Haksızlık ve zulüm karşısında keskin bir bıçak olup yırtmak gerekir adaletsizlik perdesini. Bu durumda, halka peygamberin adaletini, zulmün karşında çelik bir iradeyle durduğunu anlatan Diyanet’in kılıcını kuşanması gerekirdi. Fakat Diyanet İşleri Başkanı, adaletsizlik perdesini patronlar lehine nasıl sağlamlaştırabileceğinin derdine düşmüş olacak ki, kendisi zırhlı Mercedeslerde, jakuzili evlerde sefa sürerken, iliğine kadar sömürülen işçinin haline şükretmesini, “bozgunculuk” yapmamasını öğütlüyor. Patronlardan aldığı bu emirleri sanki Allah’ın emirleriymiş gibi sunuyor, bir de kafa karıştırıp işçinin grev hakkını bile “isyan, bozgunculuk ve günah” olarak nitelendiriyor.
İşçilere verilen düşük ücretleri bile sanki patronların lütfuymuş gibi sunan ve işçilerin öfkesini törpüleyen aynı Diyanet, iktidarın yaptığı devasa yolsuzluklara tek eleştiri yöneltmemiş ve bu konu hakkında açıklama yapmaktan ustaca kaçınmıştır. Egemen ideolojiyi, yasaları, kurumları vb. meşrulaştırmaya ve emekçilere bunların dine uygun olduğunu benimsetmeye çalışan Diyanet, iktidarın aleti ve zamanın şeyhülislamlığıdır.
Nitekim son dönemlerde savaş çığırtkanlığı yapan Davutoğlu’nun “evlatlarımızı feda etmeye hazırız” açıklaması üzerine, Diyanet de harekete geçmiş ve din görevlilerine Cuma namazında okunmak üzere “İmanın Tezahürü: Fedakârlık ve İsar” başlıklı bir hutbe göndermiş. Bu “feda hutbesi”nde “milli ve manevi değerlerimize karşı fedakârlık, yeri geldiğinde din için, vatan için, bayrak için, ezan için, namus için ve yarınlarımız için candan, anadan yardan geçebilmektir” denildiğini duyunca, Diyanet’in nasıl da hükümetin tekelinde olduğunu bir kez daha gördük. Hükümetin siyasal kararlarını kitlelere benimsetmek için gerekli zemini nasıl da oluşturduğuna bir kez daha şahit olduk.
Diyanet, patronlar ve hükümet el ele verip işçiyi en az ücretle köle gibi çalıştırıp iş kazalarında ölüme, açlığa mahkûm ediyorlar. İktidar hırsları ve emperyalist hevesleri uğruna çıkardıkları savaşa en önde emekçi çocuklarını gönderiyor ve bu savaşın gerçek amacını vatan, bayrak, din kılıfında gizleyerek bunun kutsal bir görev olduğunu söylüyorlar. Bizler işçiler ve emekçiler olarak bu kan emicilerin amaçlarına ulaşmasına izin vermeyeceğiz. Öfkemizin ve birliğimizin gücüyle hesap soracağız. Onların iktidar hevesleri ve çıkarları için başlattıkları savaşlarda sınıf kardeşlerimize karşı çarpışmayı kabul etmeyeceğiz. Tüm işçiler olarak birleşip, iktidarlarını başlarına yıkacağız.
link: İstanbul’dan bir MT okuru, Diyanet Fedakâr Köleler İstiyor, 1 Eylül 2015, https://marksist.net/node/4410
Hopa’da Sel Değil Doğa Talanı Öldürdü!
Sen İstersen Olur Barış!