Cam işçilerinin İstanbul direnişinin ardından, direnişin adresi şimdi de Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi. Fabrikanın adı tanıdık: “Paşabahçe”. Fakat bu kez yaşanan direnişin nedeni Paşabahçe işçilerinin sendika değiştirme kararları. Bu kararları sonucunda işten çıkarılan ve neredeyse her gün çıkarılmaya devam eden işçiler 27 Eylül 2003 tarihinden bu yana direnişteler. Bugüne kadar işten çıkarılan işçi sayısı 364!
Türkiye genelinde 15 Şişecam fabrikasının 13’ünde 38 yıldır Türk-İş’e bağlı Kristal-İş sendikası örgütlü. Eskişehir Paşabahçe işçileri ilk önce Türk-İş’e bağlı Çimse-İş sendikasında örgütlendiler. Ve iki dönem toplu iş sözleşmesi imzaladılar. Bu dönemde çalışma koşullarındaki sıkıntılar, kuralsız ve baskıcı çalışma ortamı vb. düzelmedi. Bunun üzerine yaklaşık 700 işçinin çalıştığı fabrikada 407 kadrolu işçi 8-9 Eylül tarihlerinde Çimse-İş sendikasından istifa ederek Kristal-İş sendikasına üye oldular. Ardından, fabrikada kadrolu işçilerle aynı işi yapmalarına rağmen taşeron şirkete bağlı olarak çalışan 300 işçi de Kristal-İş Sendikasına üye oldu.
Paşabahçe işvereni ilk önce fabrikanın taşeron şirket ile sözleşmesinin sona erdiği gerekçesiyle bu şirkete bağlı olarak çalışan 300 işçiyi işten çıkardı. Fabrikada kadrolu olarak çalışan 50 işçi de işten çıkarıldı. Hemen ardından, değişik illerden getirtilen işçilere işbaşı yaptırıldı ve bunlar Çimse-İş sendikasına üye yapıldılar.
Bunun üzerine Kristal-İş’e üye olan işçiler işverenin bu tutumu karşısında tavır aldılar ve mücadele dediler. İşveren ise bunun karşılığında her direnişte karşılaşılan bildik yöntemleri Paşabahçe işçisine uygulamaya başladı. İlk önce jandarma fabrikaya çağrıldı ve işçiler fabrika dışına atılıp gözaltına alındılar. Ardından Kristal-İş sendikasından istifa etmeleri için tehdit edildiler, bu tehditler tutmayınca işçilere rüşvet önerdiler. İşçiler bu kez, “inadına sendika, inadına Kristal-İş” sloganı atarak fabrikaya topluca girip çıkmaya başladılar. İşveren Paşabahçe fabrikasında bu sloganın atılmasını ve Kristal-İş sendikasının şapkasını giymeyi yasakladı. Ve ardından güvenlik görevlilerine kamera vererek işçileri yıldırma politikalarına devam etti. Bu arada, işveren, direnişi kırmak için bazı işçileri izne çıkardı ve Kristal-İş Eskişehir yöneticilerini Mersin’deki işyerlerine gitmek zorunda bıraktı.
Yılgınlık Yok Direniş Var!
Paşabahçe işçileri tüm bu baskılara rağmen direnişlerini çeşitli eylemliklerle devam ettirdiler. 16 Ekimde 300 Paşabahçe işçisi aileleriyle birlikte İstanbul’a Şişecam’ın merkezine doğru yola çıktılar. İstanbul’a geldiklerinde, Gebze’den, Lüleburgaz’dan ve Topkapı’dan gelen Kristal-İş üyesi işçilerle buluştular. İşçilerden bir heyet oluşturarak, Ankara’ya, Türk-İş Genel Merkezine gidip Türk-İş’in kendilerine sahip çıkmasını istediler. Diğer yandan siyasilere ulaşabilmek için çeşitli girişimlerde bulundular.
