Kürt coğrafyasında ölüm kol geziyor. Mardin’in Zanqırt köyünde bir düğünde korucuların gerçekleştirdiği katliam sonucu çoğunluğunu kadın ve çocukların oluşturduğu 44 Kürt katledildi. Bu katliam koruculuk sisteminin nasıl bir ölüm makinesine dönüşmüş olduğunu gösteriyordu. Bölgede devlet tarafından korunup kollanan ve sayıları 75 bine yaklaşan bu ölüm makineleri, tecavüz, faili meçhul cinayet, adam kaçırma, köy yakma, zorla mala el koyma ve uyuşturucu ticareti başta olmak üzere suçun her türlüsüne bulaşmışlardır. Fakat her defasında “iyi çocuklar” aklanmış ve yeni suçların işlenmesine zemin hazırlanmıştır. Arkalarında devletin gücünü hisseden ölüm makineleri, bu fiili dokunulmazlık zırhının da arkasına sığınarak Mardin katliamını gerçekleştirdiler.
Peki, Mardin’de yaşanan trajedi sonrası düzen cephesi ne dedi? Daha olay aydınlanmadan, deliller toplanmadan, tanıklar dinlenmeden, olay yerine dahi gidilmeden, ülkeyi yönetenler olayın bir kız isteme meselesinden kaynaklandığını söyleyerek olayı “töre” olgusuyla açıkladılar. Medya korucuların kullandıkları silahların devletin verdiği silahlar olduğuyla hiç mi hiç ilgilenmedi. Olay yeriyle karakol arasındaki mesafe 6-7 dakika olmasına rağmen jandarmanın olay yerine neden 2 saat sonra geldiğiyle de öyle. Burjuva medyanın tamamına yakını olayı “töre” cinayeti adı altında vererek magazinleştirdi. Bu şekilde gerçeklerin üzerinden atlanıldı ve gerçekler hasıraltı edildi.
44 kişinin katledilmesi burjuva basında koruculuk sisteminin kaldırılmasını her ne kadar gündeme taşıdıysa da son söz iktidar tarafından söylendi: Koruculuk sisteminin kaldırılması mümkün değil! Mardin’de yaşanan olayın ardından Van’da silah bırakan 26 korucu, askerin baskısı sonucu görevlerine devam etmek zorunda kaldı. Devlet koruculuk sistemini kaldırmıyor. Çünkü koruculara daha ihtiyacı var. Kaldıramazlar. Çünkü Kürt halkının mücadelesi sürüyor. Sürdükçe de ölüm makineleri iş başında olacak.
Burjuva cumhuriyet, kurulduğu günden bugüne Kürt halkı üzerindeki baskısını hiçbir zaman eksik etmemiştir. Kürt halkının demokratik taleplerini faşizan yasalarla, uygulamalarla ezme yolunu seçmiştir. Burjuva düzen şiddetin her türlüsüne başvurmasına rağmen Kürt halkının onurlu kavgasını bitirememiştir. Türkiye’de işçi sınıfının mücadelesi yükselip Kürt halkının mücadelesiyle birleşirse işte o zaman yağmacı burjuva devletten hesap tam sorulacaktır.
link: Tuzla’dan MT okuru bir işçi, Mardin’deki Katliamın Sorumlusu Burjuva Devlettir, 10 Haziran 2009, https://marksist.net/node/2141
“100 Bin Kişiydiler”
Kadıköy’de “ÖSS Duvarını Yıkalım” Mitingi