6 Şubat depremleriyle birlikte içine girdiği çıkışsızlık daha da derinleşen rejim, muhalefet cephesini zayıflatmak için kirli oyunlarına devam ediyor. Bu kirli oyunlardan biri de HDP’nin hemen seçim arifesinde kapatılmasıydı. Anayasa Mahkemesinde devam eden kapatma davasının sürdüğü ve kapatılma olasılığının arttığı koşullarda HDP, 14 Mayıs seçimlerine Yeşil Sol Parti listeleriyle gireceğini açıklamıştı. Yeşil Sol Parti, 30 Martta Ankara’da gerçekleştirilen bir toplantıyla seçim bildirgesini açıkladı.
Toplantıya başta HDP olmak üzere Emek ve Özgürlük İttifakının diğer bileşenlerinin genel başkanları, temsilcileri, HDK, DTK ve DBP temsilcileri, çok sayıda demokratik kitle örgütü, yazarlar, akademisyenler, aydınlar, gazeteciler katıldı. “Buradayız, birlikte değiştireceğiz” ve “Dîsa em” seçim sloganlarıyla donatılan salonda, program HDP Eş Genel Başkanları Mithat Sancar ve Pervin Buldan’ın konuşmalarıyla açıldı.
İlk sözü alan Mithat Sancar, iktidarın kumpaslarına ve hilelerine karşı yol inşa etmeyi mücadele geleneğinin birikiminden devraldıklarını, zulme boyun eğmeyerek, baskılara karşı diz çökmeyerek bu yolda yürüdüklerini ifade ederek şöyle konuştu: “Tüm ittifaklarımızla birlikte değiştirmeye geliyoruz. Doğayı sömüren, kadını köleleştiren gençliği esir alan bu düzeni değiştirmek için buradayız; geleceği hep birlikte, eşit, özgür bir demokratik cumhuriyet çatısı altında kurmak için buradayız, kararlıyız, gücümüz var, irademiz sağlam. Demokratik siyasetin her alanında en başta parlamentoda çoğulcu bir temsiliyeti sağlamak için buluşuyoruz kucaklaşıyoruz. El ele, omuza yürüyoruz, mutlaka başaracağız. Yolumuz açık olsun. Serkeftin.”
Pervin Buldan ise konuşmasında cumhuriyetin ikinci yüzyılına girerken tarihi bir dönemecin arifesinde olunduğuna dikkat çekti. 14 Mayısın, ülkeye yıllardır en büyük kötülükleri, yıkımları, karanlıkları yaşatan AKP-MHP faşizm düzeninin biletinin kesileceği tarihi bir gün olacağını ifade eden Buldan şunları söyledi: “7 Haziranda başlattığımız büyük demokrasi yürüyüşünü, 14 Mayısta büyük demokrasi zaferiyle taçlandıracağız. Herkes bu değişimin başarılacağına kesinlikle inanmalıdır. Her bir yurttaşımız, kendi gücüne ve iradesine sonuna kadar güvenmelidir. Çünkü bizler daha güçlüyüz, daha büyüğüz! İnanın ki başaracağız! Evet geliyoruz! Hem de gümbür gümbür geliyoruz! İttifaklarımızla, Emek ve Özgürlük İttifakıyla, Kürt ittifakıyla geliyoruz.”
HDP Eş Genel Başkanlarının konuşmalarının ardından tutuklulukları devam eden HDP eski dönem Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş ile tutuklu siyasetçiler Selçuk Mızraklı, Sebahat Tuncel, İdris Baluken ve Gültan Kışanak’ın ilettiği mesajlar okundu. Selahattin Demirtaş ve Selçuk Mızraklı’nın ilettiği ortak mesajda şu ifadelere yer verildi:
“Demokrasinin kurumsallaşması, toplumdan dışlanmak istenenlerin, emekçilerin ülke yönetimine katılarak kendi sorunlarını çözebilmesi ancak Yeşil Sol’un Meclis’te güçlü olmasıyla sağlanacaktır. Bugün ortaya konulan gerçekçi çözüm bildirgesi de ülkenin biricik umudunun Yeşil Sol olduğunu gösteriyor. Tüm halklarımız için hayırlı olmasını diliyor, hepinizi kutluyoruz. Gençleri, kadınları, işçileri, işsizleri, emekçileri, çiftçileri, esnafları, emeklileri, Kürtleri, Türkleri, Arapları, Ermenileri, Çerkezleri, Boşnakları, Sünnileri, Alevileriyle tüm Türkiye’yi Yeşil Sol’da buluşmaya, aynı ağacın güzelliğinde rengârenk şekilde buluşmaya, aynı ağacın meyvelerinden yemeye davet ediyoruz. Özgürlükte buluşmak dileğiyle hepinize selam, sevgilerimizi gönderiyor, başarılar diliyoruz. An serkeftin an serkeftin.”
