Şubat ayında katledilen Özgecan’ın katilinin annesi feryat ediyordu: “Ben oğlumu böyle yetiştirmedim” diye. Oğluna önce konduramadı işlediği suçu. Ta ki kendisine şiddet uyguladığı için ayrıldığı eşinin de işin içine girdiğini öğrenene kadar.
Haftalardır her türden cinayetler devam ediyor, çeşitli nedenlerle ve yöntemlerle katledilen kadınlar, erkekler, çocuklar… “Bu toplumda ne kadar çok katil var” cümlelerini daha sık bir şekilde duyar olduk.
Yaşadığımız düzende her gün, her saat, her dakika bir yerlerde cinayetler işleniyor. Kapitalist düzen insanı insana ve kendisine yabancılaştırarak, her türlü suçu işleyecek bir psikolojiye sokuyor. Maddi çıkarlar her şeyin üstüne çıkıyor. Bu çıkarlar uğruna nice insan kıyımdan geçiriliyor.
Kapitalizm, insani duyguların yerine paraya, kâra, maddiyata bağlıyor insanı. Para insanları yönlendiriyor, yönetiyor, bencilleştiriyor, kendinden başka birini düşünemez hale getiriyor. Gerekirse kendi ihtiyaçlarını karşılamak için bir başkasının canına kıyar hale getiriyor. Bu duygulara bağlanmış insanda, başka bir insana karşı insani bir duygu hissetme, acıma, vicdan sızlaması vb. yerini sinsi planlara, amacına ulaşmak için her türlü kirli işi yapma tutkusuna, fırsatçılığa bırakıyor. Annenin, babanın, evladın, dostun, insanca değerlerin anlamı yoktur bu dünyada.
Mülk paylaşımında anlaşamama cinayetlere yol açıyor. Çocuklar annelerini, babalarını; babalar evlatlarını gözlerini kırpmadan katledebiliyor. Kendi annesini, babasını mirası için öldürdükten sonra fosseptik çukuruna gömecek kadar alçalıyor evlatlar. Daha kendisi ölmeden mirasının peşine düşen evladına kurşun sıkıp öldürüyor babalar.
Cinayetler sadece silah elde işlenmiyor. Bu düzende işçilere insanca çalışma koşulları sağlamayan patronlar, yeterli önlem almayarak işçileri katlediyor. Daha fazla kâr elde etmek için iş güvenliği önlemlerini almayan, işçilerin sağlığını hiçe sayan patronlar işçileri göz göre göre ölüme gönderiyor
Askeri, polisi, özel güvenlik görevlisi, elde silah sermayenin mülkünü koruyor. Ellerinde gazla, copla, silahla polisler, işçileri, emekçileri katletmekten geri durmuyor. İşçiler tarafından kimin güvenliğini sağladıkları ancak grev ve direnişlerde net bir şekilde anlaşılan “güvenlik güçleri”, yeri geldiğinde küçücük çocukları katletmekten çekinmiyorlar.
Sermayenin büyümek, krizlerinden kurtulmak için ateşini harladığı haksız savaşlarda yüz binlerce insan sınıf kardeşlerini katletmeye zorlanıyor. TC devletinin otuz yılı aşkın bir süre boyunca Kürt halkına karşı yürüttüğü kirli savaşta, askerliğe sürülen binlerce genç bunu yaşamadı mı? Bugün Ortadoğu’da, Afrika’da, Asya’da milyonlarca insan, haksız savaşlarda katlediliyor, tecavüze uğruyor, yerinden yurdundan ediliyor.
Savaşlardan veya yoksulluktan kaçan binlerce kişi, fırsatçı insan kaçakçılarının eline düşüyor. Her yıl binlerce göçmen büyük umutlarla bindikleri küçücük teknelerde soğuk denizlere gömülüyor. Bu küçücük teknelere yüzlerce insanı sıkıştırıp ölüme gönderen insan tacirleri de kapitalizmin yarattığı katillerdir.
Kapitalist düzenin efendilerinin, çeşitli düzenbazlıklarla insanları dinsel, ırksal, mezhepsel temelde böldükten sonra onları katillere dönüştürmesi çok zor olmuyor. Her biri, ötekini potansiyel katil olarak gördükten sonra en ufak bir kıvılcımda kendini koruma gerekçesiyle diğerini öldürmekten çekinmez hale geliyor. Başka bir etnik gruba veya farklı inançlara karşı kin ve nefret tohumlarıyla yetiştirilen insanlar, o gruplara mensup insanları katletmekten çekinmiyor. Son dönemlerde Ortadoğu bunun çeşitli örnekleriyle doludur.
Her dönem profesyonel katiller oldu. Ama insanlık tarihi boyunca kapitalizmdeki gibi insanlar kitlesel bir şekilde katledilmedi. Daha önceki dönemlerde görece mertçe yapılan savaşlar namertçe yapılmaya başlandı. Katiller kitleleri öldürürken düşmanlarını görmüyor çoğu zaman. Uzun menzilli füzelerle, toplarla, havanlarla, bombalarla ve hatta atom bombalarıyla, düşman diye tanımladığı insan kitlelerini yok ediyor.
Kapitalizme hizmet eden uzmanlar, sorunu toplumdan yalıtık tasavvur ettiği kişide arıyor. Hatta katilliğin genetik olduğunu iddia ediyorlar. Oysaki katili yaratan onun genleri değildir, çürüyen kapitalist sömürü düzenidir. Kapitalizm cani katiller üreten bir bataklıktır. Bu sistemde ölüm adeta laboratuarlarda üretiliyor. Bilimsel faaliyetlerin büyük bir kısmı savaş ve silah teknolojisi için, yani insanları katletmek amacıyla yapılıyor. Daha fazla ölüm için bütçenin ağzı sonuna kadar açılabiliyor. Çürüdükçe insanları canavara dönüştüren, insanlığı yok olma tehlikesiyle karşı karşıya getiren kapitalizm yıkılmayı çoktan hak ediyor. İnsanca yaşayacağımız bir dünya için kapitalizme karşı mücadeleyi büyütelim!
link: Kartal’dan bir MT okuru, Kapitalizm Cani Katiller Üreten Bir Bataklıktır, 1 Nisan 2015, https://marksist.net/node/4092
12 Eylül Anayasasına da Başkanlık Sistemine de Hayır!
IŞİD, İran ve Emperyalist Kapışma