa dünyada üretilen ürünler, yiyecekler, patronların kârına kâr katmak için değil insanlık için kullanılsaydı milyonlarca çocuk ölmeyecekti. Bu denli büyük ölçekli bir üretim varken bir insanın açlıktan ölmesi doğal bir ölüm müdür? Açlık, yoksulluk küçücük bedenlerin kara talihi midir?
Kapitalistlerin çıkarları temelinde yürüyen savaşlarda yaşamını yitiren binlerce çocuk neden öldüğünün, öldürüldüğünün farkında mıydı? Yıllardır Afrika kıtasında, Filistin’de, Kürdistan’da vb. birçok yerde binlerce çocuk patronların kâr hırsı sebebiyle katledildi.
Kapitalist sistemin içine girdiği ekonomik kriz derinleştikçe tüm dünyada yoksulluk ve savaşlardan ölümler artacak. Bu insanlığın yaşaması gereken bir kader mi? Elbette değil. İnsanların açlıktan ya da savaş nedeniyle ölmediği, çocukların yaşamlarının ellerinden alınmadığı bir dünya mümkün. İnsanın insanı sömürmediği, işsizliğin, açlığın, krizlerin ve savaşların olmadığı bir dünya mümkün. İnsanının insanca yaşayabileceği bir dünya ancak işçi sınıfının enternasyonalist bilinç ve örgütlülük düzeyinin yükseltilmesiyle mümkündür. Gelecek örgütlü işçi sınıfının elleriyle yeşerecektir.
link: İ. M., Çalınan Yaşamlar, 4 Mart 2009, https://marksist.net/node/2048
Burjuvazinin “Oy”ununa Gelme!
Failleri Belli, Kayıplar Nerede?