Üzerinde yaşadığımız gezegen gerçekten harika bir yer. Kaplıcalar, buzullar, şelaleler, ormanlar vb. birçok yer mevcut. Dünyanın bunca güzel yere sahip olması bir yana, bir de insan şunu merak ediyor; dünya üzerindeki tesisler kim tarafından inşa ediliyor? Kim bu tesislerden yararlanıyor? Bu soruların cevaplarına ne yazık ki patronların medyasında rastlamak mümkün değil. Medya peki nasıl bir gündem sunuyor?
Kapitalist sistemin egemen olduğu dünyamızda tüm üretim işçi sınıfı tarafından yapılıyor. Ayağımızın altında duran asfalttan tutalım da ihtişamlı gökdelenlere kadar her şeyi işçiler inşa ediyorlar. Gelgelelim bu emeklerinin karşılığında işçilere yoksulluk ve sömürüden başka bir şey düşmüyor. Dünya nimetlerine ulaşamamak bir yana bir de sömürü, baskı, yasaklar, tazminat gaspı, iş kazası, iş hastalıkları, savaş, kriz, yoksulluk gibi sorunlarla karşı karşıya kalıyor işçi sınıfı. İşçilerin bu kadar çok sorunu varken hiçbiri medyada yer bulmuyor. Medya bunlara gözlerini kaparken, bir de üstüne işçilere gündem olarak, dünya zenginlerinin sabah zevklerinden bahsediyor. Peki, dünya zenginleri sabahları ne mi yapıyor?
• Sergey Brin – 34,2 milyar dolar serveti var. Google-Googlex şirketinin sahibi. Parkinson hastalığından korunmak için sabah vitamini bol bir kahvaltı ile yeşil çay içiyor. (Buna karşın dünyada çok fazla emekçi daha yaşı gelmeden bu hastalığa yakalanıyor.)
• Bill Gates – 30,2 milyar dolar serveti var. Sabahları 1 saat koşuyor ve ardından zengin protein içeren bir kahvaltı yapıyor. (Biz işçiler ise daha uykumuzu alamamışken kalkıp uzun çalışma saatlerinde gece gündüz demeden çalışıyoruz ve kahvaltı aklımızın ucundan geçmiyor.)
• Jack Ma – 21,8 milyar dolar serveti var. Her sabah tai-chi meditasyonu yapıyor ve bunun için kendine özel bir hoca tutmuş.( Biz işçiler ise kimimiz sabahlara kadar mesai yaptıktan sonra dahi yeterince dinlenemeden alabildiğine çalışıyoruz, sömürülüyoruz.)
İşte medyanın bizlere sunduğu gündemden benim rastladıklarım. Ancak bu gündem hiç de bizim sorunlarımızı yansıtmıyor. Patronların medyası biz işçilere gündem olarak zengin olma hayallerini sunuyor, her şeyin zengin olunca çözülebileceğini söylüyor. Ama dünyanın hali ortada; yüz milyonlarca kişi işsiz, savaş her gün daha da genişliyor, dünya üzerinde milyarlarca aç insan mevcut. İşçiler ölümüne çalışıyor, çabalıyor. Buna rağmen sorunları azalmıyor, artıyor. Sistem ve onun hizmetindeki medyası, biz işçilere bireysel kurtuluşu aşılamak istiyor. Kişisel olarak zengin olmak yeterli deniyor. Evet, kişisel olarak zengin olmak elbette mümkündür. Ancak dünya halklarının tüm insanlık için zenginliğe ihtiyacı var. Bu sistem dünya halklarına bunu verebilir mi?
Emekçiler için zenginlik üretmek kapitalist sistemin doğasında yoktur. Kapitalizm var oldukça savaşlar, krizler, açıklar da var olacaktır. Tüm dünya işçileri için üreten, herkese ihtiyacını karşılayacak bir yaşam sunan bir sistemin adı ancak sosyalizm, komünizmdir. Dünyanın bütün zenginliklerini kullanarak tüm insanlık için üretime geçmek, artık tarihsel bir zorunluluktur. Bütün zenginlikleri ayrıcalıklı bir azınlığın elinde toplayan, yani tekelleştiren kapitalist sistemin yerle bir edilmesinin zamanı çoktan gelmiştir.
Biz işçilerin ürettiklerimize sahip çıkma vaktimiz gelmiştir. Biz işçiler eğer ürettiklerimizin yönetimini elimize almazsak, kapitalizmin savaşları, krizleri, sömürüsü dünyayı yok edecektir. Ya biz bu sistemi yıkacağız, ya da dünya bir cehenneme dönecek. Ya Sosyalizm, Ya Barbarlık!
link: Mersin Üniversitesinden MT okuru bir öğrenci, Zenginlik Hayalleri ve Bireysellik, 28 Temmuz 2017, https://marksist.net/node/5771
Zor Zamanlarda Yaşıyoruz Her Birimiz
Kapitalizm Esarettir, Hareket Etmeyen Zincirlerini Fark Edemez!