Birleşmiş Milletler İnsani İşler Komisyonunun hazırladığı Yemen’le ilgili raporda, 2 milyon kişinin yaşamak için acil gıda yardımına ihtiyaç duyduğu, çocuklar arasında yetersiz beslenmenin yüzde 60 arttığı, her 10 dakikada bir çocuğun önlenebilir nedenlerden dolayı yaşamını yitirdiği anlatılıyor. Raporda, uygulanan ambargonun sivillerin üzerinde olumsuz etkisi olduğu, önemli ilaçların ülkeye sokulmadığı, ölümlerin çoğalacağı belirtiliyor.
Savaşın yakıp yıktığı Yemen’de en az 10 bin kişinin öldüğü, 3 milyon kişinin evsiz kaldığı, milyonlarca insanın açlıkla mücadele ettiği ve bu sayıların her geçen gün arttığı bilgileri dünyanın çeşitli insani yardım kuruluşları tarafından da dile getiriliyor. Gıda ihtiyacının yüzde doksanını yurtdışından ithal eden Yemen’in, limanlarına ambargo uygulanması gıda ve ilaç krizine yol açıyor. Bunun yanı sıra Suudi Arabistan’dan kalkan savaş uçakları Husilerin kontrolündeki şehirleri bombalıyor ve yüzlerce masum insanın ölümüne neden oluyor. Bu insanları tedavi edecek hastaneler sağlık hizmeti veremiyor. Sivil toplum örgütleri, sürekli yardım çağrısında bulunuyor. Ancak emperyalist ülkelerinin egemenleri yardım yerine Ortadoğu’daki paylaşım savaşından daha çok pay kapabilmek için büyük savaş yığınağı yapıyorlar.
Myanmar’da katledilen ve zorunlu göçe tabi tutulan Rohingyaların durumu da benzerdir. Myanmar hükümeti Rohingyalara yardım götüren kuruluşları bölgeye sokmuyor. Zaten devlet güçleri, yardım kuruluşlarının ülkeden gitmesi için ellerinden geleni yapıyorlar. Myanmar hükümeti, BM inceleme komisyonunu Arakan’a sokmayacağını duyurdu. Zaten Dünya Gıda Programı (WFP), Arakan’daki gıda yardımı faaliyetlerini “güvenlik sorunları” nedeniyle askıya aldığını açıklamıştı.
BM, Asya ve Afrika’da toplam 34 ülkede çatışma, ambargo, iç savaş gibi nedenlerle insanların açlık çektiklerini belirtiyor. Egemenlerin ambargo ve kuşatmalarla insanları aç bırakması yeni bir yöntem değil. Bu sistem devam ettiği sürece egemenlerin kapışmasında milyonlarca işçi, emekçi yoksul insan ambargolarla, açlıkla, bölgesel savaşlarla yok olacak.
Bu düzen içersinde burjuva iktidarların bize verebileceği olumlu hiçbir şey yok. Onların tek derdi sistemin devam etmesini sağlamak, sermaye sınıfının ve egemenlerin taleplerini yerine getirmektir. Bu yüzden dünya işçi sınıfının tek kurtuluşu sınıf bilinci ile donanıp örgütlenmesi, kendi sınıfının mücadelesini vermesidir. O zaman kapitalist sistem tüm aygıtları ile yok edilebilir, toplumsal dönüşüm sağlanır ve insanın insanı sömürmediği, eşitsizliğin ortadan kalktığı, savaşların, kıtlıkların, yoksullukların yaşanmayacağı yeni bir düzen kurulur.
Kapitalizmi yıkacağız, sınıfsız bir dünya kuracağız!
link: Esenyurt’tan bir mağaza işçisi, Bu Düzen ya Değişecek ya da Değişecek!, 22 Ekim 2017, https://marksist.net/node/5969
Semih’e Tahliye, Nuriye’ye Tutukluluğun Devamı Kararı
Totaliter Rejimin Payandası Tarikat ve Cemaatler İhya Ediliyor