Kapitalist sistemdeki çürüme, doğal yansımasını temsilcilerinde de buluyor. Geldiğimiz noktada şu gerçek, mücadeleci işçileri, devrimcileri tekrar tekrar haklı çıkararak daha bir açık ve net ortaya çıkıyor: Kapitalist sistemin ve onun siyasi temsilcilerinin işçi sınıfına, salgın hastalıklar, savaşlar, yoksulluklar dışında vereceği bir şey kalmamıştır. Bundan dolayı da bir an önce yıkılıp yerine insanların insan gibi yaşadığı bir dünyayı kurmanın zamanı çoktan gelmiştir. Bu gerçeği çok iyi bilen dünya burjuvazisi korku nöbetleri geçirmekte, büyük kitleleri ebediyen uyutamayacağını bilmesine rağmen ittire kaktıra da olsa kapitalizmi yaşatma derdindedir. Özellikle son zamanlarda koca koca, kelli felli insanlar çıkıp bizlere salgına karşı önlem olarak ellerimizi nasıl yıkamamız gerektiğini yazılı ve görsel olarak anlatıyorlar. Ama bu zat-ı muhteremler bir şeyi unutuyor ya da hatırlamak istemiyorlar. Hani o el yıkamayı öğretmeye kalktığınız işçiler var ya, işte o işçiler sizin oturduğunuz sarayları yapan işçiler, bindiğiniz son model araçlarınızı üreten, demiri döken, çeliği büken, pamuğu eğiren işçilerdir. Hasan Hüseyin bir şiirinde şöyle sesleniyor bilcümle zalimlere, egemenlere:
Bu gemiyi bu denizde baban mı kaydırıyor?
Bu treni bu dağlardan anan mı aşırtıyor?
Kim ekiyor bu pamuğu kim büküp kim dokuyor?
Buğdayı kim tütünü kim patatesi kim?
Kaynanan mı tarıyor bu denizi saç gibi
Kayaları baldır gibi metresin mi açıyor
Oynaşın mı ışıtıyor bu karanlık geceleri
Düşündükçe domur domur çoğalıyorum
Cephanelik oluyorum bunları düşündükçe
Ben bunlara insan diyemiyorum...
Yeryüzünde işçi sınıfının ürettiği zenginlikleri yağmalamaktan başka bir meziyeti olmayan burjuvazi, işçi sınıfının örgütsüzlüğünü daha da derinleştirmek gayretindedir fakat bu beyhude bir çabadır. Örgütlü bir sınıftan ödü kopan burjuvazi şunu çok iyi biliyor, bugün el yıkamayı öğretmeye kalktığı sınıf, geçmişte burjuvazinin atalarına ecel terleri döktürmüştür.
Evrensel bir sınıf olan dünya işçi sınıfının, kadınıyla, erkeğiyle, genci ve yaşlısıyla dünyanın her bir bucağında ayrı bir destanı, ayrı bir kahramanlığı mevcuttur. Sınıfımızın ataları büyük bedeller ödeyerek bize nice miraslar bırakmıştır ki bunlardan en önemlisi de mücadele mirasıdır.
link: Kıraç’tan bir metal işçisi, Ben Bunlara İnsan Diyemiyorum!, 19 Mayıs 2020, https://marksist.net/node/6942
Dünya Sağlık Örgütü Tarafsız mıdır?
Kapitalizmin Tarihsel Sistem Krizi