Bu kitap, birbirlerinden bağımsız olmakla birlikte ayrılmaz bir bütünlük oluşturan dört bölümden oluşmaktadır: Çalışmanın bütünü Komünist Enternasyonal’in temel sorunlarına adanmıştır ve Komünist Enternasyonal’in faaliyetlerinin bütün yönlerini, programını, strateji ve taktiklerini, örgütlenmesini ve önder kadrolarını kapsamaktadır. Öte yandan kitap, Sovyetler Birliği’nin hükümet partisi olan ve Komünist Enternasyonal’in başlıca partisi olarak her bakımdan belirleyici bir rol oynayan Sovyet Komünist Partisinin, Lenin’in hastalığı ve ölümüyle başlayan son dönemdeki iç hayatının bir eleştirisini de içermektedir. Böylelikle kitap, umuyorum ki, yeteri kadar uyumlu bir bütün oluşturmaktadır.
Çalışmam Rusçada yayımlanmadı, çünkü çağın meselelerini ele alan Marksist çalışmaların, Sovyet Cumhuriyeti’nde en çok yasaklanan yazınsal biçim olduğu bir dönemde kaleme alınmıştı. Yazılarımın bir dereceye kadar nüfuz etmesini güvence altına almak maksadıyla, kitabın ilk iki bölümünün, geçen yılın yazında Moskova’da toplanan Komünist Enternasyonal’in Altıncı Kongresine hitap eden resmi belgeler arasında yer almasını sağladım. Kongreden sonra yazılan üçüncü ve dördüncü kısımlar[1] müsveddeler halinde elden ele dolaştı. Bu müsveddelerin dolaştırılması, Sibirya’nın unutulmuş köşelerine sürgün cezasına ve hatta son zamanlarda Tobolsk hapishanesinde katı hücre hapsi cezasına yol açmıştır, ve hâlâ yol açmaya da devam etmektedir.
Sadece ikinci kısım,[2] yani “Komünist Enternasyonal Taslak Programı –Temellerin Bir Eleştirisi” Almanca yayımlandı. Bir bütün olarak alındığında kitap şimdiye kadar müsveddeler halinde embriyonik bir hayat sürdü. Fransızca basımı tarafından verilen mevcut biçim ilk kez şimdi ortaya çıkmıştır. Bununla beraber müsveddelerim, Avrupa’nın ve Amerika’nın çeşitli ülkelerine ve Batı Çin’e değişik yollardan girdiği için belirtmek isterim ki, mevcut Fransızca basım okuyuculara karşı sorumluluk taşıdığım tek basımdır.
Bu kitapta eleştirilen taslak program, Altıncı Kongrenin kararıyla Enternasyonal’in resmi programı oldu. Ancak eleştirilerim bundan dolayı aidiyetinden bir şey kaybetmediler. Aksine, taslaktaki bütün vahim hatalar muhafaza edilmiştir; Kongrede olan şey yalnızca bunların yasal bir zemine kavuşturulması ve sadakatin tarifi olarak kutsanmasıydı. Program Komisyonu kongrede, Komünist Enternasyonal’den ihraç edilmiş olmanın üstüne bir de Orta Asya’ya sürgüne gönderilmiş olan yazarın eleştirisiyle ilgili olarak ne yapılacağı sorununu ortaya koydu. Hasımlardan da öğrenilmesi gereken şeyler olduğunu ve doğru düşüncelerin onları formüle edenden bağımsız olarak doğruluğunu koruduğunu söyleyen bazı ürkek ve yalıtık sesler çıkmakla beraber, güçlü olan grup hiçbir direnç ve mücadele ile karşılaşmadan galip geldi. Saygıdeğer yaşlı bir bayan –bu kişi vaktiyle Klara Zetkin’di– Troçki’ye ait hiçbir fikrin doğru kabul edilemeyeceğini söyledi. Aslında o yalnızca perde arkasında kendisine verilen bir görevi yerine getiriyordu. Ünleri şüphe götürmez insanlara onursuz görevler yüklemek Stalin’e özgü bir sistemdir. Sağduyunun ürkek sesleri hemen yatıştırıldı ve Komisyon gözlerini kapayarak “Eleştiri”mi geçiştirdi. Bu bakımdan taslak hakkında söylediğim herşey mevcut resmi program için de tüm gücünü korumaktadır. Bu programın teorik tutarlılığı yoktur ve politik olarak zararlıdır. Değiştirilmesi gerekir ve değiştirilecektir.
