Diyarbakır’da, 14 Temmuzda yapılmak istenen mitingin valilik tarafından yasaklanmasıyla şehir adeta savaş alanına döndü. Saldırılar, sıkıyönetim dönemlerini hatırlattı. Burjuva devlet Ortadoğu’da demokrasi havariliğine soyunurken, söz konusu Kürt halkı olunca baskıcı ve ceberut yüzünü göstermekten geri durmadı.
Kendi hukukunu bile takmayan burjuva devlet, emekçilerin ve Kürt halkının seçilmiş milletvekillerini, başkanlarını hedef aldı. Saldırılarda tazyikli su, biber gazı ve hatta gerçek mermi kullandı. Kutsal saydıkları camiyi bile bastılar, gaz bombalarıyla kuşattılar. Saldırılar öyle bir boyuta vardı ki milletvekili Pervin Buldan’ın ayağına, hedef gözetilerek yakın mesafeden gaz bombası atıldı ve Buldan’ın ayağı kırıldı.
Kürt halkı demokratik taleplerini dile getirmek için sokağa çıktığında burjuva devlet şiddet ve baskı mekanizmasını devreye sokuyor. Burjuva basın ise yaşananları ya görmezden geliyor ya da son derece taraflı yayınlarla devlet şiddetini destekliyor. Bu kez de öyle yaptı. Yaşananların sorumlusunun Kürt halkı ve BDP milletvekilleri olduğu yalanını tekrarladı durdu. Tankların, TOMA’ların karşısında ellerinde yalnızca su şişesi olan Kürtler, saldırıların sorumlusu ilan edildi. Aslında tıpkı 1 Mayıslarda, Newrozlarda biz işçileri nasıl manipüle etmeye çalışıyorlarsa bu olaylarda da yalan haberleri yaydılar. Kürt halkının inadı olmasaymış, böyle olaylar yaşanmayacakmış. Demek istedikleri, Kürt halkı asimile olmayı, kafalarını önlerine eğip her şeye razı gelmeyi kabul etse böyle olaylar olmayacak. Onlar, tüm bunları kabul etmedikleri, onurlu yaşamayı ve mücadeleyi seçtikleri için burjuva devlet bu kadar azgınca saldırıyor ve burjuva medya ise tüm bu olayları saklıyor.
Kürt sorunu, bu topraklarda kanayan bir yaradır ve yıllardır çözülmedi. Niyeti olan hükümet bugüne kadar bu sorunu çözerdi. Ama çözeceğim diyerek kitleleri kandırıyor. Daha fazla zalimleşiyor. Devlet terörünü tırmandırıyor. Aslında bu sorunun çözümü, işçilerin ve Kürt halkının egemenlere karşı yükselteceği mücadele ile mümkündür. Biz işçilerin dili, dini, ırkı her ne olursa olsun, hiçbir işçi kardeşimizle aramızda sorunumuz yoktur. Örgütlülüğümüz ve birliğimiz burjuvazinin zulmüne dur diyecektir.
Yaşasın Halkların Kardeşliği! Biji Biratiya Gelan!
link: Sarıgazi’den bir işçi, 14 Temmuz: Diyarbakır’da Devlet Terörü, 15 Temmuz 2012, https://marksist.net/node/3052
Kürt Sorununda Açmaz Sürüyor
Mültecilerin ve Göçmen İşçilerin Türkiye’de Yaşam Savaşı