![](https://marksist.net/sites/all/modules/print/icons/print_icon.png)
![](https://marksist.net/sites/all/modules/print/print_mail/icons/mail_icon.png)
Antep’te Başpınar Organize Sanayi Bölgesinde patronların dayattığı yüzde 30’luk sefalet zammını kabul etmeyerek birkaç fabrikada direnişe geçen işçilerin kısmi kazanımlar elde etmeleri, civardaki diğer fabrikaları da harekete geçirdi. Halı ve tekstil fabrikalarının ağırlıkta olduğu bu direnişe çok sayıda yeni fabrika eklendi ve asgari ücretin biraz üstünde ücretlerin dayatıldığı 2500’e yakın işçi üretimi durdurarak eyleme geçti. Bu fabrikalar arasında AKP milletvekili İrfan Çelikaslan’a ait Çelikaslan tekstil fabrikası da bulunuyor.
Patronlar tarafından işten atılmakla tehdit edilen, zorla fabrikaya sokulmak istenen işçiler boyun eğmeyince faşist rejim harekete geçti ve Antep Valiliği 15 gün boyunca fiili OHAL ilan etti. Rejimin Valilik eliyle dayattığı yasak kararı, 12 Şubatı 13 Şubata bağlayan gece sosyal medya üzerinden yayınlandı. İşçiler bir gün önce, 13 Şubatta Çelikaslan fabrikası önünde toplu halde ortak açıklama yapacaklarını duyurmuşlardı. Fakat gece yarısında yasak kararıyla karşılaştılar. Vali Kemal Çeber, 11 Şubatta katıldığı tekstil fuarında patronlara teşekkürlerini sunmuş ve her birinin onun için çok önemli olduğunu belirtmişti. 13 Şubatta yayınladığı yasak kararı sermayeye duyulan şükranın somut ifadesi oldu.
Kararla, istisnaları sıralananlar dışında, organize sanayi bölgeleri ve jandarma bölgesi dahil kentteki “her türlü toplantı ve gösteri yürüyüşü, basın açıklaması, açık ve kapalı yer toplantısı ile protesto eylemi, miting, çadır kurma, bekleme eylemi, oturma eylemi, stant açma, açlık grevi, anma töreni, afiş, pankart ve poster asma, el ilanı ve bildiri dağıtma, imza masası açma, meşale yakma ve taşıma, konferans, panel, seminer, kermes, yardım toplama faaliyetleri” gibi eylem ve etkinlikler 27 Şubat gece yarısına kadar yasaklandı. Hemen ardından da, gecenin 1’inden itibaren direniş çadırları polis, jandarma ve çevik kuvvet eşliğinde boşaltılıp yıkıldı. Direnişleri birleştirme kararı aldıklarını, yasak kararını tanımayacaklarını ve öğlen saatlerinde Çelikarslan tekstil fabrikasının önünde bir araya geleceklerini açıklayan işçiler de polis zoruyla engellendi.
Direnişte olan işçilerin sabah fabrikalara hapsedildiğini, fabrikaların önüne polis barikatları kurulduğunu ve bir araya gelen yüzlerce işçinin Çelikarslan fabrikasının önüne gelmesinin engellendiğini duyuran BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen, tüm işçileri ve emek mücadelesini destekleyen herkesi 14 Şubatta saat 11’de Demokrasi Meydanında buluşmaya, tepkilerini ve hak taleplerini ortaya koymaya çağırdı. Çok sayıda sendika, meslek odası, sosyalist örgüt, akademisyen ve hukukçu da yasak kararına tepki göstererek işçilere destek açıklamasında ve dayanışma çağrısında bulundu. Fakat Mehmet Türkmen 14 Şubat sabahı evinin önünden gözaltına alındı ve Demokrasi Meydanı polis barikatlarıyla kuşatıldı. İşçilerin meydana girmesini engelleyen polis, toplu halde BİRTEK-SEN binasına yürüyen işçilerin sendikaya girmesine de mani olmaya çalıştı.
Tekstil sanayinin önemli üslerinden biri olan Antep’te işçileri son derece düşük ücretlerle uzun saatler çalıştırarak sermayelerini büyüten patronlar, sendikalaşmanın önüne geçmek için her türlü zorbalığa başvuruyorlar. Buna rağmen son yıllarda sendikalaşma mücadeleleri ve hak aramak üzere gerçekleştirilen grev ve direnişler yaygınlaşıyor. Sermaye iktidarı ise patronları korumak için mücadeleci işçilere, sendikacılara saldırıyor, grevlere, direnişlere fiili yasaklar koyuyor, bütün bunlar yetmediğinde çıplak polis zorunu devreye sokuyor.
Gerçek enflasyonun %90’larda gezindiği bir dönemde asgari ücrete yaptığı %30’luk zamla işçi ücretlerindeki genel artışı da otomatik olarak belirlemeye çalışan iktidarın, yükselen tepkileri grev yasağıyla engellemeye çalıştığı sektörlerden biri de bilindiği gibi metal sektörüdür. İki ay önce rejimin Birleşik Metal-İş sendikasında örgütlü işçilerin grevlerine yönelik aldığı yasak kararı bunun son örneğiydi. Fakat 9 fabrikada 2 bin civarında işçiyi kapsayan grevlere yönelik bu yasak kararı, işçilerin mücadelesiyle yırtılıp atıldı. Rejimin yasağına rağmen sürdürülen grevlerin başarıyla sonuçlanması, işçi sınıfının birleştiği, örgütlü bir duruş sergilediği ve kararlılığından geri adım atmadığı koşullarda baskı ve yasakların hükümsüz kılınacağını bir kez daha gösterdi.
Faşist baskılar her alanda artarken, işçileri sefalet ücretlerine mahkûm eden, Kürt halkının iradesini hiçe sayan, muhalefeti hapisle tehdit eden bu rejime ve onun baş koruyucusu olduğu sermayeye karşı duruşun yolu buradan, yani işçi sınıfının birleşik, örgütlü ve kararlı mücadelesinden geçmektedir.
![Share](/sites/mtw7/files/pictures/icons/share.png)
link: Marksist Tutum, Antep’te İşçi Direnişi ve Valiliğin Eylem Yasağı, 14 Şubat 2025, https://marksist.net/node/8442