Günlerden 13 Haziran 2005 Pazartesi. Kişisel nedenlerden dolayı moralim bozuk, biraz da uykusuzum. Zaten gece vardiyasından çıkmıştım. Tam bu arada sendikaya gittim. Birkaç gündür gidemiyordum. Ne yazık ki başkanlar ve görevli arkadaşlar dışında şubede kimse yoktu. Her zamanki gibi merhabalaştık, çayımı aldım ve gazeteleri okumaya başladım. Bir ara ilan panosunda küçük bir afiş gördüm. Afişte DİSK’in düzenlediği 15-16 Haziran yürüyüşü duyurulmuştu. önce şaşırmadım desem yalan olur. Bu pek alışık olmadığımız bir durumdu. Bunu görünce günün stresi ve yorgunluğu üzerimden kalktı ve heyecanlandım biraz. Gerçi mücadelenin içinde olmaya çalışan birisi olarak bu tür sevinçleri her gün duyuyoruz ama olsun bu biraz daha farklı. Senelerdir yaptığımız eğitim toplantıları ve etkinliklerde, mitinglerde takındığımız tutum, hem hareket anlamında hem siyaset anlamında verdiğimiz mesaj bir yerlere ulaşmış gözüküyor.
Afişin altında, yürüyüşe ilişkin olarak, “15 Haziran saat 15:00’da Gebze’deki Göktaş fabrikasının önünden başlayıp yine Gebze’deki öğretmen evinde sonlanacak ve orada gecelenip, 16 Haziran Perşembe günü sabah saat 10:30’da öğretmen evinden hareket edilecek, E-5 güzergahından devam edilip fabrikaların katılmasıyla kortej halinde Kartal’a girilecek, bir basın açıklamasıyla yürüyüş sonlanacak” diye yazıyordu.
çarşamba katılamadım ama Perşembe uygun oldu. Perşembe 4-12 vardiyasındaydım çünkü. Fabrikaya gittiğimde temsilcilerle görüşemedim. Yemek paydosunda toplantı salonuna gittim, sendikanın tanıtım afişi asılmamıştı. Yürüyüşe ait herhangi bir duyuru da yoktu. Ertesi gün fabrikamdaki temsilci arkadaşı gördüm. Amacım biraz bilgi almak ve katılımımızın nasıl sağlanacağını öğrenmekti. Tabii bu arada ben farklı bölümlerdeki arkadaşlarla görüşüp öğrenebildiğim şeyleri anlattım. Aynı zamanda bu yürüyüşe katılmak gerektiğini söyledim. Kendi vardiyamdaki arkadaşlara da 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin ne anlama geldiğini anlattım.
Temsilci arkadaşın söylediği, fabrikanın yürüyen korteje öğlen paydosunda alkışlı destek vereceği idi. Ancak bu saatinin problem yaratacağını, bunun için müdürle görüşüp izin istediğini ekledi. Müdür izin vermemiş. 15-16 Haziran yürüyüşüne katılımımız ile ilgili müdürden izin istemek saflıktan değilse tahmin edin nedendir?
Perşembe günü saat 10:30’da Gebze’deki öğretmen evine gittim, fakat kimse yoktu. Oradan sendikaya gittim, sadece görevliler kalmıştı. Onlara sordum, saatin 10:00’a alındığı söylendi. Oradan hemen minibüse atlayıp otoban üzerinde korteji bulabileceğimi düşündüm. Yürüyüşçüleri Safaş sünger fabrikasının orada yakaladım. Korteji gördüğümde bir şeylerin eksik olduğunu hissettim. şaşırmadım, üzülmedim desem yalan olur. 35-40 kişilik bir kortej. Benim beklentim işçi arkadaşların da katıldığı geniş bir yürüyüş idi.
