Özgecan, kadın cinayetlerinde yaşamını kaybeden kadınların simgesi oldu. Katledilmesinin ardından on binlerce insan, kadın cinayetlerine “artık yeter” demek için sokaklara çıktı. Ne yazık ki kadın cinayetlerini protesto eden eylemler daha devam ederken, yeni kadın cinayetleri gündemimize girdi. Biri kocası tarafından öldürüldükten sonra parçalanıp çöpe atılmış, biri evinde tecavüz edildikten sonra öldürülmüş, biri arabayla üzerinden geçilip ezilmiş… Kadın cinayetleri bitmiyor. Kadınlar ıssız bir ormanda veya sokakta katledilmiyor yalnızca; evinde, işyerinde, mahkeme salonlarında, sığınma evlerinde, kaçıp saklandıkları baba evlerinde katledilmeye devam ediyor. Kadınların şiddetten kaçacak yerleri yok! Kimileri tanımadığı bir erkeğin, herhangi bir kadın için hazırladığı örümcek ağına takılır, kimileri en yakını tarafından uğrar şiddete. Şiddetle iç içe yaşar birçok kadın, her gün koca dayağıyla güne başlar, her fırsatta, her vesileyle dayak yer. Şu açık ki, erkeklere kadını istediği şeyi yapmadığında canını alma hakkı tanıyan, böyle bir zihniyetle yetiştiren, gerektiğinde koruyan bir sistemde yaşıyoruz. Bu düzende çifte ezilmişlik yaşayan kadınların yaşamları pamuk ipine bağlı!
Emekçi kadınlar şiddeti iyi tanıyor!
Emekçi sınıfların kadınlarının kâbusudur dayakçı bir koca, tacizci bir şef, karanlık sokaklardaki saldırgan bir gölge, yolcusuz taşıma araçları… Çoğu zaman bunlardan kaçış yoktur. Bu yüzden birçok kadın saldırıya uğradığında kullanma fırsatı bulamayacağı biber gazını, küçücük bir çakıyı taşır çantasında.
Emekçi kadınlar, eteğiyle, bakışıyla, saçıyla, kadın oluşuyla erkeği tahrik ettiği gerekçesiyle tecavüze, tacize uğruyorlar. Düzenin çürüttüğü erkekler kadınları öldürüyorlar: Kadın onu terk etmesin diye, kadın ona kölece hizmet etsin diye, kadın hem dayağını yesin hem sussun diye, kadın onun namusu diye, kadın işe girip çalışmak istedi diye, “hayır” dedi diye… Polis şikayetleri dikkate almıyor: Kadın erkeğe itaat etsin diye… Mahkemeler gereken cezayı vermiyor: Takım elbise giyip mahkemeye geldi diye, kadının giydiği eteğin boyu uygun değildi diye, gece dışarıda ne işi vardı diye.
AKP hükümeti toplumu giderek muhafazakârlaştırıp, kadın cinayetlerinin yolunu açıyor!
İktidarları boyunca kadın cinayetlerinin on dört kat arttığı bir iktidar olma onurunu kazanmaktan gocunmayan AKP, kadınları iffetli-iffetsiz diye ayırıyor. Kadını işsizler ordusuna çocuk yetiştiren, koca dayağını yedikten sonra sesini kesip kocasına hizmetkârlık yapan bir köleye dönüştürmek istiyor. Kendi belirlediği sınırların dışına çıkan kadını namussuz, iffetsiz ilan edip, akşam saatlerinde bir minibüse yalnız binen bir kadının tecavüzü hak ettiği fikrini erkeklerin zihinlerine nakşetmiş durumda. Hem kapitalizm nedeniyle hem de AKP iktidarının kutuplaştırma politikaları yüzünden, işçi işçiye, Türkiyeli Suriyeli göçmene, AKP’ye oy veren vermeyene, biri kendisi gibi giyinmeyen ötekine, erkek kadına düşman kesiliyor. Kadın cinayetlerinin de, kadına yönelik her türlü şiddetin de, işsizliğin de, açlığa mahkûm eden düşük ücretlerin de, iş kazalarının da sorumlusu, AKP hükümetinin ateşini harladığı kapitalist sistemin ta kendisidir.
Kadının ve işçi sınıfının kurtuluşu için kadınlar mücadelede öne!
Emekçi kadınların, işçilerin ve tüm ezilenlerin sorunlarından kurtuluşunun tek bir yolu var; bu suç ve suçlu üreten kapitalist sistemi yıkıp, insanı insani değerlerle donatacak bir düzen kurmak gerekiyor. AKP hükümetine karşı yürütülen mücadeleler, ona hayat veren sistemin özüne de dönük yürütüldüğünde ancak anlamlı bir mücadele verilmiş olur. Kadına dönük şiddetin sona ermesi için de kadınlar mücadelede en ön saflarda yerini almak zorundadır.
Kadınlar mücadeleye katılmadan işçi sınıfı kurtulamaz, işçi sınıfı kurtulmadan kadınlar sorunlarından kurtulamaz!
link: Aydınlı’dan MT okuru bir kadın işçi, Kadın Cinayetlerinin Müsebbibi Kapitalist Sistemdir, 8 Mart 2015, https://marksist.net/node/4004
Yarım Kalan Metal Grevi
Kadın Cinayetleri Kapitalist Çürümeye Ayna Tutuyor