Dünya kapitalist sisteminin tarihsel çıkışsızlığı, tükenmişliği ve sürdürülemezliği artık bir kısım burjuva ideologu ve teorisyeni tarafından da yarım ağızla kabullenilen bir gerçek. Sosyalist devrimin nesnel koşullarının mevcudiyetine rağmen, dünya işçi sınıfının ve bu çürümüş düzenden hiçbir çıkarı olmayan emekçi katmanların geri politik bilinç düzeyi hâlâ kapitalizme hayat vermeye devam ediyor. Elindeki bütün imkân ve silahlarla düzenini sürdürmeye çalışan burjuvazi, nakavt olmadan ringi terk etmemeye kararlı görünüyor. Ancak dünyanın gelmiş geçmiş en güçlü ve en örgütlü sömürücü sınıfı olarak tarihe geçecek olan kapitalist-emperyalist burjuvazi için çanlar artık daha hızlı ve gürültülü çalıyor. Devrimin öznel koşulları da kapitalizmin derin tarihsel krizinin sebep olduğu sosyal ve ekonomik yıkım sayesinde hızla olgunlaşıyor. Avrupa Birliği’nin zayıf halkalarını oluşturan Yunanistan, İspanya, İtalya, Portekiz gibi ülkelerde kapitalist krizin yıkıcı etkileri daha da derinleşirken, görece sağlam ekonomilere sahip AB ülkelerinde de ekonomik gidişat burjuvazi için umut verici değil.
Tüm zenginliğine ve gelişmişliğine rağmen toplumsal zenginliğin üçte ikisinin nüfusun %10’unun elinde toplandığı kapitalist Avusturya’da da genel ekonomik durum ülke burjuvazisinin uykularını kaçırıyor. Hem devletin yetkili ağızları hem de burjuva medyası 2013 yılında ülke ekonomisinin daralmaya devam edeceğini; işsizliğin, yoksulluğun ve gelir dengesizliğinin daha da artacağını şimdiden utangaç bir ruh haliyle itiraf ediyorlar. Bolluk ve zenginliğin içinde yoksulluğu ve işsizliği “müjdeleyen” bu pervasız burjuvalar yüzsüzlüğü daha da ileri götürüp reklâm ve ilânlar yoluyla emekçileri daha çok şans oyunları oynamaya, kumarhanelere gidip şanslarını denemeye davet ederek bireysel kurtuluş umutlarını pompalıyorlar.
Devletin Sağlık Bakanlığının açıkladığı istatistik bilgilerine göre, son yıllarda ekonomik krizden kaynaklı olarak depresyon vakaları büyük bir tırmanış göstermiş bulunuyor. Ağırlıklı olarak işçi sınıfını vuran ruhsal rahatsızlıkların başlıca sebepleri doğal olarak ağır çalışma koşulları, işini yitirme korkusu veya kronik işsizlik sonucunda oluşan karamsarlık ve umutsuzluk durumu. Alkol, uyuşturucu ve anti-depresan kullanımına dair gerçekçi ve sağlıklı istatistik veriler açıklanacak olsa, kapitalizmin insanlığı nereye sürüklediğine dair daha net ve açık bir tabloyla yüzleşmek mümkün olurdu.
Bundan haftalar önce başlayan metal endüstrisi toplu iş sözleşmeleri uzun bir maratondan sonra sendika bürokrasisinin her zamanki uzlaşmacı tutumu sayesinde zayıf bir ücret zammıyla sonuca bağlandı. Henüz toplu sözleşmeler başlamadan önce Avusturya metal sanayicilerinin işveren örgütü çatısı altında bir araya gelen farklı sektörlerden işveren dernekleri burjuva kurnazlığı yaparak, toplu sözleşme görüşmelerini çatı örgütü altında ve tüm metal endüstrisini kapsayacak şekilde değil, ilk defa ayrı ayrı kesimler bazında ve o kesimlerdeki yetkili işçi temsilcileriyle yürütmek istediklerini açıkladılar. Amaç işçi sınıfının pazarlık gücünü kırarak sendikanın elini zayıflatmaktı. Bu karara başta sert tepki gösterip bu koşullarda pazarlık masasına oturmayacağını ve karar geri alınmadığı takdirde grevin kaçınılmaz olacağını ilan ederek kükreyen metal işçileri sendikasının bürokratları, daha sonra yelkenleri suya indirerek metal endüstrisinin farklı kesimleriyle tek tek toplu sözleşmelere başladı. Burjuvalar metal işkolunda her kesimin kârlılık, verimlilik ve istihdam durumunun farklı olduğunu bahane ederek, ekonomik kriz koşullarında her kesim için ayrı toplu sözleşme yapılması gerektiğini savundular. Sendika 2013 yılı için %5’lik ücret zammı talep ederken, işveren örgütleri metal işçilerine %2,6’lık bir zammı reva gördü. Haftalar süren görüşmelerden sonra sendika bürokratları %3,4 gibi komik bir ücret zammının altına imza atarak pazarlığı yaklaşık 190 bin metal işçisi adına noktaladılar.
