Dünya ellerimizin üzerinde dönüyor. Her başlayan yeni gün yaratılan değerlerle var oluyor, anlamlanıyor. Hayatımız boyunca, yaşamak için üreteceğiz. Her yerde görebileceğimiz otomobillerin yedek parçalarını üreten bir fabrikada çalışıyorum. İlk işim. Saniyelerle yarıştığımız bir bant üstünde çalışıyoruz. O kadar güzel ayarlanmış ki, bir merhaba için bile kafanızı kaldırdığınız an banttan kayabiliyorsunuz! Çevreden tamamen yalıtıksınız. Sekiz saat boyunca işe odaklanmanız gerekiyor. Bir de fabrika çeşit çeşit bölümlere ayrılınca, gördüğünüz her yüz, aylardır birlikte çalışmanıza rağmen yeni geliyor.
Bazen günün ilk saatlerinde, bazen günün yarısında, bazen de günün ilk ışıklarıyla, birbirinden habersiz başlarız üretime. Fabrikanın 1000 kadar çalışanı var. Bundan 1-2 ay önce yaklaşık 150 çalışan arkadaşımız işlerinden çıkarıldı. Söylenen tek gerekçe, işlerin durgunluğuydu. Patron bizleri bu gerekçeyle kandırmaya çalıştı. Esas olansa, yeni atılımlar yapmak için işçi maliyetlerini kısmak, daha az kişiye daha çok iş yaptırmaktı.
Çıkıştan sonraki ilk işgünleri çok kötüydü. Kimse nelerle karşılaşılacağını bilmiyordu. Bütün bölümler karıştırılmıştı. Çalışma alanları, arkadaşların vardiyaları değiştirilmişti. Her şeye yeniden adapte olunması gerekiyordu. Bunlar yetmezmiş gibi, psikolojik baskı için, giriş-çıkışlar polis eşliğinde yapıldı. Tedbir elden bırakılmamalıydı! Polis kapıdan 24 saat ayrılmadı.
Şimdi üretim oluşturulan yeni gruplarla aksamadan devam ediyor. Bütün gruplar belirlenen hedeflere ulaştı. Bu sonucu işverenler dahi beklemiyordu. Bunun üzerine tüm gruplarla toplantı düzenlendi. Olgun davranışımız için bizlere teşekkür edildi ve "bu kötü zamanı daha verimli kılıp işleri yoluna koyabilirsek çıkan arkadaşlarımızı yeniden aramızda görebileceğiz" denildi. Aslında patron bize, kıyıma uğratılan arkadaşlarımızın ardından sorgusuz-sualsiz üretime devam ettiğimiz için minnettarlığını ifade ediyordu! Dışarıdaki işsizler ordusunun yükünü de omuzlarımıza alarak üretime devam ediyoruz, ettiriliyoruz.
Tüm bunlar kapitalizm var olduğu müddetçe sürecek. Ve bizler bu düzende, polisin kimin için var olduğunu, devletin kimin devleti olduğunu her gün yaşayarak görüyoruz. Bizlere düşen görevse, kendi tarihimizi öğrenip, bilinçli bir mücadele yürütmektir.
link: Kartal'dan MT okuru bir işçi, İşten atılmalar sonrasında yaşadıklarımız, 31 Mart 2004, https://marksist.net/node/1215
Terörizm Heyulası ve Burjuvazinin “Terörle Mücadele” Terörü
Anket İşçileri