Kocaeli’nin Gebze ilçesinde işçilik yaparak geçimini sağlayan Muhammed Aydın, eşi ve çocukları ile birlikte Diyarbakır’da bulunan anne ve babasını ziyarete gitmişti. Diyarbakır’ın Sur ilçesinde polis servis aracına bomba yüklü araçla yapılan saldırı sonucunda aynı aileden 5 kişi 11 Ağustos günü hayatını kaybetmiş ve 5’i polis 12 kişi saldırıda yaralanmıştı. Hayatını kaybedenlerin tümü Yıldırım ailesindendi. Muhammed Aydın’ın ise hastanede tedavisi sürüyor.
Muhammed Aydın 2011 yılında Gebze’de plastik kapak üretimi yapan Bericap fabrikasında çalışıyordu. 4 işçinin işten atılması üzerine Petrol-İş üyesi bütün işçiler fabrikada direnişe geçmişlerdi. Direniş 200 gün boyunca sürmüş, içlerinde Muhammed’in ve ailesinin de olduğu işçiler önemli deneyimler yaşamışlardı. Muhamed sonrasında ailesinin geçimini sağlamak için başka fabrikalarda iş bulup çalışmaya devam etti. Direniş boyunca “birleşen işçiler yenilmezler” sloganını hiç unutmayan Muhammed, işçilerin din, dil ve ırk ayrımı yapmadan birlikte mücadele ederek kurtulacaklarını bu fabrika direnişinde duymuş, arkadaşlarıyla siyasi sorunlar üzerine çeşitli fikir tartışmaları yapmıştı.
Türkiye işçi sınıfının ağır baskı ve sömürü koşullarında çalıştırılıp ezilmesinin yanında yaşanan sorunlara Kürt ulusal sorunu da ekleniyordu. Kürt işçi ve emekçilerinin yıllardır demokratik hakları için verdiği mücadeleler henüz karşılığını bulmuş değildir. Son olarak AKP hükümetinin müzakere masasını devirmesiyle kıran kırana bir savaş yaşanmaya ve her iki taraftan ölümler yaşanmaya devam ediyor. Kürt illerinde yüzlerce yaşlı, çocuk ve genç insanın öldürülmesi, burjuva medya tarafından “terörle mücadele” adı altında son derece meşru ve doğal bir durummuş gibi gösteriliyor. Oysa gerçekler son derece farklıdır ve ağır insanlık suçlarına varan katliamlar yaşanmıştır.
Kürt sorunu gibi yıllarca çözülemeyen ve çözülmedikçe de ağırlığı ve neden olduğu ölümler her geçen gün artan bir sorunda, bugüne kadar işçi sınıfın örgütlü tepkisi ortaya çıkmadı. Devletin, ordunun, basının onlarca hükümetin Kürt sorununda izlediği siyaset çözüm getirmedi. Kürt sorunu, işçilerin, emekçilerin ekonomik, sosyal ve siyasal haklarının gasp edilmesi için de bir bahane olarak kullanıldı egemenler tarafından. Örgütsüz ve bilinçsiz işçi kitleleri ise Kürt sorununa ilişkin düzenin çizdiği sınırları aşamadı. Kürt sorunu çözüme ulaşmadığı için asker ve polis devleti uygulamaları olağanlaşıyor. Sendikal hak ve özgürlükler, gösteri ve yürüyüşler, düşünce özgürlüğü, “bölünme”, “terör örgütünün elini güçlendirme” türü gerekçelerle hayat şansı bulmadan eziliyor. İşçi sınıfının ulusal temelde değil sınıfsal temelde birleşmesi gerçekleşmediği için işçi sınıfı milliyetçi, şovenist politikaların esiri oluyor. Daha da önemlisi savaş, Türk ve Kürt işçilerin ve yoksulların da canını alıyor.
Muhammed gibi işçilerin kaderi Kürt sorununun ağır etkisi altında belirleniyor. İşçi sınıfı Kürt sorununun demokratik temellerde çözülmesi için örgütlü mücadeleye katılmalı, ağırlığını koymalıdır; aksi takdirde bu sorun çözülene kadar Kürt ve Türk işçi ve emekçiler acımasız bir savaş ortamında hayatlarını kaybetmeye devam edecekler. Elbette Kürt ve Türk işçi ve emekçilerinin çıkarı bu sorunun bir an önce demokratik ve barışçıl temellerde çözülmesinden yanadır. Bu barış ve kardeşliği, ancak ve ancak işçi sınıfının örgütlü mücadelesi temelinde birleşen işçiler başarabilir.
link: Gebze’den MT okuru bir işçi, İşçiler ve Kürt Sorunu, 26 Ağustos 2016, https://marksist.net/node/5248
Gaziantep Vahşeti ve Kürtlere Yönelik Çok Yönlü Saldırı
Antep Katliamı Bakırköy’de Lanetlendi