Temmuz 1940
Rus Devrim Tarihi’nin Çince yayınlanacağını öğrendiğim gün, benim için bir bayram günüydü. Şimdi çeviri çalışmasının hızının arttırıldığı ve ilk cildin gelecek yıl çıkacağı haberini aldım.
Kitabın Çinli okuyucular için yararlı olacağına dair sağlam umudumu ifade etmeme izin verin. Çalışmamın kusurları ne olursa olsun, bir şeyi güvenle söyleyebilirim: Olgular burada büyük bir özenle, yani orijinal kaynaklarıyla doğrulama temelinde sergilenmiştir; ve nasıl olursa olsun, şu ya da bu önyargılı teori veya daha da kötüsü şu ya da bu kişisel şöhret namına değiştirilen veya çarpıtılan bir tek olgu bile yoktur.
Aralarında Çin’in de bulunduğu tüm ülkelerde, şimdiki genç kuşağın talihsizliği, Marksizm etiketi altında muazzam bir tarihsel, teorik ve daha başka her türden tahrifatlar fabrikası yaratılmış olmasıdır. Bu fabrika “Komünist Enternasyonal” adını taşımaktadır. Totaliter rejim, yani yaşamın her alanında bürokratik hakimiyet, egemenliğini kaçınılmaz olarak geçmiş üzerine yaymaya çalışmaktadır. Tarih, egemen totaliter klik tarafından ihtiyaç duyulan her türlü kurgu için hammaddeye dönüşmüştür. Ekim Devrimi ve Bolşevik Parti tarihi de bu kaderden nasibini almıştır. Tahrifat ve dalaverenin en son ve en mükemmel belgesi, Stalin’in kişisel yönetimi altında yayınlanan Sovyetler Birliği Komünist Partisi Tarihi’dir. Ben tüm bir insanlık kütüphanesinde, tek bir adamı, yani Stalin’i yüceltmek için olgu ve belgelerin –ve üstelik herkesin bildiği olgular– namussuzca değiştirildiği, bozulduğu ya da olayların ilerleyişi içinden tümüyle çıkarıldığı bir başka kitap daha bilmiyorum ve bilen birisinin olması da zayıf bir olasılık.
Bu kaba ve beceriksiz tahrifat, tahrifatçıların elindeki sınırsız mali kaynaklar sayesinde tüm uygar dillere çevrilmiş ve on milyonlarca kopyası zorla dolaşıma sokulmuştur.
Bizim elimizin altında ne böyle mali kaynaklar var, ne de böyle devasa bir aygıt. Fakat daha büyük şeylere sahibiz: tarihsel gerçeklik ve doğru bir bilimsel yöntem kaygısı. Bir tahrifat son derece güçlü bir devlet aygıtı tarafından imal edilse bile, zamanın sınavına karşı koyamaz ve sonunda içsel çelişkileri nedeniyle patlar. Tersine, bilimsel yöntem vasıtasıyla kurulan tarihsel gerçekliğin ise, kendi içsel inandırıcılığı vardır ve uzun vadede zihinlerde hakimiyetini kurar. Devrim tarihini yeniden değerlendirme, yani yeniden yazma ve değiştirme –daha doğrusu tahrif etme– ihtiyacı, bürokrasinin kendisini Bolşevik Partiye bağlayan göbek bağını kesmek zorunda olduğunu keşfetmesinden kaynaklanmaktadır. Devrim tarihini yeniden yazmak, yani tahrif etmek, devrimi gaspeden ve Bolşevizm geleneğini kısa kesmek zorunda olduğunu keşfeden bürokrasi için ivedi bir zorunluluktu.
Bolşevizmin özü, proletaryanın, Ekimde iktidarı tek başına ele geçirmesine yol açacak olan sınıf politikasıydı. Tüm tarihi boyunca, Bolşevizm burjuvaziyle işbirliği politikasına uzlaşmaz bir biçimde karşı çıktı. Bolşevizm ile Menşevizm arasındaki temel zıtlık tamamen bundan ibaretti. Üstüne üstlük Bolşevizmin ve Menşevizmin yükselişinden önceki dönemde işçi hareketi içindeki mücadele, son tahlilde bu merkezi sorun, merkezi alternatif etrafında döndü: burjuvaziyle işbirliği ya da uzlaşmaz sınıf mücadelesi. “Halk Cephesi” politikası, ağırbaşlı ve aslında şarlatanca adını bir tarafa bırakırsak, zerre kadar bir yenilik içermemektedir. Bu pratik, Komintern’in dilinde ister koalisyon veya Sol Blok (Fransa’daki gibi) isterse “Halk Cephesi” adını taşısın, tüm durumlarda söz konusu sorun, proletaryanın sömürücülerin sol kanadına tâbi kılınmasıyla ilgilidir.
“Halk Cephesi” politikası burjuvazinin emperyalist çürüme çağında başvurulduğu için özellikle ölümcül bir meyve verdi. Stalin, Menşeviklerin 1917 devriminde gerçekleştirmeyi denedikleri politikayı amacına ulaştırmayı Çin devriminde başardı. Aynı şey İspanya’da da tekrarlandı. İki büyük devrim de, liderliğin yöntemlerinin, Stalinizmin, yani Menşevizmin en ölümcül biçiminin yöntemleri olması yüzünden felâkete uğradı.
Beş yıl boyunca, “Halk Cephesi” politikası proletaryayı burjuvaziye tâbi kılarak, savaşa karşı sınıf mücadelesini olanaksız kıldı. Eğer Komintern liderliği tarafından koşullandırılan Çin devriminin bozgunu, Japon işgali için gerekli koşulları hazırladıysa, İspanyol devriminin bozgunu ve Fransa’da “Halk Cephesi”nin aşağılık teslimiyeti de Hitler’in saldırısı ve eşi görülmemiş askeri başarıları için gerekli koşulları hazırladı.
Hitler’in zaferleri gibi, Japonya’nın zaferleri de tarihin son sözü değildir. Günümüzde de savaş devrimin anası olmaya devam etmektedir. Devrim, ileri ülkelerde olduğu gibi geri ülkelerde de insanlık tarihinin tüm sorunlarını bir kez daha ortaya çıkaracak ve yeniden ele alacaktır ve ileri ve geri ülkeler arasındaki büyük farkın üstesinden gelmek için bir başlangıç yapacaktır.
Reformistler, oportünistler, görenekçiler [routinistler –ç.n.], olayların akışıyla karşı tarafa savrulacaklardır. Yalnızca devrimciler, geçmişin deneyimiyle zenginleşip tavlanmış devrimciler, büyük olayların düzeyine yükselebilirler. Çin halkının kaderi, insanlığın gelecekteki kaderinde ilk yeri işgal etmektedir. İleri Çinli devrimciler, 1925-27 devriminin mahvolmasına yol açan yanlışlardan, gelecekteki ölümcül yanlışlardan kaçınmalarına yardım edecek olan sınıf politikalarının belli temel kurallarını bu tarihten özümlerlerse mutlu olurum.
[187] Bu makale, Troçki'nin Rus Devrim Tarihi adlı eserinin Çince baskısına önsöz niyetiyle yazıldı. Temmuz 1940'ta yazılmaya başlandı ve Troçki'nin 20 Ağustos 1940'ta Stalin'in ajanı tarafından öldürülmesiyle yarım kaldı.
link: Lev Troçki, Çin ve Rus Devrimi, Temmuz 1940, https://marksist.net/node/1469