Krizler kapitalist toplumun hem hastalığıdır, hem de tedavi yöntemi! Hem kapitalist yatırımların önüne dikilen engellerdir, hem de onun lokomotifi! Bu çelişki kapitalizmin kaçıp kurtulamayacağı bir çelişkidir. Çünkü kapitalist toplumda her türlü mal ve hizmet üretimi, insanların ihtiyacını karşılamak üzere değil kâr etmek amacıyla yapılır. İşler yolunda gittiği sürece çok daha büyük kârlar edilir, bu kârlar daha da fazla yatırıma dönüşür. Her bir yeni yatırım bir öncekinden daha büyük bir emek üretkenliğini potansiyel olarak içinde barındırır. Teknolojik gelişimle birlikte işletmelerde gittikçe daha az sayıda insan daha fazla üretme imkanına kavuşur. Ama tam da bu durum, hem ücretlerin düşmesine hem de işsizliğin artmasına yol açar. Yeni yatırımlarla birlikte üretilen ürün miktarı da artar. Ama artık bu ürünleri kullanabilecek olanların tüketme imkanları giderek azalır. Dahası belli bir sektörün kârlı olduğunu gören kapitalistler o alana üşüşürler. Rekabet kızışır, fiyatlar düşmeye başlar, kârlar ve kâr oranı inişe geçer. İşletmeler kapanmaya başlar. İşsiz sayısı daha da artar. Tüketilemeyen ürünler patronların stoklarında dağ gibi birikir. Ve sonunda kriz tüm haşmetiyle karşımıza dikilir.
Kapitalizmin bundan kurtuluşu yoktur, er ya da geç bu kriz patlak verir. Ve ardından krize dayanamayan tüm işletmeler kapanır ya da iflas ederler. Böylelikle pazar küçük ayrık otlarından temizlenmiş olur. İflas eden şirketlerin sermayeleri bir şekilde daha büyük şirketlerin eline geçer. Sermaye böylelikle merkezileşmiş olur. Ardından artık biraz daha sadeleşmiş bulunan pazar yavaş yavaş canlanmaya başlar. Krizi atlatabilecek denli güçlü olan şirketler, krizden daha güçlü, daha merkezi, daha büyük ve daha organize bir biçimde çıkmayı becerebilmiştir. Ve bu kez aynı döngü, bunlar arasında yeniden başlar, ta ki bir sonraki krize kadar. Kapitalist üretim tarzının anarşisini, akıl dışılığını krizler hem dışa vururlar, hem bu akıl dışılığın en uç örneklerini törpüleyerek sistemi bir sonraki döngüye sokmak için gerekli düzenlemeleri yerine getirirler. Ancak tek başına bu çılgınlık bile kapitalizmin bir bütün olarak ne denli gereksiz, ne denli mantıksız, ne denli müsrif bir üretim tarzı olduğunu anlamak için yeterlidir.
link: Marksist Tutum, Krizsiz bir kapitalizm olabilir mi?, , https://marksist.net/node/1581