Altıncı Kongrenin üyeleri, her zamanki gibi, “Troçkizm”i bir kez daha “oybirliğiyle” mahkûm ettiler. Moskova’ya yapmaya çağrıldıkları şey de buydu zaten. Bu delegelerin çoğu politika sahnesine daha dün ya da önceki gün çıktılar; bir teki bile Komünist Enternasyonal’in kuruluşunda yer almadı. Katılanların çok azı, Lenin’in önderliği altında yapılan dört kongreden bir veya ikisine katıldı. Hepsi yeni politik çizginin acemi erleri ve yeni örgütsel rejimin ajanlarıdır. Altıncı Kongrenin delegeleri, beni Lenin’in ilkelerini tahrif etmekle suçlayarak –veya daha kesin olarak, bana karşı yapılan suçlamalara imza atarak– Komünist Enternasyonal’in teorik düşünce veya tarih bilgisinin berraklığından çok, kendilerinin uysallıklarını gösterdiler.
Enternasyonal’in, Altıncı Kongreye kadar kaleme alınmış bir programı yoktu. Bunun yerini manifestolar ve ilkeler üzerine kararlar almıştı: Birinci ve İkinci Kongreler uluslararası işçi sınıfına manifestolarla çağrıda bulunmuştu (bilhassa İkinci Kongrenin bildirgesi bütün yönleriyle bir program karakterine sahipti). Bu belgeler, tarafımdan kaleme alındılar, Merkez Komitemiz tarafından herhangi bir değişiklik yapılmadan kabul edildiler ve –kurucu kongreler olarak dikkate değer olan– ilk iki kongre tarafından da onaylandılar.
Üçüncü Kongre, program üzerine ve dünya işçi sınıfı hareketinin temel sorunlarına uygulanan taktikler üzerine tezleri benimsedi. Üçüncü Kongrede, üzerinde çalışmış olduğum tezleri savunmak için müdahale ettim. İyi niyetli olmayan değişiklik önerileri bana yöneltildiği kadar Lenin’e de yöneltildi. O zamanın, Thälmann, Bela Kun, Pepper ve diğer kafa karıştırıcıları tarafından temsil edilen muhalefetine karşı verdiğimiz sıkı mücadele içinde, Lenin ve ben, tezlerimin Kongre tarafından neredeyse oybirliği ile kabul edilmesini başardık.
Lenin, Sovyet Cumhuriyeti’nin durumu ve dünya devriminin perspektifleri üzerine bir rapor olan ana raporun Dördüncü Kongreye sunumunu benimle paylaştı. Omuz omuza müdahale ettik; ve her iki rapordan sonra özetleyici konuşmaları yapmak bana düştü. Benim tarafımdan veya benim katılımımla kaleme alınan ve Komünist Enternasyonal’in köşe taşları olan bu belgelerin Stalin dönemi acemilerinin şimdi “Troçkizm” olarak mahkûm ettiği Marksizmin gerçek temellerini sunduğunu ve uyguladığını eklemek gereksizdir.
Ancak, bu acemilerin bugünkü liderinin, Komünist Enternasyonal’in çalışmalarında, ne Kongrelerde, ne Komisyonlarda, ve hatta ne de büyük kısmı Rusya Partisinin üzerine düşen hazırlık çalışmalarının hiçbirinde, doğrudan veya dolaylı olarak en küçük bir payı olmadığını eklemek gereksiz değildir. Stalin’in, ilk dört kongrenin çalışmalarında herhangi bir yaratıcı faaliyetine veya bu çalışmalara karşı herhangi ciddi bir ilgisine tanıklık edebilecek bir tek belge bile yoktur.
Bu kadarla da kalmıyor. Eğer ilk dört kongreye katılan delegelerin, yani Ekim Devriminin ilk ve en çok adanmış dostlarının, Komünist Enternasyonal’in kurucularının, Lenin’in en yakın uluslararası mesai arkadaşlarının bir listesini incelersek, bir istisna dışında, Lenin’in ölümünden sonra hepsinin sadece önderlikten uzaklaştırılmakla kalmayıp, Komünist Enternasyonal’den de kovulduklarını görürüz. Bu, Sovyetler Birliği için doğru olduğu kadar Fransa, Almanya, İtalya, İskandinavya veya Çekoslovakya için de, Avrupa için olduğu kadar Amerika için de doğrudur. Dolayısıyla Leninist çizgiye, onu Lenin’le birlikte hazırlayanların mı saldırdığına inanacağız? Yine dolayısıyla Leninist çizginin, Lenin sağken ona karşı savaşanlar tarafından veya Komünist Enternasyonal’e sadece birkaç yıl önce katılmış, geçmişte neler olduğunu bilmeyen ve yarınları düşünmeyenler tarafından mı savunulduğuna inanacağız?
