2017 yılında hazırlanan yasa ile açıkta tütün satmak, yetki belgesi almadan satış yapmak yasaklanmak isteniyordu. Aynı yasaya göre 51 kilodan fazla tütün bulunduran veya satana da 3 ilâ 6 yıl arasında hapis cezası getiriliyordu. Bu yasaklar, tütün satışı yapan küçük ölçekli esnafa darbe vurulması, tütün piyasasının tamamının tekellerin eline geçmesi anlamına geliyordu.
Yasa taslağı nedeniyle İzmir, Gaziantep, Adana, Batman, Elazığ, Adıyaman, Mersin’de on binlerce üretici ve esnaf büyük bir krizle karşı karşıya olduklarını ifade ederek basın açıklamaları ve eylemler gerçekleştirdiler. 2017’de çıkartılan yasa esnafın ve üreticilerin eylemleri nedeniyle 1 Temmuz 2021’e ertelenmişti.
Erteleme kararının üzerinden 4 yıl geçti ve yasanın yürürlüğe girmesine karşı tütün üreticileri ve esnafı yeniden eylemler gerçekleştirdiler. Temmuz ayında Türkiye’nin birçok bölgesinde tütün üreticileri basın açıklamaları yaptılar. 4 Temmuzda Adıyaman ve Malatya bölgesindeki tütün esnafı ise karayolunu trafiğe kapatarak eylem yaptı. Bu eyleme katılanlar basına yaptıkları açıklamalarda ısrarla AKP’ye oy verdiklerini fakat 4 yıldır seslerini duymayan hükümete artık oy vermeyeceklerini belirttiler. “Tırşikçi Kapitalistlere Hayır” diyen tütün üreticisi Mehmet Efe Dindar bu eylemlerin adeta sembolü oldu. Eyleme katılan 16 tütün üreticisi evlerine yapılan baskınlarla gözaltına alındı, 10’u tutuklandı. Yasa şimdilik 6 ay daha ertelendi.
Tekel’in özelleştirilmesinin ardından bugün Türkiye’de tütün piyasasına üç büyük yabancı tekel hâkim. 18 yerli firma da orta ölçekli üretim yapıyor. İşçi ve emekçiler sigara fiyatlarının artmasıyla birlikte küçük esnaftan açık tütün almaya ve kendileri tütünü sararak sigara tüketmeye başladılar. Bu durumdan “zarar eden” büyük firmalar hükümete baskı yaparak açıkta tütün satılmasının yasaklanmasını istediler. Küçük üreticilerin Türkiye’nin çeşitli bölgelerine sattıkları tütünün vergisini vermediğini iddia eden iktidar, tütün üreticilerinin kooperatifleşmesini istiyor. Böylece kooperatif adı altında büyük tekeller küçük üreticileri devreden çıkaracak, ürünlerini sudan ucuza alacak. Tıpkı çay üreticilerinin başına geldiği gibi çok düşük taban fiyatlar belirlenecek, üreticiden satın alınacak ürüne kota uygulanacak, üretici toprakta kalan tütünü belirlenen düşük taban ücretine satabilmek için bile büyük çaba harcayacak. Ayrıca tütün kurutulduktan hemen sonra naylon poşette değil çok çeşitli işlemlerden geçirilerek satılacak. Mehmet Efe Dindar tam da politikaları nedeniyle siyasi iktidara ve tırşikçi kapitalistlere “memlekette işsizlik, pahalılık gibi onca büyük sorun varken uğraşacak tütün mü kaldı” benzeri sorular soruyor. 300-400 metrekarelik bahçesinde tütün yetiştirerek çocuğunu okutan üreticileri ezenlere tepkisini ortaya koyuyor.
İktidar koalisyonu “yerli ve milli” diyerek savunma, otomobil, havacılık gibi alanlarda başarılardan bahsederek bolca milliyetçi propaganda yürütüyor. Oy desteğini canlı tutmaya çalışıyor. Oysa tütün konusunda “yerli ve milli” ürüne, üreticiye darbe vuran bizzat kendisi oluyor. Tütün üretimi, dağıtımı ve satışının tekellerin kontrolünde olması için yasalar çıkartıyor. Böylece tütün daha pahalıya satılacak ve tekeller piyasaya tam anlamıyla hâkim olacak. “Yerli ve milli” propagandası sigara gibi yanıp sönerken aç bırakıldığı için basın açıklaması yapan, yasayı protesto eden esnaf tutuklanıp susturulacak. Bu nedenle mevcut siyasi iktidara karşı mücadele yürütmek tüm emekçiler için hayati bir önem taşıyor.
link: Kocaeli’den MT okuru bir gıda işçisi, “Yerli ve Milli” Yasaklar ve “Tırşikçi” Kapitalistler, 13 Ağustos 2021, https://marksist.net/node/7429
Altındağ’da Suriyelilere Faşist Saldırı