Microsoft’un kurucusu Bill Gates gelir adaletsizliğinin arttığını belirterek “Zenginler, ben ve Melinda (eşi) dâhil, daha fazla vergi ödemeli. Vergi sistemi uzmanı değilim ama ABD’nin daha adil bir vergi sistemine ihtiyaç duyduğunu düşünüyorum” dedi. 108 milyar dolarlık serveti ile dünyanın en zengin ikinci insanı olan Gates şöyle devam ediyor: “Bugün ABD vergi gelirlerinin dörtte üçü işçilerin maaşlarından kesilen vergilerden geliyor. Bu oran da en az yüzde 37. Ancak zenginlerin gelirinin çoğu maaştan değil yaptıkları yatırımlardan ettikleri kârlardan geliyor. Burada ödenen verginin oranı ise yüzde 20. Bu sistemimizin adil olmadığının en büyük kanıtı.”
Kapitalist sistemde devletin bir yıllık bütçesi oluşturulurken genelde en büyük gelir kaynağı işçi-emekçilerden toplanan vergilerdir. Yönetenler toplanan vergilerin toplumun, kamunun ihtiyaçları için toplandığını iddia eder. Ancak bu tamamen bir kandırmacadır. Patronlar ve yönetenler bir taraftan işçileri açlık sınırı altında ücretlere çalıştırıp yoksulluğa mahkûm ederken, diğer taraftan vergi yükünü de işçi-emekçi kesimin üzerine yıkarlar. Astronomik paralar kazanmalarına rağmen patronların ödedikleri vergiler devede kulak kalır. İşçiler ise tüm yoksulluğa rağmen vergi yükünün büyük kısmını sırtlarlar. Gelen zamla beraber asgari ücretli bir işçiden kesilen gelir vergisi 326,20 lira oldu. Bununla bitiyor mu? Hayır. Tüketmek zorunda olduğumuz ürünleri satın aldığımızda yüzde 8 ilâ yüzde 18 arasında değişen vergiler ödüyoruz.
Geçtiğimiz Aralık ayında Mecliste yoğun bütçe tartışmaları yaşandı. Oluşturulan bütçeye, var olan vergiler ve yeni alınacak vergilerin hesapları dâhil edildi. Yapılan bütçe, yönetenlerin hangi sınıfa ait olduklarını ortaya koymaları ve kaynakların patronların çıkarları doğrultusunda nasıl ve ne şekilde kullanılacağını göstermesi bakımından ibretliktir. Patronlar ya yılsonu zarar gösteriyorlar ya da vergi affına uğruyorlar ve borçları siliniyor. Vergi ödememek için kırk takla atıyorlar. Medyaya, haberlere konu olan “hayırsever” patronlar da var elbet. “Hayrına” okul yaptıran, sosyal tesis yaptıran… İşçiye zam yapmamak için bin dereden su getiren, ekonomik krizi bahane edip işçiyi kapının önüne koyan patronlar, hayır işlerini ne kadar da çok seviyorlar! Aslında onlar hayrı değil, sadece paralarını seviyorlar. Çünkü bunların hepsini vergi ödememek için yapıyorlar. Bize yerlilikten, millilikten bahseden yönetenlerin çocuklarının gemicikleri var meselâ. Vergi ödememek için gemilerini başka ülkelerin bayrakları ile çalıştırıyorlar. Geçtiğimiz yıllarda yönetenlerin paralarını nasıl vergi cenneti ülkelere kaçırdığı epey gündem olmuştu. Yasalara göre işçilerin vergi ödememe veya vergi kaçırma gibi bir lüksü yok. Ama aynı yasalar patronların ve yönetenlerin vergi kaçırmasına her türlü olanağı sağlıyor.
İşçilere seslenirken “vergi ödemek kutsal vatandaşlık görevidir, ülkesini seven herkes vergisini ödemeli” derken, sıra kendilerine gelince bu değerler egemenler için hiçbir şey ifade etmiyor. Bu çelişkiler gün gibi ortadadır ama bizler örgütsüz olduğumuz için bunları göremiyoruz. Burjuvalar lüks ve şatafat içinde yaşarken bizler daha çok sömürülüyor, yoksullaşıyoruz. Üreten biz, emek veren biz, her türlü fedakârlığı yapan biz ama karşılığında açlık ve yokluk içinde yaşayan da bizleriz. İşte buna dur demek için adaletsizliğe, eşitsizliğe, sömürüye karşı örgütlenmeli ve mücadele etmeliyiz. Bizim tek güveneceğimiz örgütlü gücümüzdür! Kaderleri bir olan işçilerin mücadelesi de ortak olmalıdır.
Yaşasın İşçilerin Örgütlü Mücadelesi!
link: Esenyurt’tan bir işçi, Kaderleri Bir Olan İşçilerin Mücadelesi de Ortak Olmalı, 2 Mart 2020, https://marksist.net/node/6852
Emperyalist Savaşa Hayır! Suriye’den Elinizi Çekin!
Muzaffer Erdost’un Anısına