Politikada ve yönetici personeldeki değişikliklerin sonuçları çok iyi biliniyor. 1923 başlarından beri Komünist Enternasyonal yalnızca bozgun gördü: Almanya’da, Bulgaristan’da, Britanya’da ve Çin’de. Bu kadar dramatik olmasa da diğer ülkelerdeki yenilgiler de ciddiydi. Önderliğin oportünist körlüğü her yerde dolaysız nedendi. Bu yenilgilerin en ciddisi, Stalin’in Sovyet Cumhuriyeti’nde hazırlamakta olduğu yenilgidir: Onun, yenilgilerin büyük organizatörü olarak tarihe geçmeyi kendine amaç edindiğine inanılabilir.
Sovyet Cumhuriyeti’nde, Leninist Komünist Enternasyonal’in militanları sürüldü, hapsedildi ya da kovuldu. Almanya’da ve Fransa’da işler bu noktaya gelmedi, fakat bu, gerçekten Thälmannların veya Cachin’lerin[3] hatası değildir. Bu “önderler”, kapitalist polisten, burjuva demokratik topraklarda Lenin’in mücadele yoldaşlarının varlığına göz yummamalarını talep ettiler.[4] 1916’da Cachin Fransa’dan kovulmamı azılı şovenist argümanlarla haklı gösterdi. Bugün de Fransa’ya girişimin yasaklanmasını talep ediyor. Dolayısıyla nasıl ben kendi işimi yapıyorsam, o da yalnızca kendi işini yapıyor.
Bilindiği gibi, ilk dört Kongre döneminde, ben özellikle Fransa sorunlarıyla meşguldüm. Sık sık Lenin’le birlikte Fransız işçi hareketinin sorunlarını inceledik. Bazen Lenin bana, yarı şaka, fakat aslında oldukça ciddi olarak sorardı, “Cachin tipi parlamento fırıldaklarına çok müsamahalı davranmıyor musun?” Ona, Cachin’in Fransız işçi kitlelerine ulaşmak için geçici bir köprünün ötesinde hiçbir şey olmadığını, ancak ciddi devrimciler ortaya çıktığında ve sıkıca örgütlendiklerinde Cachin’lerin ve refakatçilerinin yoldan süpürüleceklerini söyledim. Bu kitapta ele alınan nedenlerden dolayı, işlerin uzadığı doğrudur, ancak fırıldakların hak ettikleri alın yazısıyla karşılaşacaklarına hiç şüphem yok: Proletaryanın çelikten yapılma araçlara ihtiyacı vardır, tenekeden değil.
Stalin’in, burjuva polisinin, Thälmann’ın ve Cachin’in, Lenin’in yoldaşlarına karşı kurduğu birleşik cephe, Avrupa’nın bugünkü politik hayatında şüphe götürmeyen ve önemsiz olmayan bir gerçekliktir...
