Edebiyatın Türkçe söyleyen büyük ustası Yaşar Kemal hayata gözlerini yumdu. 90 yılı aşan ömründe Anadolu’nun yoksul insanları ile hemhal olan, onların acılarını, korkularını, mutluluklarını, cesaretlerini anlatan romanlar, hikâyeler yazan Yaşar Kemal, uzun süredir yoğun bakımda yattığı hastanede yaşamını yitirdi. Yaşar Kemal, bu toprakların yoksullarının derdini, tasasını, yaşadıkları zulmü ve bu zulme başkaldırısını anlatan büyük bir yazar ve Türkiyeli emekçiler ve sosyalistler için önemli bir değerdi.
Yaşar Kemal, 1. Dünya Savaşı öncesinde, sırasında ve sonrasında hallaç pamuğu gibi atılan, savrulan Anadolu insanının acılarını, yaşadığı büyük zulümlerin yarattığı travmaları ve bunlarla başa çıkma çabalarını anlattığı romanlar yazdı. Savaşın darmadağın ettiği yoksul insanları, talan sayesinde zenginleşenleri, mübadele ile yerinden yurdundan edilip tarifsiz acılar yaşayanları anlattı. Kadim yurtları olan Anadolu’dan sürülen, yok edilen Ermenilerin mülkleriyle şişen keneleri romanlarında konu etti. Kapitalizme geçişin değiştirdiği toplumsal yapının yol açtığı karmaşada savrulan Anadolu insanının dramını, romanlarında büyük bir ustalıkla işledi. Cumhuriyetin Kemalist tedrisatından geçen değişik kuşaklardan pek çok insan bu tarihsel gerçeklerle ilk kez onun romanlarında karşılaştı. Egemenlerin büyük zulümlerinin yaşattığı acıları onun romanları sayesinde idrak etti.
Yaşar Kemal, Anadolu’nun sözlü edebiyatının destanlarından, türkülerinden, ağıtlarından, masallarından, tekerlemelerinden biriktirdiği çok zengin bir dille romanlarını yazdı. İnsanlar gibi çok iyi tanıdığı doğayı da, insanın doğayla ilişkisini de muazzam zenginlikte bir dille anlattı. Ömrü boyunca sosyalist fikirleri ve değerleri savundu, kendini her zaman sosyalist bir edebiyatçı olarak tanımladı. “Politika yapan bir adamım. Sanatım da buna bağlıdır” diyordu. 1962 yılında TİP üyesi oldu ve uzun yıllar bu partide çeşitli görevler aldı. Abdi İpekçi ile 1971 yılında yaptığı bir söyleşide söylediği “emekçilerin yanında, ölünceye kadar onların hakları için, onların yönetime gelmeleri için sonuna kadar çalışacağım. Benim bütün derdim emekçi sınıfın bizatihi, yüzde yüz yönetime gelmesidir. Sosyalizm, yalnız ve yalnız budur, işçilerin adına herhangi bir tabakanın, bölüğün yönetime el koymasını kabul etmiyorum” sözlerindeki yaklaşımını hep korudu ve her fırsatta ifade etti. Dahası Yaşar Kemal kendine özgü edebiyat diliyle mücadelenin örgütlü bir mücadele olması gerektiğini de vurgulamayı ihmal etmemişti: “Yalanın gücü doğrunun güçsüzlüğünden değildir. Yalan teşkilat kurmuş, doğru yalnızdır.”
Her zaman emekçi insanların tarafında duran, onları çok iyi tanıyan ve anlatan Yaşar Kemal’in eserleri, sosyalistler için, içinde yaşadıkları toplumun çelişkilerini, tarihini, mücadelelerini ve ruhunu anlamak için çok değerli kılavuzlar olmayı sürdürecektir. Anadolu emekçileri haksızlıklara ve zulme başkaldıran İnce Memed’in büyük yazarını yitirmiştir ama onun eserleri ve anısı emekçilerin mücadelesinde her zaman yaşayacaktır.
link: Marksist Tutum, Anadolu Yoksullarının “İnce Memed”ini Kaybettik!, 1 Mart 2015, https://marksist.net/node/3990
Kadın Emekçiler Kimin Kurbanı?
Baş Tecavüzcü Burjuvazi ve Onun Sömürü Düzenidir