Avusturya’nın başkenti Viyana, bu sıralar alışılmamış ölçüde hareketli günler yaşıyor. 1 Mayıs kutlamalarının ve aynı gün yapılan anti-ırkçı mitingin üstünden 2 hafta geçmesinin ardından, 13 Mayıs günü ülkedeki bütün sendikaların aktif destek verdiği 20.000 kişilik bir işçi mitingi daha yapıldı. Viyana’nın en büyük meydanı olan Schwarzenberg Platz’da gerçekleştirilen ve büyük bir sahne ve dev bir ekranın da kurulması sonucu daha medyatik bir havada seyreden mitingin şiarı “Wir verzichten nicht” olarak belirlenmişti. “Vazgeçmeyeceğiz!” şeklinde Türkçeye çevirebileceğimiz bu parolayla Avusturyalı işçiler burjuvazinin iktidarına taviz vermeyeceklerini vurguluyorlardı.
Ekonomik krizin faturasını işçi sınıfının ve emekçi halkın sırtına yüklemeye çalışan Avusturya burjuvazisinin ve onun sadık iktidar partilerinin işçi sınıfını bir şekilde karambole getirip toplu sözleşme görüşmelerini sürüncemeye uğratmaya çalışması, işten atmaların yaygınlaşması, mesai saatlerinin kısaltılması, buna paralel olarak ücretlerin kırpılması ve buna benzer emek düşmanı bütün politikalara karşı kitlesel bir tepkiydi bu miting. Sendikalara bağlı çeşitli işkollarından işçilerin yanı sıra, her zaman olduğu gibi anti-faşist, ilerici, demokratik, devrimci gençlik örgütleri de mitinge pankartları ve kortejleriyle katıldılar ve bildirilerini dağıttılar. Örgütlerin afiş ve pankartları üzerinde, “Sosyal uzlaşma değil, sınıf savaşı”, “Kapitalizme tedavi değil ötenazi lazım” gibi sloganlar yer alıyordu. Kitleye hitaben yapılan konuşmalar tamamlandıktan sonra, kortejler halinde yürüyüşe geçildi ve Viyana halkının meraklı gözlerle izlediği bu gövde gösterisi, Viyana Ticaret Odası önünde yapılan kapanış konuşması ile sona erdi.
Avusturya bütün gelişmişliğine ve zenginliğine rağmen, sonuç olarak dünya kapitalist sistemine entegre olmuş bir ülke ve küresel kriz bu ülkenin sosyal-ekonomik temellerini şiddetli biçimde sallıyor. Daha önce hükümetin resmi ağızlarının yaklaşık %2,7 olarak verdiği ekonomik küçülme oranı beklentisi, daha sonra %3’ün üzerinde tahmin edilmeye başlandı. Satın alma gücü son derece düşük olan ve bu zenginliğin içinde açlık tehlikesiyle karşı karşıya kalması işten bile olmayan “dibe vurmuş” bir gelir grubu için, sadece belediyenin verdiği yoksulluk belgesiyle çok ucuza alışveriş yapılabilen sosyal yardım amaçlı marketler bile açıldı. Realist ve bilimsel istatistiklere göre Avusturya’da milli servetin %70’i, nüfusun en zengin %10’unun elinde toplanmış bulunuyor. Avusturya jet sosyetesi paralarını nerelerde yiyeceğini bilemezken, özel uçaklarıyla dünyanın en lüks eğlence ve alışveriş merkezleriyle Viyana arasında mekik dokuyup ozon tabakasının biraz daha incelmesine naçizane katkıda bulunurlarken, her yıl geleneksel olarak yapılan Viyana devlet opera balosunda dünyanın diğer azgın ve seçkin burjuvalarıyla birlikte halkın gözünün içine baka baka şampanyalar patlatıp valsler yaparak kurtlarını dökerlerken, bu ülkenin vergi ve sigorta primi ödeyen, 900 euro gibi komik bir ortalama ücret için bir ay çalışan emekçi halkı, onların düzeninin sorumlu olduğu ekonomik krizin yükünü sırtlanmak zorunda kalıyor. Burjuva siyasetçiler daha şimdiden ülkedeki emeklilik sisteminin büyük bir çöküş eğiliminde olduğunu, emekli sandığı kesintilerinin emekli maaşlarını karşılamakta yetersiz kaldığını ima edip, işçi ve emekçilere bir de özel sigorta kurumlarında emeklilik sigortası yaptırmalarını salık veriyorlar. Sigorta şirketleri biraz daha zengin olsun, kapitalizm ejderhasının midesine biraz daha fazla sermaye aksın diye…
link: Avusturya’dan A.E., Avusturya’da Dev İşçi Mitingi, 16 Mayıs 2009, https://marksist.net/node/2116
Obama’nın Ziyareti ve Emperyalist Planlar
1 Mayıs Artık Gerçek 1 Mayıs Olmalı