Bu kitaptan hangi genel sonuç çıkarılmalıdır? Bir Dördüncü Enternasyonal yaratma projesini bize mal etmek için değişik yönlerden girişimlerde bulunuluyor. Bu fikir tamamen yanlıştır.[5] Komünizm ve demokratik “sosyalizm”, kökleri sınıf ilişkilerinin derinlerinde olan iki büyük tarihsel eğilimdir. İkinci ve Üçüncü Enternasyonal’in varlığı ve mücadelesi, kapitalist toplumun kaderiyle sıkı sıkıya birbirine bağlı uzun bir süreçtir. Belirli anlarda orta yolcu veya “merkezci” eğilimler büyük bir etki elde edebilirler, fakat uzun süre için asla. Friedrich Adler ve şürekâsı tarafından bir orta yolcu Enternasyonal –İki-buçukuncu– yaratma gayretleri başlangıçta çok umut verici gibi göründü, fakat çabucak iflâs etti. Stalin’in politikası, farklı temellerden ve farklı tarihsel geleneklerden çıkıyorsa da, aynı “merkezciliğin”in bir çeşididir. Friedrich Adler, elinde cetvel ve pusulayla, Bolşevizm ve sosyal demokrasi arasında politik bir köşegen oluşturmayı denedi. Stalin, kendi adına bu tür doktriner görüşlere sahip değildir. Stalinist politika, Marx ile Vollmar arasında, Lenin ile Çan Kay-şek arasında, Bolşevizm ile ulusal sosyalizm arasında gidip gelen bir dizi ampirik zikzaklardır. Fakat eğer en temel ifadeleriyle bütün bu zikzakların toplamını alırsak, aynı aritmetik toplamı buluruz: İki buçuk. Yaptığı bütün yanlışlar ve sebep olduğu zalim bozgunlardan sonra, Stalinist merkezcilik, hâlâ Ekim Devriminden doğan bir devletin ideolojik ve maddi kaynaklarına dayanıyor olmasaydı, uzun süre önce politik olarak ortadan kalkardı. Bununla birlikte, en güçlü aygıt bile umutsuz bir politikayı kurtaramaz. Marksizm ile sosyal-yurtseverlik arasında Stalinizme yer yoktur. Komünist Enternasyonal, ancak bir dizi test ve krizden geçtikten sonra, ideolojik ilkelerden yoksun, sadece dümeni çılgınca sallamaya, zikzaklar çizmeye, baskıya ve bozgunlar hazırlamaya muktedir olan bürokrasinin boyunduruğundan kendini kurtarabilecektir. Bir Dördüncü Enternasyonal inşa etme gereğini hiç duymuyoruz. Savaş sırasında hazırlıklarını yaptığımız ve Ekim Devriminden sonra Lenin’le birlikte kuruluşuna katıldığımız Üçüncü Enternasyonal’in çizgisini sürdürüyor ve geliştiriyoruz. Bir an için bile ideolojik mirasın elimizden kayıp gitmesine izin vermedik. Yargılarımız ve ileri görüşümüz tarihsel açıdan büyük önem taşıyan olgular tarafından doğrulanmıştır. Bu hapis ve sürgün yılları boyunca, fikirlerimizin doğruluğuna ve zaferlerinin kaçınılmazlığına asla şimdi olduğu kadar sarsılmaz bir şekilde inanmamıştık.
Lev Troçki
15 Nisan 1929, İstanbul
[1] 1930 Fransızca basımda yer alan bu kısımlar ve bu önsöz daha sonra Troçki’nin sağlığında (1936) yapılan İngilizce basımda onun da onayıyla yer almamıştır. Bahsedilen Üçüncü kısım, Altıncı Kongreden Sonra Çin Sorunu (bizim çevirimizde birinci kısmın üçüncü bölümü olan Çin Devriminin Özeti ve Perspektifleri ile karıştırılmamalı) ve Dördüncü kısım da, Bugün Komintern’i Kimler Yönetiyor? başlığını taşıyor. Bizim esas aldığımız İngilizce basım iki kısımdan oluşmaktadır: 1. Komünist Enternasyonal Taslak Programı –Temellerin Bir Eleştirisi; 2. Şimdi Ne Olacak? Burada yer almayan Altıncı Kongreden Sonra Çin Sorunu başlıklı deneme ise, Troçki’nin Çin üzerine deneme ve makalelerinin hacimli bir derlemesi olan Çin Üzerine adlı kitapta yer almaktadır.
[2] Burada birinci kısım.
[3] Cachin, 1920’de Fransız Komünist Partisine katılan, fakat sağ kanatta yer alan ve şaşmaz bir Stalinist olan, Fransız Sosyalist Partisinin önde gelen simalarından biri.
[4] Troçki, 1929’da, Türkiye’ye sürüldükten sonra, İngiltere de dahil birçok kapitalist ülkeden oturma izni almak için başarısız girişimlerde bulundu. Komünist Partiler ona böyle bir iznin verilmesine karşı kampanyalar düzenlediler.
[5] Troçki ve Bolşevik-Leninist Muhalefet, Almanya’da Hitler’in iktidara gelmesine yardımcı olan bu politikanın ışığında, 1933’te Komünist Enternasyonal karşısındaki taktiklerini yeniden gözden geçirmek zorunda kaldı.
link: Lev Troçki, 1930 Fransızca Basıma Önsöz, 15 Nisan 1929, https://marksist.net/node/1385