Yan yoldan cılız birkaç slogan eşliğinde Fen-İş’e gelmeden bir önceki üstgeçitten karşıya geçerek benzincide çay molası verdik. Oradan hareketle Petrol-İş’e bağlı Cognis çalışanları alkışlarla bizleri karşıladı. DİSK başkanı Süleyman çelebi’nin kısa bir konuşmasından sonra Makine Takım, Aksam ve Akkardan fabrikalarının olduğu bölgeye doğru slogan eşliğinde devam edildi. “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek”, “İMF defol bu memleket bizim”, “Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek”, “yaşasın sınıf dayanışması” gibi sloganlar atılıyordu. Fabrikalara yaklaştıkça sloganlar gürleşiyordu. Alkışlı destek için fabrika önlerine gelen işçi arkadaşlar da görünmeye başladı. Makine Takım fabrikasına yaklaşmıştık, Aksam ve Akkardan’da çalışan arkadaşlar da destek için fabrika çıkış kapılarında korteji bekliyordu. Sloganlar gürleşti, işçi arkadaşların katılımı kendini belli ediyordu. Yürüyüş koluna şöyle bir baktığımda Birleşik Metal İş sendikası üyesi işçi pek azdı, genel başkan, şube yöneticileri ve başkanları vardı.
Sloganlara katılım neredeyse yüzde yüzdü. Bayağı heyecanlandım. çok eksiği olmasına rağmen yürüyüş kortejinde olmak hüzünle karışık tuhaf bir mutluluk veriyordu. Bu heyecanla ben de bir slogan patlattım: “BüTüN DüNYANIN İşçİLERİ BİRLEşİN!” Bir anda slogan birliği yok oldu. Sloganı üç kere tekrarlamama rağmen arka taraflardan 2-3 arkadaş cılız bir sesle katıldı. O zaman anladım ki kortejde yalnızca sendikacılar var. Onların bazılarının kendine devrimci demesine rağmen, nedense bu slogan orada pek tutmadı. Neyse. Ben inanıyorum ki fabrikada çalışan arkadaşlar yürüyüşte olsaydı bu slogana katılım çok daha gür olurdu.
Kortej Aksam kamyon fabrikasının önünde durdu. Süleyman çelebi burada da kısa bir açıklama yaptı ve sonra şahin motor fabrikasına doğru yürüyüş devam etti. şahin Motor işçilerinin bizleri karşılamasıyla Bayramoğlu’ndaki benzinliğin oraya toplanmaya başladık. Süleyman çelebi tekrar bir konuşma yaptı ve yemek molası verildi. Kroman ve Sarkuysan fabrikalarından gelen erzakların dağıtılmasıyla arkadaşlar yemeklerini yediler. Bu ara Süleyman çelebi’nin konuşması esnasında Nakliyat-İş şube başkanı kamera çekimi yapan polisle tartışmaya girdi. Bu çekimlerin yasal olmadığını, bilinçli bir şekilde taciz edildiklerini söyledi. Başkanların araya girmesiyle olay yatıştırıldı. Buradan sonra Tuzla tersanesine geçileceği ve saat 18:00’da Kartal’da bir miting ile yürüyüşün son bulacağı açıklandı.
Bu yazıyı detaylı yazmamdaki sebebe gelince. Bu yürüyüşte baştan sona kadar bir eksiklik vardı. En başta ilgi eksiği, sonra bilgi eksikliği, haber kanallarımızın eksikliği, fakat bu eksikliklerin çoğunu kendimde görüyorum. önceden haber alıp üzerinde düşünebilseydim eğer, daha hazırlıklı ve güzel olurdu. Daha sonra sendikanın dergisinde okudum ki yürüyüşe sadece başkanlar ve fabrikalardan birer temsilci katılacakmış zaten. öyle planlamışlar yani!
15-16 Haziran’ı sonuna kadar sahipleneceğiz. DİSK’i ve sendikaları da sahipleneceğiz. Ama ne yazık ki bu yapılan yürüyüş biraz reklâm kokuyordu. Amacına da ulaştığını zannetmiyorum. çünkü 15-16 Haziran reklam değil mücadelenin ta kendisidir.
Daha yolun başındayız, biliyorum. Sınıf bilinçli işçiler olarak bizler bu işe el atmazsak, bu ağaların bir şey yapacağı yok. Ne zamanki bizler kendi örgütlerimize sarılır ve onları geliştirirsek işte o zaman 15-16 Haziran ruhunu yeniden yakalarız. O zaman sınıfımızın sloganları sokakları, caddeleri, meydanları inletir.
Bütün Dünyanın İşçileri Birleşin!
özgürlük İşçiler Savaşırsa gelecek!
link: Gebze'den MT okuru bir metal işçisi, 15-16 Haziran Heyecanı, 18 Haziran 2005, https://marksist.net/node/314
Yaradılışçıların İddialarına Cevaplar
Örgütlenirsek Dünyayı Kazanabiliriz