İşçi sınıfının tarihi, büyük bedeller ödenerek yürütülen çok değerli mücadelelerin deneyimleriyle doludur. Büyük mücadelelerin yaşandığı ülkelerden biri de Fransa’dır. 1871 yılında işçi sınıfı bir devrim gerçekleştirerek 72 gün iktidarda kalmıştır. Patronların yüreklerine korku salan bu devrime de işçi kadınların mücadelesi damgasını vurmuştur. Parisli işçiler bu devrimle birlikte, kendi iktidar araçlarını, yani Paris Komününü kurdular. Komünarlar 72 gün boyunca işçi iktidarını korumak ve kalıcı hale getirmek için öylesine büyük bir mücadele verdiler ki, Paris Komününü tarihin altın sayfalarına yazdırarak şimdiki işçi kuşaklarına taşıdılar. O güne kadar aşağılanmış, insan yerine dahi konulmamış emekçi yığınlar, ilk defa özgürlüğün, kardeşliğin sevincini yaşıyorlardı.
Paris Komününün kadınları çifte ezilmişliğe, sömürüye, erkek egemenliğine karşı erkek işçi kardeşleriyle birlikte korkusuzca mücadele etmişlerdi. İşçi kadınların mücadelesi erkek işçilere güven ve cesaret veriyordu. Kadınlar öylesine kararlıydılar ki işçi devrimini zafere taşımak için ön saflarda mücadele ediyorlardı. Onlara silah doğrultan askerlere şöyle sesleniyorlardı: “Bize mi? Ateş edeceksiniz bize, kardeşlerinize! Siz kocalarımız, çocuklarımızsınız!” Askerler utanarak silahları indirip kardeşçe kucaklaşarak mücadele saflarına geçiyorlardı. Kadınların kararlılığı her yere yansıyordu. Sokaklarda özgürlüğün ve eşitliğin şarkıları söyleniyordu. İşçi devrimiyle birlikte işçilerin çalışma koşulları düzeltildi. Kadın işçilerin eğitimlerine yönelik çalışmalar yapıldı. Kadınlar her konuda daha aktif hale geldiler.
Her ülkede olduğu gibi Fransa’da da burjuvazi kadınlar üzerinde baskı kurarak, onları ikinci sınıf insan konumuna iterek, “kadının yeri evidir ve kadının görevi erkeğe itaat etmektir” diyordu. İşçilerin içinde de bu düşüncede olanlar çoktu. Bir erkek işçinin eşi siyasete atılırsa evinde çorbayı kim pişirecek diye kadınların mücadele etmesinin önüne engeller koymaya çalışıyorlardı. Burjuva gazeteler Komün kadınlarına “şirret cadalozlar” diye aşağılamalar, karalamalarda bulunuyordu. Fakat Komünün kadınları bu zihniyete karşı mücadele etmekten geri durmadılar. Kadın işçiler çok büyük bedeller ödediler, acılar çektiler. Bu acılar kadınların onları iliklerine kadar sömüren düşmanlarına duydukları öfkeyi daha da biledi. Yaşananlar şunu gösteriyor: İşçi kadınlar mücadeleye katılmadan bu korkunç yaşam koşulları düzelmeyecek. Güzel günler ve aydınlık yarınlara koşmak için kadınlar mücadelede öne!
link: Esenyurt’tan MT okuru bir kadın işçi, Komün’ün Mücadeleci Kadın İşçileri, 18 Mart 2018, https://marksist.net/node/6264
Salozların Mavalları
Paris Komünü ve Kadın Komünarlar /2