![](https://marksist.net/sites/all/modules/print/icons/print_icon.png)
![](https://marksist.net/sites/all/modules/print/print_mail/icons/mail_icon.png)
6 Şubat Maraş merkezli depremlerin ardından iki yılı geride bıraktık. Peki dönüp baktığımızda gördüğümüz manzara nedir? Neler çözüldü? Bütün sorunlar geride mi kaldı, yoksa katlanarak devam mı ediyor? Depremin ilk anından beri büyük sorun olan barınma ihtiyacı ne kadar giderildi? Yıkımdan kaynaklı ortaya çıkan asbestli hava sorunu çözüldü mü? Hastaneler, okullar, ulaşım ne kadar etkin durumda?
Yukarıda sorulan soruların cevapları maalesef ki genel anlamıyla olumsuz! Depremle birlikte ortaya çıkan barınma sorunu halen giderilebilmiş değil! Geçtiğimiz günlerde yapılan bir basın açıklamasında Malatya Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu, şehrin deprem sonrası geldiği noktayı değerlendirdi. Sadıkoğlu, “Şu ana kadar kura çekimi yapılan konut sayısı sadece 26 bin 305. İhtiyacın yüzde 25’i karşılanmış durumda. Bugün ikinci yılına giriyoruz ve anahtar teslim oranı sadece yüzde 10 seviyelerinde. Teslim edilen işyeri ise hiç yok!” dedi. Üstelik bunu söyleyen bir sermaye örgütünün başkanı. Çekilen çileler emekçilerin dilinden dinlendiğinde durumun çok daha vahim olduğu görülüyor. Malatya olsun, Adıyaman olsun, Hatay olsun, Maraş ve diğer iller olsun baktığımızda gördüğümüz manzara her yerde aynı!
Deprem değil kapitalizm öldürür denmesi boşuna değildir. Doğal afetler insanlık tarihi boyunca yaşanmış yaşanıyor, fakat doğal afetlerin doğal olmayan felâketlere dönüşümü gözünü kâr hırsı bürümüş kapitalistler ve onların sözcüleri eliyle bizlere yaşatılıyor! Büyük çoğunluğu fay hatları üzerine kurulu bir coğrafyada, göz göre göre gelen ve bunun karşısında hiçbir önlem alınmayan depremler yaşadık. Bu durum bizlere dün olduğu gibi bugün de kapitalist sistemde egemenlerin kâr hırsı karşısında emekçilerin canının hiçbir kıymetinin olmadığını tekrar tekrar anlatıyor. Alınmayan önlemler yüzünden canlarımızdan oluyoruz. Üstelik hiçbir sorumludan hesap sorulamaması ve aksine adeta sorumluların ödüllendirilmesi bizlerdeki öfkeyi büyütüyor.
Sadece deprem örneğinde değil daha birçok örnekte bu sonuçları görüyor ve yaşıyoruz. Büyüyen iklim krizi nedeniyle meydana gelen orman yangınları, seller, kuraklık ve dahası… Yine alınmayan önlemler yüzünden onlarca, yüzlerce insan can veriyor. Geride kalanlar ise bir dolu sorunla boğuşmak zorunda kalıyor. Dönüp bakıldığında yaşanan bu felâketlerin hiçbiri üstesinden gelinemeyecek, çözülemeyecek sorunlar değildir. Ancak kapitalistler alınacak önlemleri maliyet unsuru olarak görmekte ve almamakta! Yine geçtiğimiz günlerde yaşanan otel yangınında da alınmayan basit önlemler ve gerekli denetimlerin yapılmaması neticesinde 78 insan can verdi! Yangında ölenlerin yarısını çocuklar oluşturuyor… Olay sonrasındaki manzara ise bakanlığın suçu belediyeye atması, denetimlerin zamanında yapılmaması ve sonrasında ise olayın örtbas edilme çabası… Türkiye’deki siyasi iktidarın, yöneticilerin pervasızlığı, vurdumduymazlığı bir yana kapitalizm altında dünyada yaşanılan örnekler de bizlere bambaşka bir çerçeve sunmuyor. İklim krizi yüzünden doğal olmayan afetler her yerde dünden daha fazla gerçekleşmekte. Emekçilerin yaşamı kararmakta, kapitalizm altında nefes almak giderek zorlaşmakta.
Ne geçmişte kaldı deprem ve diğer afetler ne de gelecekte yaşanmayacağının bir garantisi var! Bu tür olayların faciaya dönüşmesinin önüne geçmek için örgütlenip hesap sormamız gerekiyor. İşçi sınıfı olarak örgütlü gücümüzü büyütmekten başka çaremiz yok. Bizleri umursamayanları başımızdan def etmek de, onların düzeni olan kapitalist sistemi yok etmek de bizim elimizde!
![Share](/sites/mtw7/files/pictures/icons/share.png)
link: Mersin’den bir grup MT okuru, Büyük Depremin Üzerinden İki Yıl Geçti, Ne Değişti?, 6 Şubat 2025, https://marksist.net/node/8437
Burjuva Devletin Karanlık Yüzü
6 Şubat 2023: Unutmadık, Affetmeyeceğiz, Hesap Soracağız!