Hükümete ve Erdoğan’a özellikle büyük kentlerde işçilerin desteğinin azalma eğiliminde olduğu gerçeği, 16 Nisan referandumundan bu yana kendisini gösteriyor. Ancak buna rağmen hâlâ ciddi bir kesimde desteğin devam ettiği de söylenebilir. Rejim esas gücünü elinde bulundurduğu devlet aygıtından alıyor ve medya gücü ile yanılsama yaratıyor. Her türlü propaganda ile kitlelerin bilincini dinsel ve milliyetçi söylemlerle belirlemeye çalışıyor. Diğer yandan kötüleşen ekonomi ve çalışma koşulları, işsizlik, geleceksizlik ve ödenmesi gereken borçlar nedeniyle kitlelerde gittikçe biriken bir hoşnutsuzluğu ve “kime oy versek” kararsızlığını da gözlemek mümkün.
Son iki yıldır OHAL rejimi altında KHK’larla yönetiliyoruz. Ama bu durum zorunlu uygulamalar olarak görülebiliyor. “Adam tam bir lider ya” güzellemeleri ile “ne zamandır bomba patlıyor mu bak, OHAL bu yüzden gerekli” söylemleri eksik olmuyor. Medya eliyle tepeden yaratılan korkularla kitlelerin bilinci belirleniyor. İşçileri korkutarak esir alan egemenler, iktidarlarını güçlendirirken, emekçilerin her türlü haklarına saldırmaktan da geri durmuyorlar. İyi de nereye kadar! Çelişkilerin gittikçe derinleştiği ortada... Kapitalist krizle birlikte işçi sınıfının alım gücü düşüyor. Elimize geçen 3 kuruşluk ücret enflasyon karşısında eridikçe eriyor. İşsizlik artıyor, yaşam gittikçe zorlaşıyor. Havuz medyasının hiçbir sorun yokmuş tablosu çizmesine rağmen işçiler gündelik yaşamlarında bunun böyle olmadığını görüyorlar. Toplumun çoğunluğu tek adam dayatmasına karşı çıkıyor. Buna ek olarak, kötü gidişatı gören ama kime oy vereceği konusunda kararsız olduğunu söyleyen ciddi bir kesim de var.
İşçi sınıfı, tek adam rejiminin ağır dayatmalarının yanı sıra, ekonominin ve yaşam koşullarının kötüleştiği bir ortamda sandığa gidiyor. Burada hem muhalefete hem de biz sınıf bilinçli işçilere büyük görevler düşüyor. Tek adam rejimine sandıkta HAYIR demek kadar önemli olan başka bir konu daha var: Bu mücadelenin AKP’ye oy veren işçileri de içine alacak ve sandığa hapsedilmeyecek bir mücadele olması gerekiyor! Ancak bu anlayışla işçi sınıfı, tek adam rejimine ve onu yaratan kapitalist sisteme karşı bütünlüklü bir mücadele verebilir.
link: Küçükçekmece’den bir işçi, İşçiler Tek Adam Rejimine Karşı Çıkmalıdır!, 12 Haziran 2018, https://marksist.net/node/6408
Sorun Dış Güçler mi, Tek Adam mı?
Hegemonya Krizi G7’de