Tertip komitesinin, anma saatine kadar insanların çalınan ezgileri sessizce dinlemesi çağrısına rağmen binlerce kişi, “Katil Devlet Hesap Verecek!”, “Kürt, Türk, Ermeni, Yaşasın Halkların Kardeşliği!”, “Hepimiz Hrant’ız, Hepimiz Ermeniyiz!”, “Hepimiz Kürdüz Hepimiz Ermeniyiz!”, “Biji Bratiya Gelan!”, “Faşistleri Döktükleri Kanda Boğacağız!”, “Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!” sloganlarıyla öfkelerini dile getirdiler.
Anma, saat 15’te, Hrant Dink’in katledildiği saatte, saygı duruşuyla başladı. İlk konuşmayı Dink’in gazeteci arkadaşı Oral Çalışlar yaptı ve şunları söyledi: “O akla, vicdana seslenen, kurulu düzeni sarsacak yüreğe sahip bir devrimciydi. Haksızlıklara boyun eğmeyen, hafızamızı tazeleyen, muhalif ailemizin bir bireyiydi. O, Türkü, Kürdü, Rumu, Lazı, Çerkezi ve Ermenisiyle tüm halkların sesiydi. Bizler çocukların eline silah verenleri biliyoruz. Hrant bize çok kültürlülüğü gösterdi. Onun mirasına sahip çıkacağız.” Çalışlar’dan sonra Hrant Dink’in eşi Rakel Dink bir konuşma yaptı.
“Kaldırıma dökülen kan suyla sabunla temizlenebilir mi?”
Sözüne “sevgili kardeşlerim” diye başlayan Rakel Dink, “katliamın ardından bir yıl geçmesine rağmen ülkemin adaleti ne yaptı” diye sordu. “Burada Hrant’ın vurulduğu kaldırımda onu yaşatmak için toplandık” diyen Rakel Dink, eşinin bir konuşmasını hatırlatarak şöyle devam etti: “Önce gelin yalnızlığımızı paylaşalım. Hrant’ın kanını bu kaldırımdan suyla sabunla temizlemeye çalıştılar. Dökülen kan hiç suyla, sabunla temizlenir mi? Dökülen hiçbir kan susmayacaktır. Kanın sesi ancak adaletle susar. Katillerin eline Türk bayrağı verip poster çektirenlere benim devletimin adaleti ne yaptı? Stadyumlarda hepimiz Ogün’üz diye bağıranlara ne yaptı ülkemin adaleti? Katil daha yakalanmadan önce silahın markasına kadar her şeyi bilenlere ne yaptı ülkemin adaleti? Eşime haddini bildirmeye çalışan vali yardımcısına ne yaptı adalet?”
“Bugünlerde kardeşlik de cesaret istiyor!”
“Eşim yaşasaydı 301’den üç aydır hapiste olacaktı” diyen Rakel Dink, “bizi acılarla akraba ettiler ama binler cesaret bulacak ve teröre karşı duracak. Maalesef bugünlerde kardeşlik de cesaret istiyor. Umut cesaret ister, adalet cesaret ister, kardeşlerim!” diyerek göz yaşlarıyla konuşmasını bitirdi. Konuşmalar sık sık alkışlar ve sloganlarla kesildi.
Rakel Dink’in konuşmasının ardından anma programı sona erdi. Şişli ve Taksim yönünde dağılınabileceği açıklanmasına karşın kitle sloganlar eşliğinde Taksim’e doğru yürüyüşe geçti. Agos gazetesi yakınlarında bulunan CHP’nin Şişli binasına gelindiğinde, CHP, “faşistler burada” türünden sloganlarla protesto edildi. Polis ordusuna rağmen öfkeli kitle marşlar ve sloganlar eşliğinde Taksim’e kadar yürüdü. Taksim meydanında sloganlarına devam eden kitle, İstiklal Caddesine girerek dağıldı.
Sabah saatlerinden itibaren Agos gazetesinin önü polis ve burjuva medya ordusuyla dolmuştu. Burjuva medya anmaya katılan insanlarla röpörtaj yapıyor ve çok yer vereceklermiş gibi insanların duygu ve düşüncelerini soruyordu. Oysa haberlere yansıyan asıl kısmın törende gerginlik yaşanıp yaşanmadığı olacağı daha baştan belliydi.
Darbeci güçler bir taraftan Kürt ve Ermeni düşmanlığı üzerinden milliyetçiliği kışkırtırken, diğer taraftan da milliyetçiliğe karşı direnen ve halkların birbirini baskı altına almadan bir arada yaşamasını savunan aydınları ortadan kaldırmaktadırlar. Dink’in öldürülmesi, halkların kardeşliğini savunan ve faşist, karanlık güçlere karşı çıkan devrimci aydınlara verilen bir gözdağıdır. Kim oldukları bilindiği halde, AKP hükümeti failleri cezalandırmak için hemen hiçbir adım atmamaktadır. Çok açık ki, gerçek katiller Ogün Samast ve Yasin Hayal’den ibaret değil. Katliamın arkasında, devletin derinliklerine yerleşmiş kesimler bulunmaktadır. Ancak pek demokrat geçinen AKP hükümeti, bu noktada timsah gözyaşları dökmekten bir adım ileri gidememiştir. Dink’in yargılandığı 301’nci madde bile hâlâ değiştirilmiş değildir. Yapılması planlanan değişiklikse tam bir göz boyamadan ibarettir. Öyle gözüküyor ki, Dink suikastı da hiçbir zaman tam olarak aydınlatılmayacak. Ama devrimci işçi sınıfı bir gün burjuvaziyi alaşağı ettiğinde, saklı kalmış tüm dosyaları emekçi kitlelere ifşa edecek. İşte o vakit sadece Dink’e değil, tüm aydınlara, devrimcilere ve Kürtlere yapılan suikastlar aydınlanmış olacak.
YAŞASIN HALKLARIN KARDEŞLİĞİ!
link: İstanbul’dan bir deri işçisi, Katledilişinin Birinci Yıldönümünde Hrant Dink On Binlerle Anıldı, 20 Ocak 2008, https://marksist.net/node/1699
Karl Liebknecht ve Rosa Luxemburg
Sosyal Güvenlik Saldırısı Yeniden Gündemde