Türkçe ve Kürtçe seçim müziklerinin dinlenmesinin ardından, 4 bölüm ve 50 başlıktan oluşan seçim bildirgesi (tamamına buradan ulaşılabilir) Yeşil Sol Parti Eş Sözcüleri Çiğdem Kılıçgün Uçar ve İbrahim Akın tarafından okundu. “Yüz yıllık Cumhuriyet tarihinin en kritik seçimlerine giriyoruz. Bu seçimler bir dönüm noktası olacak. 14 Mayıs 2023’te ülkenin ve toplumun geleceği oylanacak. Önümüzde sadece iki seçenek var. Ya faşizme dur diyeceğiz veya faşizm daha da kurumsallaşacak. Bir yol ayrımındayız” denilen bildirgede, faşist rejimin deprem karşısındaki dağılmasına da yer verildi: “Maraş merkezli 6 Şubat depremleri şehirlerimizi yıktı, canlarımızı aldı. Acımız tarifsiz, yasımız sürüyor. Depremler sadece şehirlerimizi yıkmakla, canlarımızı bizden koparmakla kalmadı, AKP-MHP iktidarının yarattığı siyasal enkazı da ortaya çıkardı. Yıkım büyük, acılar derin. Ancak depremlerde insan yaşamı için kritik 72 saat boyunca ve birçok yerleşimde sonrasında da ortada görünmeyen iktidara karşılık dayanışmayı büyüten toplumun gösterdiği gibi, şimdi daha da güçlüyüz ve bu iktidarın yarattığı siyasal, ekonomik ve toplumsal enkazdan kurtulmayı birlikte başaracağız. Bu deprem, bir kez daha yerinden ve yerelden yönetimin hayati olduğunu açığa çıkarmış, merkeziyetçiliğin toplumsallığın özüne uymadığını göstermiştir.”
Bildirgede pek çok toplumsal sorunun çözümüne dair görüşler ortaya konurken, cumhuriyet tarihine dair eleştiri ve tespitlere de yer verildi: “Demokrasiden, halkların ortak iradesinden korkup kaçan yüzyıllık Cumhuriyet tekçilik üzerine kurumsallaştı. Ret ve inkâr siyaseti Kürt sorununu daha da büyüttü. Cumhuriyet tarihi, her tür askeri sivil vesayetin, ataerkinin, baskıların, yasakların, siyasi darbelerin, hak ihlâllerinin, irade gasplarının, toplumsal talepleri yok saymanın örnekleriyle dolu. Demokrasiyle buluşamayan Cumhuriyet, patronlara ve işbirlikçilerine hizmet eden ekonomik düzeniyle bugün tam bir siyasal ve kurumsal enkaza dönüşmüş durumda. Emekçileri ve toplumun çok büyük çoğunluğunu yoksullaştıran, patronları zenginleştiren bu düzeni birlikte değiştirmek için mücadele ediyoruz. Emek sömürüsüne dayanan düzene karşı emeğin özgürlüğünü savunan sosyal bir cumhuriyeti inşa edeceğiz.”
“Siyasal, iktisadi, toplumsal ve ekolojik alanda yaşanan çoklu krizlere karşı; halklar, kadınlar, gençler, emek özgürlük ve demokrasi güçleri, tüm ezilenler olarak Demokratik Cumhuriyet’te buluşuyoruz” denilen bildirgede, çözümsüz kalan ve bir yumağa dönüşen toplumsal sorunların nasıl çözüleceğine yer verildi. Emeğin sorunlarına, sendikal hareket önündeki engellere, derinleşen yoksulluğa, çocuk işçiliğine, kadınların ikinci cins sayılıp dışlanmasına ve şiddet görmesine, farklı kimliklerin dışlanmasına, genç kuşakların boğuştuğu sorunlara ve işsizliğe, tarım sorununa, demokratik hakların yok edilmesine ve yeni bir anayasaya olan ihtiyaca kadar birçok alandaki soruna dikkat çekilerek çözüm önerileri sıralandı.
Kürt sorununun çözümüne dair ise şu hususlara yer verildi: “Cumhuriyet’in ikinci yüzyılının eşiğindeyiz. Yeni yüzyıl, inkâr ve bastırma siyaseti yerine muhataplarla diyalog içinde ve demokratik müzakere yöntemleriyle Kürt sorununun çözüldüğü bir yüzyıl, bir Demokratik Cumhuriyet Yüzyılı olacak. Bunun için birlikteyiz, buradayız! Meclis, diyalog ve çözüm zeminini kurarak, demokratik müzakere yöntemleriyle tüm toplum için geleceğin kazanılmasına önayak olmalıdır. Bu çerçevede, başta anadilinde eğitim hakkı olmak üzere tüm evrensel kimlik haklarının tanınması için gerekli yasal ve anayasal düzenlemelerin yapılması büyük önem taşır. Kürt sorununda demokratik ve barışçı çözüm için temel insan haklarının ve evrensel hukuk ilkelerinin ağır bir ihlali olan tecridin sonlanması elzemdir. Çözüm savaş ve güvenlikçi politikalarda, silah ve çatışma yöntemlerinde değil, diyalog ve müzakerededir. Türkiye’nin en köklü sorunu olan, Cumhuriyetin demokratikleşmesi ile doğrudan bağlantılı ve iç içe geçmiş olan Kürt sorununun demokratik ve barışçı çözümü için gereken sorumluluğu üstlenmeye geliyoruz. Sorunlarımızı konuşarak, müzakere ederek, diyalog yoluyla çözmek temel yaklaşımımızdır. Barış ile tüm toplum kazanacak, Biz’ler kazanacağız.”
link: Marksist Tutum, Yeşil Sol Parti Seçim Bildirgesini Açıkladı, 30 Mart 2023, https://marksist.net/node/7946
Oyuncaklar Her Zaman Masum Değildir!
Şer Cephesinin 6284 Ortaklaşması