Paşabahçe işçisinin direnişi sırasında özellikle Kristal-İş’e üye işyerlerinden işçilerin desteği ön plana çıktı. Mersin, İstanbul ve Gebze’den Paşabahçe İşçileri, yine İstanbul’dan Türk-İş’e bağlı Tez-Koop-İş üyeleri, Eskişehir’e ziyarete giderek sınıf dayanışmasını gerçekleştirdiler.
Eskişehir içinden de çeşitli konfederasyonlara bağlı sendikalar, demokratik kitle örgütleri, siyasi partiler destek ziyaretlerinde bulundular. Türk-İş’e bağlı 14 sendika şubesi, ortak bir bildiriyle, Paşabahçe işçilerine destek verdiklerini açıkladılar.
En anlamlı destek ise, Kristal-İş sendikasının 18 Temmuzda başlayan ve 5000 Şişecam işçisini kapsayan grup toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin, Eskişehir Paşabahçe işçilerinin işten çıkarılmaları nedeniyle kesilmesi oldu. Ve Kristal-İş şubeleri, yapılan kongrelerinde Paşabahçe direnişini destekleme kararı aldılar.
Şişecam işverenine uluslararası işçi örgütlerinden protesto
Türk-İş’in üyesi olduğu ICFTU (Uluslararası Hür İşçi Sendikaları Konfederasyonu), Kristal-İş’in üye olduğu ICEM (Uluslararası Kimya ve Enerji İşçileri Federasyonu) ve EMCEF (Avrupa Kimya Enerji ve Maden İşçileri Federasyonu) öncelikle Paşabahçe işvereni olmak üzere, Çalışma Bakanlığına ve işveren sendikalarına mektuplar göndererek Paşabahçe işçilerinin işten çıkarılmalarını protesto ettiler. Diğer taraftan ILO ve AB Komisyonu da işten çıkarılmaların şikayet edildiği diğer kuruluşlar.
Mücadelede uluslararası destek oldukça önem taşıyor. Ne var ki, bizzat işçilerden gelen gerçek bir dayanışma ve destek olmadığı sürece, bu, birtakım göstermelik ve bürokratik girişimlerden öteye gidemez.
Paşabahçe işçilerinin direnişi ulusal basında da yer aldı. En son Ankara yürüyüşleri ile gündeme gelen Paşabahçe işçilerinin direnişi, birçok direniş gibi, kazanmak için desteklenmeyi bekliyor.
Eskişehir işverenleri sınıf dayanışmasını örgütlüyor, ya işçiler?
Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi, şehir dışında olan ve birçok fabrikanın bulunduğu büyük bir alanı kapsıyor. Paşabahçe fabrikası da doğal olarak birçok fabrikaya komşu. Çevre fabrikalarda işçiler özellikle 4857 sayılı yasa çıktıktan sonra çok daha kötü koşullarda çalıştırılmaya başladılar ve herhangi bir örgütlülükleri yok. Paşabahçe işçisinin direnişi tüm işverenlere bir tehdit niteliğinde. Zaten direniş Paşabahçe işvereninin sorunu olmaktan çoktan çıkmış durumda. Eskişehirli patronlar Paşabahçe işverenine “bu meselenin kendi meseleleri olduğunu ve bu konuda her türlü yardımda bulunacaklarını” belirtiyorlar ve ilk iş olarak aralarında dayanışma yemeği veriyorlar. Patronlar sınıf çıkarlarının bilincindeler ve derhal örgütleniyorlar. İşçilerin sınıf dayanışması cephesine baktığımızda ise durum hiç de parlak değil.
Direnişi kazanmanın yolu mücadeleyi örgütlemekten geçer!
