Sömürü, sermaye ve üretim araçlarını elinde tutanların çalışan insanların ürettiklerinin büyük bir kısmına el koymalarıdır. Okuduğumuz Endüstri Meslek Liseleri de burjuvalara daha katmerli bir sömürü imkânı yaratmak üzere kurulmuştur. Mesleki bilgi edinmiş, ucuz işgücü yetiştiren kurumlardır okuduğumuz okullar.
Okulda öğrencilere yapılan baskılar, daha okula girişte başlıyor. Bunların hepsi sömürünün bir parçası olarak ilerliyor. Bizleri staj adı altında, sendikasız ve sosyal haklardan yoksun bir biçimde fabrikalarda çalıştırmaları yetmiyormuş gibi, okul atölyelerinde de dışarıya yapılan işlerde karşılıksız çalıştırmaktan çekinmiyorlar.
Dahası atölyelerde öğretmenler öğrencileri not meselesiyle korkutup, değişik tipte evlere götürüp öğrencilere namaz kıldırıyorlar, Kuran okutuyorlar ve "bunları yaparsan notun yüksek gelecek aksi takdirde sen bilirsin" şeklindeki tehditlerle beynimizi gerici fikirlerle doldurmaya çalışıyorlar.
O da yetmezmiş gibi, okullarda sevk kâğıdından tutun da yazılı kağıdına kadar her şeye para ödüyoruz. Bunların hepsi kişinin ileride ses çıkarmaması için yapılan baskılar. Bu ve bunun gibi olaylar sadece bir okulda olmuyor, tüm EML'lerde, yüksek okullarda oluyor.
Bizler, tüm bunlara boyun eğmeyip mücadele etmek zorundayız. Bugün emeğine, kendine, sınıfına sahip çıkmayanın yarını da olmayacak, çünkü böyle bir şansı da kalmayacak.
link: Bir Meslek Lisesi öğrencisi, Gerçeklerimiz, 30 Temmuz 2004, https://marksist.net/node/1206
Vietnam Işığında Irak’taki Direnişin Sınırları
Dünya Ekonomisi Üzerine