Görüşmelerin sona ermesinden sonra burjuva medya zam oranını işçi sınıfı için büyük bir lütuf olarak lanse etti. Bir sermaye paçavrası olan “Österreich” gazetesi, “metal işçileri enflasyon oranının üzerinde zam kopararak reel ücretlerini yükseltti” diye baş sayfaya manşet attı. Oysa bu kuyruklu bir burjuva yalanı. Devletin istatistik kurumları gerçekleri çarpıtarak yıllık enflasyon oranlarını %2-3 olarak verirken, ülkede hayat aslında her yıl en az %10 pahalanıyor. Gaz, merkezi ısıtma, elektrik, konut, ulaşım, akaryakıt ve gıda fiyatları ücret zamlarının çok üzerinde artıyor.
Metal işçileri daha iyi bir yaşam için mücadele verirken siyaset arenasında burjuva it dalaşı kızışmaya devam ediyor. Avusturya asıllı Kanadalı kapitalist ve uluslararası Magna tekelinin patronu Frank Stronach tarafından kurulan yeni sermaye partisi “Team Stronach” parlamentoda kulüp statüsü kazanarak devletin vereceği 1,2 milyon euroluk ödeneğe erişebilmek için kesenin ağzını iyice açtı. Parlamentoda belli bir sayıda milletvekilini diğer partilerden kendi saflarına kazandığı takdirde hem yüklü bir parti ödeneği alacak hem de parlamento tartışmalarında söz hakkı elde edecek olan yeni partinin “patronu” Stronach, bu hedefe ulaşabilmek amacıyla bol keseden milletvekili satın almaya başladı. Gerici, milliyetçi FPÖ’den (Avusturya Özgürlük Partisi) faşist Jörg Haider’in liderliğinde ayrılan bir grubun kurduğu BZÖ (Avusturya’nın Geleceği İçin Birlik) partisinin parlamentodaki vekillerine göz dikip bunlardan 5 tanesini kısa sürede “ikna” etmeyi başaran Stronach’ın niyetinin ciddi olduğunu gören diğer sermaye partileri, burjuva politik hayatındaki tatlı kazançlarına ortak olmak isteyen bu rakibe diş bilemeye başladılar.
BZÖ Jörg Haider’in 2008 yılında şaibeli bir trafik kazasında ölümünden sonra zaten politik arenada önemini yitirmiş ve FPÖ’nün gölgesinde kalarak marjinalleşmişti. Benzer siyasi perspektife sahip ve maddi olarak güçlü yeni bir partinin ortaya çıkması BZÖ’nün bir bakıma ölüm fermanı oldu. Parti üst yönetimi bu transferler karşısında derhal tavır alarak kendisinden ayrılan vekiller ve Stronach hakkında “siyasete rüşvet ve yolsuzluk karıştırmak” iddiasıyla dava açacağını açıkladı. Yeşiller Partisinden üst düzey politikacı Peter Pilz daha ileri giderek “Kuzey Amerika formunda yeni bir yolsuzluk partisine sahip olduk” dedi ve “Team Stronach”ın kulüp statüsüne kavuşmasına engel olmak için harekete geçeceklerini açıkladı. Daha sonra ülkenin “saygın” burjuva hukukçuları devreye girerek Stronach’ın transferler için yapmış olduğu ödemelerin Avusturya yasalarına göre rüşvet olarak değerlendirilemeyeceği ve bu eyleme karşılık gelen bir ceza maddesi bulunmadığı açıklamasını yaptılar. Bunu duyan Stronach derhal karşı saldırıya geçerek rakipleri hakkında “haksız yere hakaret ve imaj zedeleme” iddiasıyla dava açabileceğini beyan etti. Gelinen son aşamada yeni parti, kurucusu ve lideri Stronach’ın “cömert” harcamaları sayesinde burjuva siyaset arenasında kendine bir yer açacak ve giderek BZÖ’yü tasfiye edecek gibi gözüküyor.
Onlar ganimeti bölüşme kavgası yapadursun, bütün bu şarlatanlıkları kafa sallayarak izleyen Avusturya emekçi halkı için hangi düzen partisinin parlamentoda ne kadar temsil edildiği bir önem taşımıyor. Sonuçta onların sırtından burjuva devletinin kasasına akan paralar şu veya bu sermaye partisinin vekillerinin cebine dolgun maaşlar olarak transfer edilecek ve emekçiler için aynı tas aynı hamam değişen bir şey olmayacak. Avusturya işçi sınıfının ve emekçi halkının eşitlik, iş, barış ve refah özlemine yanıt verebilecek enternasyonalist, Marksist bir işçi sınıfı partisi sahneye çıkıp bu arsız burjuvalarla mücadeleye girişmediği sürece ülkedeki azgın sömürü, soygun ve talan düzeni de saltanatını sürdürecek.
link: Avusturya’dan A.E., Krizin Pençesindeki Avusturya’da Güncel Tablo, 3 Kasım 2012, https://marksist.net/node/3118
HDK’dan Basın Açıklaması: Artık Ölüm Öncesi Çığlık Vakti!
Sendikalardan ve Sanatçılardan Çağrı: Ölümler Durdurulsun!