Paşabahçe işçileri de sınıf mücadelesinin pek çok gerçeğiyle direnişe çıkınca tanıştılar. Direnişlerde yapılması gereken birçok şeyi hayata geçirmeye çalışıyorlar. Komite kurdular, ailelerini direnişe katmaya çalışıyorlar, direnişlerini duyurmaya çalışıyorlar. Yaklaşık iki aydır direniş çadırlarının Jandarma tarafından yıkılmasına rağmen, soğuğa rağmen, işyerlerinin önünü terk etmiyorlar. Fabrikada üretim devam ediyor ve vardiya giriş çıkışlarında işçiler sloganlarla direnişteki arkadaşlarının yanlarına geliyorlar.
Paşabahçe işçileri direnişin süresi uzadıkça yeterli desteği bulamadıklarını, işverenlerin kendi aralarındaki birlik ve destekten daha fazlasına ihtiyaçlarının olduğunu dile getiriyorlar.
Bugüne kadar yaşanılan direnişlerin de gösterdiği gibi, tek bir işyerinin kararlı mücadelesi başarı kazanmaya her zaman yetmiyor. Direnişlerde gün geçtikçe önemi çok yakıcı olarak hissedilen şey, hiç kuşkusuz maddi ve manevi destektir. 12 Eylül Anayasası ile hak grevleri, dayanışma grevleri yasaklanmış, sendikaların yasal grev haricinde işçilere para yardımında bulunmasının önüne geçilmişti. Bu durum, bugün sendika bürokratlarının direnişlerin bir an önce bitirilmesi kaygısıyla sarıldıkları bir kalkan haline gelmiştir.
Direnişe ziyaretler devam ediyor, dayanışma sürüyor, ama sürekliliği ve örgütlülüğü yok. İlk günlerde verilen destek ne yazık ki pek çok direnişte görüldüğü gibi daha sonra tavsamaya başlıyor.
Türk-İş bürokratları Paşabahçe direnişine ilişkin açıklama yapmaya yanaşmıyorlar. Çünkü Aralık ayının ilk haftası Türk-İş Genel Kurulu yapılacak. Çimse-İş ve Kristal-İş’in neredeyse eşit sayıdaki delegasyonu nedeniyle, Türk-İş bürokratlarının, Eskişehir bölge başkanına taraf olmaması yönünde telkinde bulunduğu söylentileri ortalıkta dolaşıyor. Bir kez daha, koltuk uğruna, işten atılan işçiler görmezden geliniyor. Oysa bir konfederasyondan beklenen, üyesi olan sendikalarla oturup konuşması, sorunu çözmesi ve işverenlerin bu durumdan faydalanmasına engel olmasıdır.
Paşabahçe işçilerinin direnişi yakıcı bir gerçeği bir kez daha hatırlatmıştır. İşçi sınıfının ekonomik mücadelesinde de uluslararası birlik ve mücadelenin örgütlenmesinin zorunluluğu. Dünyanın hangi ülkesinde, hangi sektöründe olursa olsun işçi sınıfı aynı sorunlarla yüz yüzedir. Bu sorunlarla baş edebilmesinin tek yolu ise kenetlenmekten, örgütlenmekten, bilinçlenmekten ve sınıf mücadelesini yükseltmekten geçmektedir.Vatanı, milliyeti, dini, dili ne olursa olsun, işçiler için en önemli şiar sınıf kardeşliği olmalıdır.
Paşabahçe işçisinin direnişini ve tüm direnişleri kazanmanın yolu, işçi sınıfının dev gövdesinin uyanması, örgütlenmesi ve bilinçlenmesinden geçmektedir. Bunun için de işyerlerindeki öncü, bilinçli işçilere daha fazla görev düşmektedir.
Sendikal yasaklar savaşırsak aşılır!
İşçilerin birliği, sermayeyi yenecek!
link: MT okuru bir işçi, Bu kez direnişin adresi Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi, 22 Kasım 2003, https://marksist.net/node/329
Berlin’de Hüküm Süren Düzen Hâlâ Yıkılmayı Bekliyor
TC’nin Dış Politikasının Temelleri ve Yayılmacı Emelleri