Dalların tomurcuklanmaya, güneşin sıcacık yüzünü göstermeye başladığı bu günler bahar gelişini muştularken, biz emekçi kadınların ve tüm sınıf kardeşlerimizin içini bir başka heyecan kaplar. İşçi sınıfının mücadele tarihinde önemli bir simge haline gelen 8 Mart Uluslararası Emekçi Kadınlar Gününe, yaşadığımız sorunlara ilişkin taleplerimizi ortaya koymak, gücümüzü, öfkemizi, heyecanımızı göstermek, burjuvaziden hesap sormak için mücadeleci işçiler olarak hep birlikte hazırlanırız.
8 Mart, mücadeleci işçi kadınların bizlere armağanıdır. ABD’de hakları için mücadele eden kadın işçilerin her yıl düzenlemeye başladıkları eylemlerden ilhamını almıştır. 1910 yılında Danimarka’da toplanan Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansında Alman işçi sınıfının önderlerinden Clara Zetkin’in, 1857’deki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına, 8 Mart’ın Uluslararası Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanması önerisini getirmesiyle oybirliğiyle kabul edilmiştir. Ve bu tarihten itibaren 8 Mart, mücadeleci kadın ve erkek işçilerin kapitalizmin yarattığı devasa sorunlarına karşı verdikleri mücadelenin simgesi olan günlerinden biri olmuştur. Ekim Devriminin fitilini ateşleyen 8 Mart gösterilerinin ardından da emekçi kadınların kavgasına bir daha çıkmamak üzere eklenmiş bir mücadele günü haline gelmiştir.
Dünyada yüz milyonlarca emekçi kadın, erkek sınıf kardeşleriyle birlikte açlıkla, yoksullukla, savaşlarla, afetlerle felâketten felâkete sürükleniyor. Kapitalizm yaşadığı tarihsel krizin tüm sıkıntılarını emekçilerin üzerine yüklerken, kadın emekçiler bundan payını fazlasıyla alıyor. Kimilerinin başlarına bombalar yağarken, kimileri evlerine yiyecek ekmek götüremiyor. Kimisi kalacak bir ev bulamazken, kimisi sokak ortasında katlediliyor. Kapitalizm emekçi kadınların hayatını cehenneme çeviriyor. Türkiye’de de emekçi kadınlar bu 8 Mart’ı, tarihi bir yoksullaşma, başta 6 Şubat depremleri olmak üzere kapitalizmin felâkete dönüştürdüğü afetlerin yarattığı yıkım, elde edilmiş kazanımlarına yapılan saldırıların artması koşullarında karşılıyor.
Yani, kadın emekçilerin mücadele konusu haline getirdiği pek çok sorunun ortaya konduğu önemli bir gün olan 8 Mart bu yıl da yüklü bir gündeme sahip. Bu sorunları ortadan kaldırmanın tek yolunun kapitalizmi ortadan kaldırmaktan geçtiğini bilen sınıf bilinçli emekçi kadınlar olarak bunun ancak güçlü örgütlenmelerle başarılabileceğinin farkındayız. Kapitalizm emekçilerin yaşadığı sorunları her geçen gün daha da büyütüyor. Ama bu sorunlar büyürken bunun karşısında dünyadaki sınıf mücadelesi de büyüyor. Dünyanın pek çok bölgesinde işsizliğe, yoksulluğa, savaşlara karşı emekçi kadınlar ve erkekler alanlara iniyor, grevler yapıyor, barışı, kardeşliği ve eşitliği haykırıyor. Alınacak daha çok yol var biliyoruz. Ama birliğimizi güçlendirip mücadele edersek bu zorlu yolda bizimle yürüyecek milyonların olduğunu da görüyoruz. 8 Mart gibi mücadele tarihimizin bize armağan ettiği sembol günlerde bu bilinçle sesimizi daha fazla sayıda emekçi kardeşimize ulaştırmaya çalışmalı ve güçlü biçimde haykırmalıyız: Kapitalist zorbalık karşısında birlikteysek güçlüyüz, birlikteysek umutlu!
link: Mersin’den MT okuru bir kadın işçi, Kapitalist Zorbalığa Karşı Birliğimizi Güçlendirelim, 6 Mart 2024, https://marksist.net/node/8207
Emperyalist Savaşın Alevleri ve Halkların Çığlığı
Yoksulluğun Çocuk Beynine Etkisi